Dünya edebiyatının önemli isimlerinden Tolstoy’u, Harp ve Sulh, Anna Karenina, İtiraflar, Hacı Murat, Diriliş gibi önemli eserlerinden tanıyoruz. 1828’de Rusya, Yasnaya Polyana’da doğdu. Gençliğinde Orduya yazıldı, Kırım savaşlarına katıldı. Savaş sonrası ordudan ayrıldı ve yazı hayatına yöneldi.
Kilise, iktidar ve asker üçgenine sıkıştırılan ülkesinin problemlerindeki çözümsüzlük yüzünden ümitsizliğe düştü. Maneviyata yöneldi. Ancak Hıristiyanlığın uygulamadaki tutarsızlıklarına eleştirel bir tavır aldı. Rus Ortodoks Kilisesi, eserlerinde dini motifleri kullanan bu adamı Hıristiyanlığın açmazlarını dile getirdiği için “Aforoz” etti. Servetini eşi ve 13 çocuğuna paylaştırıp kendi içine-özüne dönmek istedi ve 1910’da Astopova’da öldü.
Tolstoy’un ölümünden bir yıl önce, Türk asıllı İbrahim Paşa Ağaoğlu’nun Rus asıllı eşine yazdığı bir mektubu vardır. Paşanın Rus asıllı eşi, Çocuklarının Müslüman olmasını önlemesi için kendisine yardım umuduyla Tolstoy’a bir mektup yazmış. Ahmet Schmiede’nin Türk Edebiyatı dergisinde yayınladığı cevabı mektupta Tolstoy, Yelena Yefimova (Vekilova)’ya şu tavsiyelerde bulunur.
“ …Böyle olduğu halde (Hz.) Muhammed’in dinini kabul etmenin de ne derece lazım olduğunu da anlatamam. Müslümanlığın Hıristiyanlık karşısındaki üstünlüğüne ve özellikle sizin evlatlarınızın hizmet ettikleri maksadın âlicenaplığına gelince, bu konuya bütün kalbimle katılıyorum. Hıristiyan ideali ve öğretisini gerçek anlamda her şeyden üstün tutan bir insan için bunu itiraf etmek ne kadar acayip olsa da, demeliyim ki Müslümanlığın dış şekline göre Ortodoks Kilisesinden kıyas kabul etmez derecede üstün olduğuna, şahsen ben kesinlikle şüphe etmem. Nitekim eğer bir insan Ortodoks Kilisesine mi, yoksa İslam dinine mi ilgi duyma yollarından hangisini seçme meselesiyle karşı karşıya kalırsa, her akıllı insan, karışık ve anlamsız bir İlahiyat kavramı, yani üç sıfatlı Tanrı’nın aforoz merasiminin, ayinlerin, İsa’nın anasına yalvarışlarının, azizlerin ve onların merasimle bitmez tükenmez ibadetlerin yerine, şüphe yok ki bir ve tek olan Allah’ı ve Peygamberi olan İslam dinini üstün tutar… Bu, başka türlü de olamaz...”
“Hıristiyanlığın Müslümanlıktan üstün olması mümkün değildir. Bütün dinlerin özetini veren İslamiyeti, hakikati itiraf eden en elverişli din” mevkisinde görmekteyim.”
“Benim düşüncelerimi oğullarınıza iletirseniz, bu fikirler onların güzel teşebbüslerinin gerçekleşmesine yarayabilir.” (Türk Edebiyat dergisi 1990)
6 yıl Tolstoy’un doktorluğunu yapan Slovak asıllı Duşan Petroviç, hatıratlarında bu mektup hakkında şunları yazar:
“1909 Mart ayının 13’ünde Lev Nikolayeviç Tolstoy bir sohbet sırasında dedi ki: “Bir anneden mektup aldım. Yazıyor ki: “Çocuklarımın babası Müslüman’dır, ben ise Hıristiyan’ım. İki oğlum var. Biri talebe, diğeri ise zabıt subay… Her ikisi de İslam dinine girmek istiyor.”
Bu söz üzerine Tolstoy’un arkadaşı Sofya Andreyevna, “Hangisi daha iyidir? Hıristiyanlık mı, Müslümanlık mı?”
Tolstoy: “Benim için açıktır ki, Müslümanlık daha iyidir, daha üstündür.”
Ülkenin (insanlığın) içinde bulunduğu sorunlar ve yaşadıklarından bunalıma giren ve birçok kez intiharı düşündüğünü itiraf eden Tolstoy, “Sadece Allah’a inandığım anlarda yaşamış olduğumu hatırladım. Yaşamak için Tanrı’nın varlığının farkında olmaya ihtiyaç duyuyordum. O’nu unutmaya ya da O’nu inkâr etmeye kalkıştığımda ölüyordum.”
“Tanrı’yı arayarak yaşadın mı, bir daha Tanrısız yaşayamazsın. Ve her zamankinden daha güçlü bir şekilde, içimdeki ve etrafımdaki her şey aydınlandı ve bu ışık beni bir daha terk etmedi. Böylelikle intihar etmekten kurtuldum. ” -İtiraflarım-
Tolstoy, “Hz.Muhammed” adlı kitabında şu hadislerle Allah’a sığınır:
“Allah’ım! Sana olan sevgimi bana bağışla. Sevdiklerinin sevgisini de kalbime koy. Öyle yap ki ben senin layık bildiğin, sevdiğin işlerin uygulayıcısı olayım. Öyle yap ki senin sevgini benim için, bana, aileme ve servetime olan sevgimden üstün eyle…
Allah’ım! Senden sevgini, seni sevenlerin sevgisini ve senin sevgine ulaştıracak ameli arıyorum. Allah’ım! Senin sevgini nefsimden, ailemden, malımdan, soğuk sudan daha sevimli kıl”
Allah’a ulaşma macera ve çalışmalarında dinin özünün bir ve bütün dinlerin özündeki Tanrı inancının aynı olduğunu görür. Bu sebeple yanlış anlayış ve uygulamalara karşı çıkar ama din ve Allah inancına sahip ve saygılı davranır. Tolstoy’un dostlarına manevi miras olarak bıraktığı “Hz.Muhammed” kitabından bazı Hadisler…
—Allah Teala’nın en hoşuna giden şey, insanın kendi çalışmasıyla elde ettiği azıcık kazancından gücü yetmeyenlere yardım etmesidir.
—Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi din kardeşi için de arzu edip istemedikçe gerçek anlamda iman etmiş olmaz.
—Öfkesini açığa vurmaktan çekinip onu boğanları Allah daima mükâfatlandırır.
—Tevazu ve anlayış olmadan, İman olmaz.
—Allah’ın en büyük düşmanları, iman iddiasında bulundukları halde haksız yere zulmedip cana kıyanlardır.
—Mukaddes savaş, insanın nefsine karşı galip gelmesidir.
—Bir saat çalışmak, bir yıl keyif çatmaktan iyidir.
—İlim unutulursa kaybolur, liyakatsizlerin elinde yok olur. Gerçek âlim, bilgisini hayata tatbik edendir.
—Diliyle insanları kıranları ibadetleri temizlemez.
—Gerçek zenginlik mal çokluğu değil, gönül tokluğudur.
—Herkes için yaratılan bir şeyi yalnız kendi hesabına kullanan kimse, suçlu ve sorumludur.
—İşçinin hakkını, alın teri kurumadan veriniz.
—İnsanlara merhamet edin ki, Allah’ta size merhamet etsin.
—Dünyanın bütün nimetleri değerlidir, ancak bu nimetler içinde en değerlisi Saliha kadınlardır.
Hz.Peygamberin hadislerini derleyip bir kitap haline getiren ve özellikle bunu manevi bir miras olarak dostlarına dağıtıp “Güne bir hadis okuyarak başlayın” diyen Tolstoy’un, bu yöndeki sözleri ve tavsiyeleri iman ettiğine delalet etmektedir.
Bu kitabın saklı kalması ve uzun bir süre yayınlanmamasının sebebini yayınevi şöyle açıklıyordu: “Rus halkı ve Rus aydınları tarafından çok sevilen Tolstoy’un İslam’ı kabul etmesinin duyulması, Rus toplumu içinde İslam’a güçlü bir akım başlatacağını bilen Rus istihbarat birimleri bu çalışmayı gizli tutmaya, unutturmaya ve basımını engellemeye çalışıyorlardı.”
Her ne kadar bazı Marksistler ideolojik bir inatla, Tolstoy’un Müslüman olmadığını iddia etseler de; Basılan kitapta alınan bir alıntıda “Valeriya Porohova adlı Müslüman olmuş ve yıllarca Mekke’de kalmış, Kur’an Mealini Rusçaya çevirmiş bir hanım, L.N. Tolstoy’un ömrünün son zamanlarında İslam’ı kabul ettiğini ve bir Müslüman gibi toprağa verilmeyi vasiyet ettiğini Sovyet medyasına açıklıyordu. Bayan Porohova’nın açıklamalarına göre Tolstoy, İslam kurallarına göre defnedilmiş. Hıristiyanlığın sembolü olan Haç’ın mezarının üstünde olmamasını bunun açık delili olarak göstermiştir."
Hidayet bir ödüldür, arayanlara ve layık olanlara…