Lütfen bekleyin.. Lütfen bekleyin..
Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun…-Tahrim Suresi: 6-
Öğrencilerin öğrendikleri, uyguladıkları, ders kitapları, kılık kıyafetleri, ahlakları öncelik olarak ailelerin genelde ise devletin, hükümetlerin mevcut kimliği, geleceği, yarınlarıdır. Bir devlet ve hükümetin, sahip çıktığı inanç, desteklediği kültür; gelecek için öngördüğü hedefler kendisini en iyi şekilde ders kitaplarında, ‘öğrencinin davranışlarında’ gösterir. Bazı düzeltmelere rağmen birçok yanlış bile bile tekrar edilmektedir. Bu yanlışlar tekrar ediliyorken, eğitim sisteminin sağlam temeller üzerine bina edilmeyip yaz-boz tahtasına dönüştürülmesi, nesillerimizin geleceği açısından tam bir felakettir. Toplumun inanç ve kültürleriyle barışık, manevi içerikle desteklenmiş modern bir eğitim sistemi ve müfredatına acilen ihtiyaç vardır.
Eğitim sistemimizin, kendi başına, uluslar arası nitelikte yönetici, idareci, öğretmen, araştırmacı, sanayici, mühendis vs. yetiştirmekte yetersiz kalmasının en önemli sebeplerinden biri şüphesiz müfredattan kaynaklanan sorunlardır. Kitapların neredeyse dörtte biri hatta daha fazlası tek parti döneminin, çoğu gerçekleri yansıtmayan resmi tarih tezlerini savunmaya matuftur. 2005’ten bu yana yapılan değişiklikler, bu yanlış veriler üzerine hüküm bina etme şeklinde gerçekleştiğinden aynı yanlışlar devam etmektedir. Farklı ırklardan öğrenciler kendi anadili ve edebiyatını öğrenme yerine 12 yıllık eğitim sürecinde sadece sistemin kendilerine sunmuş olduğu Türk Dili ve Edebiyatını öğrenmeye zorlanmaktadır… (Hüda Par Milli Eğitim Sistemi İnceleme Raporu, Değerlendirme ve Öneriler)
Gerçekleri yansıtmayan bir tarih, her ırka (kanun zoruyla) öğretilen Türk Dili ve Edebiyatı, ders kitaplarındaki örf-adet ve dinimize aykırı olan söylem-fotoğraflarla beraber karma eğitim ile de yarınlarımız, geleceğimiz olan gençlerimizi kör bir kuyuya atmış oluyoruz. Bu ve buna benzer yalan yanlış bilgi kirliliğine kısa zamanda devletin el atması gereklidir.
Bana göre birinci önceliği karma eğitimine vermeli devlet-hükümet. Çünkü karma eğitim kız ve erkekler arasında farklılıkları göz ardı etmektedir. Bu nedenle karma eğitimde özellikle de kız öğrenciler yeteneklerini geliştirememektedir. Birçok alandaki rekabet kızların başarısızlığıyla sonuçlanmaktadır. Kızlar erkeklerle aynı sınıflarda çekingenleşmekte, alay edilme korkusuyla içe kapanmakta kısaca kişisel olarak baskılanmaktadır.
Ya da daha acısı olan, yeni nesil için hayâ ve edebin artık kitaplar arasında sıkıştığı böyle bir dertlerinin kalmadığının gerçeğidir. Özellikle karma eğitim yapılan okullarda, karşı cinslerin birbirlerine âşık olması, saatlerce süren mesajlaşmalar, görüşmeler, kıskançlık ve kavgalar gençlerin konsantrasyonunu-yoğunlaşmasını bozmakta, derslerden uzaklaştırıp soğutmaktadır.
Karma eğitim sistemi; psikolojik, biyolojik açıdan kız ve erkeklerin fıtrat farklılarından dolayı problemler oluşturmuş, eğitim verimini düşürmektedir. Karma eğitimin yapıldığı okullarda yaşanan flört gibi durumlar, evvela eğitimin kalitesini düşürüyor. Mahremiyet duygusunu kaldırılıyor. Mahremiyet duygusu olmayanın ana-babasından utanmadığı gibi karşı cinse hatta ve hatta öğretmenlerine karşı da bir utanmaları Maalesef kalmıyor. Unutulmamalıdır ki toplum; helal-haramlara, gelenek-göreneklere, hayâ-edeplere hassasiyetle yaklaşan bir neslin yetişmesiyle ihya olur.
İnancımızla örfümüzle bağdaşmayan uygulamalardan yüz çevirmenin zamanı geldi de geçiyor. Bırakın bizleri, batı bugün yüzyılın pedagojik yanlışı olan karma eğitimi sorguluyor ve vazgeçmenin yollarını arıyor. Arıyor ki, eğitimin kalitesi artsın. Gelecekte istifade edilebilecek bireyler bulunsun ve yeni nesil ile yarınlara umutla baksın.
Türkiye’de Müslüman nüfusunun % 98’i Müslüman olduğu halde yetkililer bunu dillendirmekten çekiniyor gibi. Yapsam millet aman şeriat geldi sözlerine sarılacak düşüncesinde. Ama hükümet unutmamalı ki, ona oy veren Türkiye’nin hemen hemen yarısı ona bu ruhsatı da vermiştir. Karanlıkta kaybolmaya yüz tutmuş nesli peydir pey kazanılma girişimlerinde bulunulmalıdır. Geç kalınmış bir önlem olan tek cinsiyetli eğitimin yanında da iyi bir ahlak eğitimi zorunlu kılınmalıdır. Özellikle din dersine giren genelde ise eğitimci belgesine sahip her yetişkin öğretmen ahlak ve bilgi bakımından kendilerini yetiştirmiş olmalı ki bunu öğrencilerine aşılayabilmeli. Aşıladı mı görülecektir ki, köşe başlarında bekleyen sağa sola laf yetiştirmeye çalışan gençlik yerine, erdemli, bilgili gençler yetişecektir. Ölmüş olan yeni neslin ruhu tekrar dirilecek, şaha kalkacaktır.
Gençlerimizle gurur duyacağımız günlerin yakın olması duasıyla Allah’a emanet olun…
