Gazze Şeridi, Batı Şeria ve Lübnan’da Müslümanlara yönelik katliamlar ve ağır soykırım tarihte görülmemiş bir vahşilikle dünyanın gözü önünde tahammül edilemeyecek şekilde artarak devam ediyor.
İşgal, vahşet ve katliamlar her saat yeni bir ivme kazanırken, israil terör örgütü (İTÖ), İslam dünyası ve dünyaya meydan okurcasına vahşi saldırılarına ara vermiyor. Ölenler ve vahşete uğrayanlar Müslüman olunca devletler ve uluslararası kurumlar sessizliği bürünüyor. Filistinli ve Lübnanlı sivilleri ölüm girdabından kurtaracak bir adım atılmıyor. Ne hazindir ki, bu adımı tek dertleri koltuklarını korumak olan devlet yöneticilerinden bekliyoruz. Devletlerin çoğu kendi ulusal çıkarlarını önceledikleri, aralarındaki ihtilafları çözemedikleri ve bir kısmı da cesur olamadıkları için bu vahşet ve ölüm sarmalı devam ediyor ve korkarım ki, halklar el koymazlarsa bu durum değişmeyecektir. Artık çoktan bıçak kemiğe dayanmış ve parçalamıştır. Halklar devletlere daha fazla bel bağlamadan “dünya vicdanı” olarak harekete geçmelidir. Hiçbir şey yapamıyorsak bile en azından İslam ülkelerinden İTÖ’ye giden gemiler engellenmelidir. İTÖ’ye destek veren kişi ve kurumlar afişe edilip işlevsiz hale getirilmelidir. İTÖ ile ticaret yapan resmi ve özel firmaların hile ve oyunları ortaya çıkarılarak yargılanmaları ve hesap vermeleri sağlanmalı ve boykot her yönden büyütülerek İTÖ nefes alamayacak duruma getirilmelidir.
İTÖ, saldırıları ve işgalleri genişletme planını adım adım uygularken ülkemiz başta olmak üzere dünya kamuoyu ABD seçimlerine odaklanmış durumda. 5 Kasım 2024 Salı günü (bugün) 60. ABD başkanlık seçimleri yapılacak ve Demokrat Parti'nin adayı Kamala Harris ile Cumhuriyetçi Parti'nin adayı Donald Trump ABD'nin 47. başkanı olmak için yarışacak. Siz bu yazıyı okurken ABD’de seçimler yapılıyor olacak ve seçim tartışmaları başlayacak.
Sanki coğrafyamızda sivillere yönelik bir kıyım ve vahşet gerçeği yokmuş da her şey süt limanmış gibi dünyayı ABD seçimleri ile oyalıyorlar. Neymiş efendim seçimi kim kazanacak? Trump’mı kazanacak? Yoksa Harris mi kazanacak? Hangisi kazanırsa durum ne olacak? Salıncak eyaletleri kim alacak? Hangi devlet kimin kazanmasını istiyor? gibi sorularla neredeyse 24 saat haber kanalları ve gündem meşgul ediliyor.
İyide ABD seçimleri bizi niye o kadar ilgilendiriyor? Ya da ABD seçimlerinden ne bekliyoruz?
Her iki aday da israil’in çıkarlarını ve güvenliğini kendilerine vazife edindiklerini beyan ettiler. Dolayısıyla kim seçilirse seçilsin ABD’nin jandarması İTÖ’yü koruma ve kollama politikası değişmeyecek. İslam coğrafyası açısından da hiçbir şey değişmeyecek; Yine işgal, kan, göz yaşı ve yıkım ile karşılaşacağız. İki adayın da Müslümanlar ve dünya açısından kötülük ve zarar verme açısından bir farkları yoktur. ABD ve şurekâsı emperyalistler “Mutlak kötülük” kaynağı ve kötülüğün merkezidir. Sistem olarak “domuz eti” hükmünde olan bir yönetimde kimin olduğunun bir önemi yoktur. Tıpkı necis ve haram olan domuz etini servis eden garsonun kim olduğunun bir önemi olmadığı gibi. Kim seçilirse seçilsin büyük şeytan ABD’nin mazlumların kanı ve göz yaşı üzerine kurduğu zulüm düzeni değişmeyecektir.
Bizler İslam ve insanlık düşmanı emperyal zihniyetli, katliam destekçisi adayların yarışması ile meşgul edilirken, Gazze Şeridi ve Lübnan’dan her saat yeni vahşet ve barbarca saldırı haberleri alıyoruz. Durum bu iken bize ne oluyor da bu seçim tiyatrosuna bu kadar önem veriyoruz?