Bilindiği üzere AK Parti 2025 yılını “Aile Yılı” olarak ilan etti. Aile yılından maksat aile bağlarını tekrar güçlendirip fabrika ayarlarına döndürerek güçlendirmek, dede-baba-oğul- denklemine güç vermek, temel değerleri yeniden hatırlatmak, bireyselliğe savaş açıp aile içi iletişimi güçlenmek, aile fertlerine kendilerinin değerli olduğunu hissettirmek olsa da ne yazık ki aile yılı denildiğinde birçoğumuzun aklına 3 veya daha çok çocuğu olan ailelere maddi destek, Togg alımında finansman desteği, aileler sinema ve tiyatroya gitmek istediklerinde, TCDD ve THY ile yolculuk yaptıklarında belli bir indirimden yararlanabilmesi gibi hep maddi şeyler geliyor.
Oysaki aile yılı denildiğinde aklımıza ilk önce; sosyal çevrenin en küçük halkası olan değerlerimizin, gelenek-göreneklerimizin, kültür-medeniyetimizin üzerine bina edildiği temel gelmeliydi. Kentsel dönüşüm gibi ailesel dönüşüm gelmeliydi. Televizyonlarda sabah kuşağında yayınlanan programlarla dönüştürülen ailelerin tekrar aslına döndürmek gelmeliydi.
Ne yazık ki her sonbahar ve kış aylarında endişeyle dile getirdiğimiz barajlarda su oranının düşme meselesi gibi ahlak seviyesi dibe vurmuştur. Çoklu, çok sesli bir alarm sistemiyle karşı karşıyayız.
Aile konusuna hangi açıdan bakarsak iç acıtıcı bir manzarayla karşılaşıyoruz. Bu konuda bir röportaj yapabilseydik çeşitli cevaplarla karşılaşırdık; kimisi bunu teknolojiye bağlardı, kimisi geleneklerimizden uzaklaşmamıza bağlardı, kimisi dinimizden uzaklaşmamıza bağlardı, kimisi bunu hızlı yemek kültürü gibi hızlı yaşam kültürüne bağlardı, kimisi aile bireyleri arasındaki iletişim kopukluğuna bağlardı.
Aile konusunda konuşulması gereken bir noktada değil, adım atılması gereken bir noktadayız. Siyasetin diliyle laf değil icraat zamanı. AK Parti iktidara geldiği 2002 yılında o yılı aile yılı olarak ilan etse ve tüm enerjisini oraya harcasaydı, oraya çalışsaydı bugün Türkiye kimsenin hayal edemeyeceği bir yerde olacaktı. Aile bireylerinin kişiliğinin şekillendiği o küçük yuva toplumu da şekillendirecekti.
Bu yılın aile yılı olarak ilan edilmesiyle her ne kadar aile yapısının korunması ve güçlendirilmesi hedeflenmişse de aslında birkaç sene aile yapısının tamiriyle geçecektir.
İşte HÜDA PAR’ın ailenin korunması ve sapkınlığın suç sayılıp önüne geçilmesi için aile tamiri niteliğinde Meclis Başkanlığı’na verdiği kanun teklifi, aile yılı için yol gösterici olacaktır.
Bu teklif yasalaşırsa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da sürekli rahatsızlığını dile getirdiği ailenin içini oymayı hedefleyen LGBT faaliyetleri suç sayılacak.
Teşhircilik suç sayılacak. Aile yılına buradan başlayıp sonra TCDD ve THY’de indirime gitsek mi?
Buradan başlayıp sonra tiyatro ve sinemaya gitsek mi? Bütün bunlar sivrisinek derseniz doğrusu bataklığın ya da bataklıkların yolunu hepimiz şaşırmış durumdayız.