Lütfen bekleyin..


Abdurrezzak ÇELİK

Kış Ayları, Okuma ve Sıla-i Rahim Ayları Olsun!!!

16 Aralık 2015, 09:58 - Okunma: 3434

Malumunuz bir önceki haftadan, kış ayı ile ilgili hasbıhal edecek, dertleşip fikir beyan edeceğimizin sözü vardı. Aslında önceki hafta yazacaktım ama elektriklerin azizliğine uğradığım için o fikirden vazgeçmek zorunda kalmıştım. Ya da kısmetimiz bu haftaymış demekle de yetinebiliriz.

Kış ayında neler çokça yapılmalıdır? Nelere dikkat etmeliyiz? Hangisini haslet olarak alacağız, hangisini de terk etmeye çalışacağız gibi sorulara cevap arayacağız.

Kış ayı denilince aklıma ilk gelen uzun uzadıya olan gecelerdir. Bu uzun geceleri değerlendirmez isek, ziyan edenlerden oluruz. Bu da bizlere yakışmaz. Aslında yapılabilir çok program var ama bana göre öncelikli olan iki konuyu ele almaya çalışacağım. O konulardan biri “okuma” diğeri de sıla-i rahim. Uzun gecelerde çokça ziyaretler, muhabbetler olacağı gibi çokça kitaplarda okunabilir kanısındayım.

Genel manada okuma ile ilgili her oturum ve platformda, her okul ve medresede, her panel ve organizasyonda hep söylenen ve yazılan sözlerin başında Kur-an’ın ilk emri “oku” olduğu ibaresidir. Böyle söylenilip dillendiriliyor sık sık ama biz heybemize yeterli derecede bilgileri ilave etmiyor-edemiyoruz. Meseleye bir ibadet hassasiyetiyle yaklaş(a)mıyoruz. Yani namaz, oruç ve zekât gibi okumanın da bir emir olduğunu maalesef unutuyoruz. “Oku, yaratan Rabbinin adıyla. O, insanı kan pıhtısından yarattı. Oku, Rabbin en üstün kerem sahibidir.” (Alak 1–3) ayetleri, içinde tamamıyla emir barındırdığını ya unutuyor, ya da bir türlü idrak edemiyoruz. Ve unutulmaması gereken o emirlerin birinci derecede muhatapları biz Müslümanlarız. Bu emirlere mutlak riayet etmek başlı başına bizim mesuliyetimizdir.

Aklımızdan çıkmamalı ki, kitap okuma tamamıyla bizlerin fayda göreceği bir eylemdir. Bu eylem de; zihni melekeleri arttırır, kıvrak bir zekâya eriştirir. Beyni hantallıktan kurtarıp, dile hâkimiyet kazandırdığı gibi basireti de geliştirir. Kitap okuma düşünceleri olgunlaştıran, düşünceyi besleyen, geliştiren ve çabuklaştıran ana kaynaklardandır. Bilgi dağarcığımızı ve kelime hazinemizi zenginleştiren okuma, anlama gücümüzü ve konuşma kabiliyetimizi de şüphesiz kuvvetlendirecektir.

Bizler için olmazsa olmazlar arasına giren genel kültürü arttıran okuma, etkin ve etkili bir insan olmanın yollarını açtığı gibi kimlik, kişilik ve bilinç de kazandırır. Kişilikli insanların en çok sahip olmak istedikleri güçlü hafıza ve insanları etkileme imkânı da şüphesiz okumadan geçer.

Her kitap bize başka hayatlar, başka insanlar, türlü türlü tecrübelerle beraber, başka karakterler, hakkında yeni ve farklı bakış açıları kazandıracaktır. Böylece empati yetimiz gelişecek, sempatik ve açık fikirli bir insan olacağız. Belki normal şartlarda tanıma imkânı bulunamayacak farklı kültürleri öğrenme fırsatı verecek olan düzenli okuma, ruhsal gelişim ve değişimi sağladığı gibi başkaları için düşündüğümüz önyargıları da kıracaktır.

Kısacası kitap okuma, acile gelen hastanın reçetesinde yazılı ilaç konumundadır. Ve sağlığımıza kavuşma umuduyla kitaplara sarılacağız, yanı başımızdan hiçbir şekilde kaldırmayacağız. Her nereye gideceksek de gidelim, çantamızda, telefonumuzda, hatta ve hatta bizde bulunan poşetlerde dahi mutlaka kitap bulundurulmalı ve o kitaplardan istifade edilmelidir. Birilerinden alacağımız en değerli hediye, bizleri en çok sevindirecek ödül, olmazsa olmazımız olan “kitap” olmalıdır. Kışın uzun gecelerinde de en çok başvurduğumuz, dertdaşlarımız kitaplar olmalıdır.

İkinci önemli konu da akraba ziyaretleri dediğimiz sıla-i rahim’dir. O da Yüce Allah’ın yapın dediği Resulü’nün de sıklıkla tavsiye ettiği bir emirdir. “Allah’a ibadet edin ve o’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, miskinlere-yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yandaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sahip olduğunuz kölelere iyilikte bulunun. Şüphesiz Allah, kendini beğenen, çok övünen kimseleri sevmez.” (Nisa-36) Bu ayeti celileye mazhar olabilmemiz için de kışın uzun geceleri bizler için bir nimettir. Yaz ya da diğer mevsimlerin yorucu temposundan sonra Allah tarafından bizlere bahş edilen uzun kış gecelerini fırsat mahiyetiyle değerlendirmemiz gerekir. Bu diğer aylarda yapamadığımız ziyaretler, gidemediğimiz akrabalar, hal-hatırlarını sormaya fırsat bulamadığımız komşuları ziyaret edip hayır dualarını alma vaktimizdir kış ayları. Müslümanların çok uyanık davranması gereken bu gibi hayırlı işleri ertelememeleri, tam aksine değerlendirmeleri elzem konulardandır.

“Hiçbir şey hakkında: mutlaka ben bunu yarın yapacağım deme!” (Kehf-23) Yarına ertelemeden inşallah bu akşam deyip hemen işe koyulmalıyız. Çünkü yarın hayatta olup olmadığımızın bir garantisi yoktur. Fırsattan istifade ederek; sevdiklerimizi, dostlarımızı, akraba ve ahbaplarımızı, komşularımızı ibadet anlayışıyla sıklıkla ziyaret edip hal ve hatırlarını soralım. Uzaktaki dostlarımızı da mutlak surette telefonla soralım, kırgınlıkları da varsa gönüllerini alalım.

Dostlarımızla hayır yarışına gireceğimiz günlerin yakın olması duasıyla Allah’a emanet olunuz...

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
906 gün önce
1019 gün önce
1082 gün önce
1207 gün önce
1241 gün önce
1249 gün önce
1298 gün önce
1334 gün önce
1340 gün önce
1347 gün önce
1431 gün önce
2374 gün önce
2856 gün önce
2891 gün önce
2898 gün önce
2968 gün önce
3045 gün önce
3131 gün önce
3165 gün önce
3194 gün önce
3214 gün önce
3236 gün önce
3250 gün önce
3278 gün önce
3389 gün önce
3461 gün önce
3507 gün önce
3497 gün önce

RSS
© 2024 - Batman Basın
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=