1992 yılında Birleşmiş Milletlerin kararı sonrası 1993 yılı Mart ayında Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonunun bildirisi ile 3 Aralık Uluslararası Engelliler Günü olarak tanındı. O günden beri 3 Aralık günü engelliler günü olarak kutlanıyor. Bunun dışında 10-16 Mayıs’ta da Engelliler Haftası kutlanıyor.
Engellilere sadece bir gün değil, her gün ve her şartta sahip çıkılması gerekir. Gerek sosyal, gerekse iş yaşamında kendilerine çok zor yer bulan ve yaşamın birçok alanında çeşitli ‘engeller’ ile karşılaşan engelli kardeşlerimizle birlikte yaşadığımızı unutmamamız gerekiyor. Çünkü engellilerin gündelik hayatta karşılaştıkları sorunlar sadece engellilerin değil, hepimizin sorunudur.
Günlük yaşamın her alanında, engelli kardeşlerimizin ihtiyaçlarını rahatça karşılayacak şekilde düzenlemeler yapılması ve onların sosyal yaşama katılmalarının sağlanması büyük önem taşıyor. Ülkemizde ve şehrimizde engellilerin sorunlarının başında, resmi kurumların ve şehir planlamasının engellilere göre yapılması gerektiğidir. Batman'ın şehir içi planlaması engelliler için çok yetersiz. Batman'daki resmi kurumların mimari yapısından dolayı sıkıntılar var. Aynı şekilde cadde ve kaldırımlarda engelliler sıkıntılar yaşıyor. Engellilere sıkıntı veren kurum, caddeler ve camilerdeki engeller kaldırılarak ibadet ve yaşamları kolaylaştırılsın. Yetkililerin ve toplum olarak hepimiz bu sıkıntıların çözümü ve engellerin ortadan kaldırılması için çalışma yapmalıyız.
Bu konuda en önemli sorunlarımızdan biride, maalesef toplum olarak bizlerin ve yöneticilerimizin erdem, ahlak, merhamet ve şefkatten kısaca manevi değerlerden yoksun ve manevi engelli olmamızdan kaynaklanıyor. Bu da sadece engellilerin değil bütün bir toplum olarak bunun sıkıntısını çekmemize neden oluyor. Toplum olarak içinde bulunduğumuz sıkıntıların belki de en büyük sebebi daha çok maneviyat engelli olan insanlardır.
Bir heyetle 3 Aralık günü Batman Kent Konseyi Engelliler Meclisini ziyaret ederek sorunlarını görüştük. Ekim ayında da Batman Ortopedik Engelliler Derneği’ni ziyaret etmiştik. Tabi ki engellilerin genel itibariyle dile getirdikleri sorun ve sıkıntılar aynı minvalde.
Ziyaretimizde Kent Konseyi Engelliler Meclisi Başkanı Abdullah Gezici sorunlarını ve sıkıntılarını şöyle ifade etti: “Engellilerin sorunları çok fazladır. Yıllardır birikmiş engellilerin sorunları bir anda da çözülecek gibi de görülmüyor. Yasal boyutta birçok şey yapıldı ancak bunların uygulamaya geçmeleri açısından zihinsel değişim gerekiyor. Bizim ulaşım ve erişim haklarımız maalesef elimizden alınmış. Bizler bir şekilde Allah’ın takdiri ile engelliyiz. Yaradan bizi bu şekilde uygun görmüş. Bizlerde mücadelemizi ve sınavımızı bu şekilde vereceğiz. Bizler insanların bizlerin önüne koyduğu engellerden dolayı engelliyiz. Oysaki kentimiz ve toplumumuz engelliliğin ortadan kaldırılması için mevcut çalışmaları yaparlarsa bizler hayatımızı daha kolay yaşayabiliriz” dedi.
Daha önce ziyaret ettiğimiz Batman Ortopedik Engelliler Derneği Başkanı Fatma Zehra Atay’da, Türkiye’de resmi rakamların ötesinde 15 milyon engelli olduğuna dikkat çekerek, toplumun yeterince engellileri sahiplenmediğinden yakınmıştı. Engellilerin toplumla bütünleşebilmesi için toplumun katkısı gerekir. Bu katkı sağlanamaz ise, bütünleşme tam olarak gerçekleşemez.
Engellilerin toplumla bütünleşmeleri önünde ulaşım, fiziksel çevre, eğitim gibi çeşitli engeller bulunmaktadır. Engellileri anlamak için engelli olmaya gerek yok, yalnızca onları anlamak istemek yeterli. Devlete, kamu kurum ve kuruluşlarına, sivil toplum kuruluşlarına engellilerin sorunlarını en aza indirmede (sağlık ve eğitim başta olmak üzere) büyük sorumluluk ve görevler düşmektedir.
Engelli olmanın da bir imtihan olduğunu hesap edemeyenlerin yaptıkları gibi; engelli ve özürlü çocukları toplumdan saklamak, onlardan utanmak ve eziklik hissetmek doğru bir davranış değildir. Dünyanın bir imtihan yeri olduğu, imtihanı başaranların ilâhi mükâfata kavuşacakları, bakıma muhtaç kimselere bakmanın Allah’a kulluk ve büyük sevap olduğu düşünülmelidir. Kırsal kesimlerde ahırda ayaklarından bağlanarak gözden ırak tutulmaya çalışılan çok kötü örnekler bir yana hala engelli çocuğundan utanan anne-babalar, engelli büyüklerini eve kapatan çocukların varlığı da bir gerçek. Birçok insan yakınları olan engelli kişileri, kendi sosyal yaşamlarını sürdürmeleri için bir engel gibi görüyor. Oysa asıl engel, böyle düşünenlerin beyinlerindedir ve asıl utanması gereken bu düşüncedeki kişilerdir.
Asıl utanması gerekenler engelliler değil, engellilerin toplumsal yaşam içindeki durumlarını ve hareket alanlarını iyileştirici, onları topluma kazandırıcı hiçbir uygulama ve proje geliştirmeyen yerel yöneticiler, engelli hakları için yasal düzenlemeler konusunda gerekli çabayı göstermeyen siyasiler, engellileri dikkate almayan, çoğu zaman yok sayan zihniyettir.
Sözün özü, utanması gerekenler, engellilerin önündeki engelleri kaldırmak yerine, yeni engeller çıkararak onlara yaşamı çekilmez hale getiren, engellilerin varlığını kendi yaşam standardı ve geleceği için engel gören beyni engellilerdir.
Bu arada çıkarılan yasalarla engellilere maaş bağlanması ile bir anda toplumda ne kadar çok sayıda engelli olduğunun farkına vardık maalesef. Geçmişte eve kapatılan engelliler bazı aileler için geçim kaynağı oldu. Bu konuda engellilerin istismar edilmesi de önlenmelidir.
Bir önemli konuda, çevremizde yaşayan hiçbir engelliyi küçümseyerek hor görmeyelim. Dünyada hiç kimsenin isteyerek engelli olmadığını unutmayalım. Engellilere yolda, taşıtlarda ve geçitlerde yardımcı olarak yaşamlarını kolaylaştıralım. Onları üzmemeye, kırmamaya ve hayata küstürmemeye gayret gösterelim. Unutmayalım ki yaşamımızın bir yerinde, bir nedenle biz de engelli olabiliriz. (Devam edecek)