Çokça kullandığımız ‘normal’ kelimesi Fransızca kökenli olup normlara uygun demektir.
Ülke ve dünya siyasetinde sık sık gündeme gelen ‘normalleşme’ kelimesini oldum olası çağrıştırdığı ihanet algısı nedeniyle hiç sevmedim. 28 Ocak 2020 tarihinde dönemin ABD Başkanı Trump, baş terörist Netanyahu ile birlikte sözde “Yüzyılın Anlaşması” adı altında imzaladığı ihanet planı sonrası, körfez ülkeleri başta olmak üzere birçok sözde İslam ülkesi israil terör örgütü (İTÖ) ile birçok alanda ‘Normalleşme’ sürecini başlattı.
Ülkemizde de yerel seçimler ve Ramazan Bayramı sonrası; “Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile görüşecek” diye ‘normalleşme-yumuşama’ diyerek basın ve ülkenin gündemi haftalarca spor yorumcuları gibi TV ekranları “Zenginin malı züğürdün çenesini yorar” misali meşgul edildi. Sonunda 2 Mayıs’ta CHP’nin emanetçi başkanı Özel, AK Parti Genel Merkezi’nde Erdoğan ile görüştü. İçerik ile ilgili açıklama yapılmadığı halde “kulis” adı altında hayali bilgiler halka verildi. Sonra da Erdoğan ne zaman iade-i ziyaret yapacak? Yeni ittifak mı geliyor? gibi sorularla haftalarca ülke meşgul edildi ve sonuçta 11 Haziran’da 18 yıl sonra Erdoğan, CHP’ye gitti ve görüşme gerçekleşti.
Şimdi, anlamadığımız nokta şu: İki siyasi parti başkanının görüşmesi her ülkede sıradan bir olay iken, ülkemizde bu iş neden bu kadar abartıldı? İkincisi AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’den ne gibi bir fayda bekliyor? Siyasi tarihi yalan, talan, İslam ve halk düşmanlığından başka bir geçmişi ve kabiliyeti olmayan bir partiden ne bekliyorsunuz?
Emperyalizmin Türkiye’deki şubesi olan bu zihniyet mensupları farklı metotlarla dinimiz, dilimiz, tarihimiz ve örfümüzle savaşmış ve savaşmaya devam ediyor. CHP kuruluş amacına uygun olarak sömürgeci güçlerin projelerini uygulamakla görevli bir misyonu üstlenmiş ve bu amaçla faaliyetlerine devam etmektedir. Tek parti iktidarı ve güçlü oldukları her devirde camileri kapatmışlar, Kur’an öğrenmeyi yasaklamışlar, alimleri asmışlar, İslam’ı ortadan kaldırmak amacıyla “laiklik, batılılaşma, çağdaşlık” gibi maskeler kullanarak halkı inanç köklerinden uzaklaştırmaya çalışmışlar. Aynı şekilde Kürtler ve aleviler başta olmak üzere dil, gelenek, örf ve farklı kültürlere hayat hakkı tanımayarak insanlık tarihine kara leke olarak geçen Dersim ve Zilan gibi katliamlar yapmışlar. Şimdi bütün bunlar ortadayken, sorunları var eden ve sorunun kaynağı kendisi olanları “çözümün ortağı” olarak görüp sarılmak nasıl bir akıl tutulmasıdır? Yıllardır her olumlu icraata karşı çıkan, ülke ve halk düşmanlığından ödün vermeyen bir siyasi anlayışla anayasa değişikliği için pazarlık mı yapıyorsunuz?
CHP’nin başı, Erdoğan’a halk ve ülke faydasına olacak hangi taleplerle gitti dersiniz? 28 Şubat’ın darbeci generalleri, Gezi davası, Demirtaş, Osman Kavala, KHK’lı FETÖ’cülerin serbest bırakılması gibi talepler ile gitti. Araya da halka şirinlik olsun diye emekliler sorununu eklemiş. İşte CHP budur ve getireceği de ancak bu olur.
Halkı elde etmek ve kandırmak için zaman zaman çıkan “Helalleşme” ve “Değişim” taktiklerine kanmayalım. CHP hiçbir zaman değişmedi ve değişmeyecek. Hani tilki sarık takıp tevbe ettim diye tavukların kümesine gitmek istemiş. Anne tavuk tilkiye bakmış ve demiş ki: “Sen tevbe ettim diyorsun. Sarık, cübbe giymişsin, şeklin şemalin değişmiş ancak gözlerin aynı hain gözlerdir” diyerek kovmuş. CHP de yıllar geçse de değiştim dese de gözleri ve ajandası aynıdır. İslam ve halk düşmanlığı değişmez. İyisi mi siz ‘normalleşme’ safsatasını bırakın. Halkı kazanmak istiyorsanız halka ve halkın inanç ve değerlerine önem verin.
Selam ve dua ile…