Sımsıkı sarılıp öptü. Ardına bakmamıştı. Odadan ayrıldığında, artık gözyaşlarını bırakmıştı. Yanaklarına süzülen yaşlar yüreğine hançer gibi saplanıyordu. ‘Dünya hayatının en zor imtihanı kesinlikle evlat ile olandır.’ deyip iç çekerek sessizce ağlıyordu, evladını hastanede bırakıp arabaya binerken. Ve yüreğini de bıraktığını anlamıştı. Yüreği öyle bir dua ediyordu ki, göklerdeki melekler ‘amin’ dediğini hissetmişti. Son zamanların moda olan bir hastalığına yakalanmıştı, henüz 16 yaşında olan kızı. Ah medya ah gençlerimizi mahvetmek için yarışıyorsunuz. Önce hastalıklar üretip, sonra ilaç sektörünü zenginleştiriyorsunuz.
Nasıl bir düzen kurulmuş. Tebriklerim, zihniyetleri maddiyat olanlara. Anoreksiya idi bu hastalığın adı. İlk duyduğunda şaşmıştı ailesi nerden gelmişti, nasıl yerleşmişti küçük kızlarının beynine. Gelip geçici sanmışlardı. Oysa bu hastalık yıllarca sürüp, sadece hasta olanı değil, aileyi de mahvediyordu. Halk arasında "manken hastalığı" deniyormuş. Ergenlik döneminde özellikle genç kızların özenme duygularının üst düzeylere yükselmesi ile ortaya çıkan illet bir hastalık.
Bazen de, ta ilkokul zamanlarında çevredeki kişilerin özellikle sınıf arkadaşlarının "şişko" kelimesinin sıkça söylenmesiyle de oluşuyormuş. Ağlayarak anlatıyordu annesinin küçük meleği; "anne bana hep şişko dediler. Özellikle sınıftaki oğlanlar. Hatta bir keresinde taş attılar bana. Ağlattılar hep beni. Hakkımı helal etmeyeceğim." Anne nasıl teselli edeceğini bilememişti. Sadece şefkatle sarılmıştı.
"Onlar şimdi bilseler inan meleğim çok üzülürler. Çocukluk yapmışlar. Sen şimdi büyüklük yap ta affet." Anoreksiyalı insanların yoğun bir kilo alma korkusu vardır. Yediklerini aşırı kısıtlarlar ve tehlikeli düzeyde zayıflayabilirler. Hatta öleme varan sonuçlar ortaya çıkabilir. Aileler olarak evlatlarımızı iyi gözetlemeliyiz Hastalıklarını önceden fark edebilmek için. Ve de evlatlarımızın arkadaşları ile olan konuşmaların da, onları uçuruma sürüklemelerini engelleyebilmeliyiz. Umursamadığımız kelimeler belki Sevimli bir şekilde konuştuğumuz cümleler, Karşımızdaki kişilerin ruh halinde derin yaralar açabileceğini, hiç bir zaman unutmayalım.
"İğneyi kendimize, çuval yıldızı başkasına batırmalı" sözünü bir yerlere not edelim. Sonra, ebeveynlerin yanan yüreklerini, söndürmek için kelimeler kifayetsiz kalıyor. Evlat sevgisi de, acısı da hiç bir şeye benzemiyor.
Yine son sözleri Yaradan'a bırakalım:
“İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece ‘İman ettik’ demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar?” -Ankebut Suresi: 2-
“Doğrusu mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır. Büyük mükâfat ise Allah’ın yanındadır.” -Teğabun Suresi:15-
Ve... Allah’u Teâlâ anne ve babaları İmtihan olarak en değerli varlıkları ile sınıyor...
Sabır ver Ya Rabbi...
Küçüksün meleğim,
Sen yüreğimin imtihanısın,
İlk tekme atışınla başladı sevgin.
Ölçüsü olmayan engin sevdan,
Hastalandın mı acıyor kalbim?
Bir gülüşüne ömrümde neler feda'dır,
Anlayamazsın sen meleğim.
Ellerim göklere kalkarken,
Yüreğim Yaradana yalvarır,
"Şifalar ver Evlatlarımız olan gönül çiçeklerimize" Rabbim.
Dudaklarımdan süzülen sessizce "âminler" Yükselir göklere. Hayırlı günler dilerim Sevgili okurlarım...