Allah, insanoğluna düşünme/akletme/ kavrama /sorgulama yeteneğini vermiştir. Bu yeteneği kullanmak zorundayız. Eğer Allah’ın verdiği bu akletme/ düşünme/ sorgulama yeteneğini kullanmazsak, kendi fıtratımıza ihanet etmiş oluruz. Düşünmek fıtrattandır. Düşünmek insan olmanın bir gereğidir.
Allah (c.c.), nasıl düşünmemiz ve sorgulamamız gerektiğini, Kur’an’da biz kullarına bildirmiştir. Müslüman bir şahsiyet, düşünme ve sorgulama eylemini, vahyin penceresinden yapmalıdır.
Allah, ısrarla bizden düşünmemizi ve sorgulamamızı istemektedir. Çünkü insanoğlunu diğer bütün varlıklardan ayıran en büyük özellik, şüphesiz düşünmesi, akletmesi ve sorgulamasıdır. Allah, bu özelliği sadece insana has kılmış ve böylece insanı kendisine muhatap almıştır. Sorgulama yeteneğini kaybeden bir insan, her şeyini kaybeder.
Müslüman, derin bir kavrayışla düşünmek ve sorgulamak zorundadır. Çünkü hayat kitabımız Kur’an, defalarca: “Hiç aklınızı kullanmaz mısınız?”, “Hiç düşünmez misiniz?” şeklindeki ifadelerle bizleri uyarır.
Rabbimiz Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:
“Dünya hayatı, eğlence ve oyundan başka bir şey değildir. Ahiret yurdu ise Allah'tan korkanlar için daha hayırlıdır. Aklınızı kullanmaz mısınız?” (En’am / 32)
“Hayatı bağışlayan ve ölüme hükmeden O'dur; geceyle gündüzün birbirini kovalaması O'nun buyruğuyladır. Öyleyse, artık aklınızı kullanmayacak mısınız?” (Müminun /80)
Günümüz İslam dünyası, ateş çemberine dönmüştür. İslam coğrafyasında, Müslümanlar bombaların gölgesi altında esaret hayatı yaşıyorlar. İslam topraklarında oluk oluk Müslüman kanı akıyor, Müslümanların toprakları zalimler tarafından işgal ediliyor, gasp ediliyor. Müslümanların verimli toprakları batılıların kuşatması altında! Kendi öz topraklarımıza yabancıyız, hasretiz!..
Suriye neden bu hale geldi?
Niçin Mescid-i Aksa yıllardır Siyonist İsrail zulmü altında?
Mısır’da Müslümanlar neden tutsak?
Sahi, Afganistan’a Çeçenistan’a Irak’a Keşmir’e ne oldu? Ve diğer İslam ülkeleri… Bunlardan haberiniz var mı?
Bütün savaşlar neden İslam coğrafyasında meydana geliyor. İslam coğrafyasında, Müslümanlar neden huzur ve barış içinde bir hayat inşa edemiyorlar. Bunların hepsinin iyi analiz edilmesi gerekiyor. Bunların mutlaka, iyi bir zihinle sorgulanması gerekiyor. Sorgulamak yerine, teslim olmayı seçiyoruz.
Bugün Batı’nın gösterdiği hedefte yürümemizin bir neticesidir Müslüman coğrafyasının ateş çemberine dönmesi. Müslümanların tutsak hayatı yaşaması… Müslümanların esaret hayatı yaşaması… Müslümanların kendi referans kaynaklarından uzaklaşması…
Maalesef referans kaynaklarımız Kur’an ve Sünnet değil, onun yerine Batı’yı kendimize referans aldık. Özümüzden uzaklaştıkça, İslam düşmanları: Hayatımıza/ bendelerimize/ aklımıza/ topraklarımıza/ hükmetmeye başladılar. Böylece Müslümanlar olarak, sürekli bir kargaşanın içerisindeyiz. Kafamızı her kaldırdığımızda, ya bir diktatörün ya da bir Batılının balyozu beynimize inmektedir.
Müslümanlar olarak; diktatörlerin bize düşün/sorgula/bak dediği yerden değil, Allah’ın düşün/ sorgula/ bak ve uygula dediği yerden işe başlamalıyız.
Artık vakit, tek ümmet olmak vaktidir!..