7 Ekim 2023 tarihinden bu yana Gazze Şeridi; abluka, havadan ve karadan bombalamalar, baskınlar, alıkoymalar, gıdasızlık, ilaçsızlık ve susuz bırakılma ile gün gün, adım adım soykırım savaşında katliamın her türlüsü ile dünyanın gözü önünde ölüme terk edildi.
16 ay boyunca dünya ve insanlık tarihinde görülmemiş şekilde Gazze halkına yönelik vahşi saldırılar sonucunda 16 Ocak’ta imzalanıp 19 Ocak’ta yürürlüğe giren sözde ateşkese dünya sevinmişti. En azından yaraların kapanacağı ve Gazze halkının biraz nefes alacağı umulurken, ateşkeste bile saldırılarına devam eden israil terör örgütü (İTÖ), 18 Mart’ta ateşkesi bozduğunu ilan edip yeniden saldırılarına başladı. Şehid ve yaralı sayısı her dakika artıyor. 18 Mart’tan bu yana 1500 Filistinli sivil şehid edilirken, 3 bin 600'ün üzerinde yaralı olduğu açıklandı.
İTÖ’nün Gazze Şeridindeki katliamları ve ortaya çıkan korkunç görüntüler insan olan kimsenin kaldıramayacağı ve tahammül sınırlarını aşan vahşilikte olmasına rağmen nedense vicdanı körelmiş devlet yöneticilerini ve elinde güç ve imkân olanları harekete geçirmeye yetmiyor!
HAMAS, hafta sonu İTÖ’nün Gazze’de sivil halka yönelik katliamları ve yaşanan insani felakete karşı İslam dünyası ve özgür halklara “Genel Grev ve Öfke Yürüyüşü” çağrısı yaptı. Dünya genelinde devletlerin ve uluslararası kurumların aksine, insanlık vicdanını temsil eden halklar Gazze halkına olan desteklerini haykırmaya devam ediyorlar. Ülkemizde de İstanbul, Ankara, Diyarbakır ve Batman başta olmak üzere birçok yerde “öfke yürüyüşleri” ve basın açıklamaları yapıldı.
İTÖ, ABD’nin desteğiyle Gazze Şeridi ve Batı Şeria dışında Lübnan ve Suriye’de istediği zaman istediği şekilde havadan ve karadan işgal edip saldırılar düzenliyor ve hesap soran olmuyor. Bu vahşet ve zulüm karşısında yaşamanın ne anlamı var ki? Bu zulmü durdurmayan dünyanın dönmesine gerek var mı?
Gazze ağır bombalarla ve açlıkla ölüyor. Kardeşlerimizin göz göre göre toplu ölümünü ya duymuyoruz veya kör ilgisizliği tercih ediyoruz. Bu gaflet ve vurdumduymazlık ile nasıl hesap vereceğiz? İslam halkları olarak bu zulüm karşısında milyonlar olarak sınırlara akıp Gazze’ye varmalı değil miydik? Hani İslam kardeşliği? Hani vicdan? Hani merhamet? İnsanlık bu zulmü sona erdirecek etkili adımlar atmazsa yakında büyük felaketler ile yüzleşmemiz kaçınılmazdır.
İTÖ ve destekçisi ABD bir taraftan Yemen’e saldırırken diğer taraftan İran’a saldırı planı ve işgal tehditlerine devam ediyor. Bu şekilde İran’ın harekete geçmesi engelleniyor.
Açıklamalarıyla Türkiye’yi açıktan hedef alan İTÖ, geçtiğimiz günlerde Türkiye'nin Suriye'de üs kurma hazırlığı yaptığı bilinen “T4 Hava Üssü”nü bombaladı ve üsse büyük zarar verdi. Bu saldırı ile Türkiye’ye gözdağı vererek, Türkiye’nin Suriye’ye yerleşmesinde izin vermeyeceği mesajını verdi. Buna karşın Türkiye’nin etkili bir adım atmasını beklerken; Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Reuters haber ajansına verdiği röportajda, Türkiye'nin israil ile Suriye'de karşı karşıya gelmek istemediğini söyledi.
İTÖ, istediği yeri işgal edecek, istediği gibi saldırı yapacak ve Türkiye’nin Suriye’de yerleşmemesi amacıyla saldırı yapacak ve siz hiçbir şey yapmayacaksınız öyle mi? İnşallah bu açıklama diplomasi ve siyaseten söylenmiş bir laftır ve sahada gereği yapılıyordur. Yoksa vay halimize!
Eğer Türkiye, savunma hattını Suriye’den başlatıp tedbir almazsa yakın bir gelecekte katil sürüsü siyonist işgal ordusunu kapımızda göreceğiz.
Yazımızı Muhterem Muhammed Emin Yıldırım Hocanın İslam İşbirliği Teşkilatı’na yönelik söylediği söz ile tamamlayalım: “Acaba Şehid Yahya Sinvar’ın attığı sopa kadar değeriniz var mı?”
Vesselam…