Doktorların ve öğretmenlerin boykot yapma hakkı yok. Ben bir öğretmen olarak çocukların dersine girmeyerek hakkımı arayamam. Hakkımı daha ciddi şekilde aramam gerekiyor. Doktorlarında hastalarını terk ederek hak aramalarını doğru bulmuyorum.
Hastalarımıza müdahale eden sağlık ekibi ile çocuklarımıza (ki sağlık personeli de dahildir.) okuma yazma ile beraber her alanda eğitim ve öğretim işini üstlenen öğretmenlere verilecek para ne kadar çok dahi olsa yinede azdır. Bu iki kesim çok önemli hizmetlere imza atıyorlar. Peki Asker ve polislerin yaptığı hizmetin karşılığı maddiyatla ölçülebilir mi? Geceleri sıcak yatağımızda yatarken, onlar soğuk ortamlarda ve tehlikeli alanlarda canlarını feda ederek, tehlikeye atarak halkın huzurunu sağlamaya çalışıyorlar. Ben kendi aldığımı başkalarının aldığıyla kıyaslayarak hesaplamam. Herkesin yaptığı iş önemlidir. Herkesin işinde zorluklar vardır, kolaylıklar vardır. Herkesin kendine göre yaptığı iş önemlidir. Ancak şunu belirtmek isterim. Herkesin, ama herkesin yaşanabilir bir düzeyde insanca yaşanabilir bir düzeyde geçinmesidir. Geçinmesine imkan sağlamak ve toplumun refah düzeyini yükseltecek şekilde para akışını düzenlemek gerekir. Kimileri çok iyi bir şekilde kazanırken, kimileri perişan bir durumdadır. İlkokul mezunu asansör ustası bir asansörü 15-20 dakikada kontrol ediyor ve bunun için bin lira ile 1.200 arası para alıyor günde 20 tane kontrol ediyor 30 tane kontrol ediyor. Düşünün elinde bin tane asansör bulunan bir firma sadece asansörlerin bakımından bir milyon 200 bin lira kazanıyor. Masrafına 300 bin lira gitse diğeri kardır. Kontrolsüz bir düzen vardır. Kim kimi ne kadar soyabildiyse, Kim kimi nasıl soyabildiyse, vergi dilimi memura verilen zammı fazlasıyla geri alma yöntemidir. Tamircinin el emeği adı altında aldığı fahiş ücret, araba sanayiye gidiyor parça 500 lira el emeği 4 Bin lira 1 saatte takıyor.
Her şeyden önemlisi, toplumun bütün kesimlerinde adaleti ve gerçekten asgari geçimi insanca yaşamaya dönük hale getirmektir. Tamam memleketimiz fakirse, bütçede para yoksa, o zaman hepimiz aynı şekilde yaşayalım. Eli güçlü olan götürsün ama elinden bir şey gelmeyen sürünsün mantığını bir kenara bırakalım. Hepimiz aynı yoklukta devam ederiz. Ama yoktur deyip bazılarına tırla bazılarına çatal ile vermek de doğru bir davranış değildir. Ama şunu da belirtmekte fayda vardır. Hepimiz israfı bir kenara bırakalım. Lüks yaşamayı ve filmlerde ki sahnelere özenerek hayatımızı kafelerde, lokantalarda veya diğer eğlence mekanlarında tüketerek kesinlikle bir şey elde edemeyiz. Buna para da yetmez
Emekli ve asgari ücretlilere reva görülen sürünme ise yüz karasıdır. 3 yıl içinde 10'ncu marketi aç ama yanında çalışana para yok. İnsanların vicdanı olmalı ancak devletin kontrolü mükemmel olmalıdır.
"Allah’ın barış yoluyla fethedilen ülkelerin halkından Peygamberi’ne nasip ettiği ganimet malları Allah’a, Peygamber’e, Peygamber’in yakın akrabasına, yetîmlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. Tâ ki o mallar, içinizde sadece zenginler arasında dolaşan bir servet hâline gelmesin! Peygamber size ne verdiyse onu alın; size neyi yasakladıysa ondan da kaçının. Allah’a gönülden saygı besleyip O’na karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah’ın cezası pek şiddetlidir." (Haşr Suresi: 7)
Allah'a emanet olun.