Nasıl savrulduk böyle, nasıl bu kadar canavarlaşabildik? Allah’ım seni dinlemeyince ne hallere düştük. İnsanoğlu, verdiğin en önemli nimetlerinden aklını yitirmiş, en önemli varlığı olan can’a kıyar olmuş.
Ey her söylemiyle kin ve nefret üreterek şiddeti tırmandıranlar! Ey yalan ve iftiralarla halkı ayrıştırıp, kavgaya teşvik edenler! Ne ateşini gürleştirmeye çalışıyorsunuz?
Ağzınızda özgürlük, barış, demokrasi aldatmalarıyla sebep olduğunuz kavga ve ölümleri görmez misiniz?
Yapılanlara bakıyorum; akıl yok, şefkat ve merhamet yok, dinleme ve anlama yok… İnsanlar birbirini yemek için bahaneler arama veya bahaneler uydurma gayreti içindeler…
Okuma yok, araştırma yok, sorumluluk endişesi yok, akletme ve söylenenleri sorgulama yok… İnsanların çoğu bir yere bağnazca bağlanmış ve kendisi dışındakilere saldırıyor.
Allah aşkına! Araştırın veya düşünün; insandan daha çok kendi türüne ve çevresine zarar veren başka bir varlık var mıdır? Bir araştırma yapılsa; insanoğlunun sebep olduğu ölümlerin, hastalık ve yaşlılık sebebiyle olan ölümlerden çok daha fazla olduğu görülecektir.
“ Hayat, yardımlaşmadır” ilkesi yerine “ yaşamak için öldürmelisin” felsefesi konulunca, işte böyle insanları birbirine düşman ettiler. Sınıfsal kavgalar, ulusal kavgalar, çıkar kavgaları, dini kavgalar, iktidar kavgaları, ideolojik kavgalar, alan kazanma kavgaları, özyönetim kavgaları, parti kavgaları… Yakında bizim köyden, bizim mahalleden, bizim sokaktan geçemezsin kavgaları…
Bazı öğrenciler daha güçlü oldukları okul ve bölgelerde, kendilerinden farklı düşüncelere hayat hakkı tanımıyorlar. Kendi ideolojilerine göre “ benimdir” sahiplenmişliği kavgaların sebebi iken; kendileri okul, mahalle ve şehirleri sahiplenerek, başka düşünce ve oluşumlara tahammül göstermeyerek saldırıyorlar.
Ve saldırırken de ilginçtir ki “ Kahrolsun faşistler” sloganlarıyla kendi öğrenci arkadaşları olan garibanlara saldırıyorlar. Oysa biraz düşünse, yaptığı saldırının faşizanca olduğunu görecektir.
Özgürlük, Barış, Demokrasi, İnsan hakları, düşüncelerin örgütlenme özgürlüğü, çalışma ve eğitim özgürlüğü… Kavramları herkesin ağzında sakız gibi. Farklı inançlara, ateizme, inançsızlığa, içkiye, eşcinselliğe, park ve kamu alanların yatak odasına çevrilmesine…
Özgürlük adına herkesin saygı göstermesi isteniyor. Milyonlarca Müslüman’ın yaşadığı bir yerde, farklı düşünen ve aykırı davranan bir tek kişinin hak ve hukukuna saygı gösterilmesini isteyenlerden bazıları; Söz konusu Müslüman olunca bütün bu temel insani hakları unutuyor ve Müslüman’a hayatı dar etmek için bahaneler uyduruyorlar…
Gayri İslami her şeye saygı isteyen bazıları, İslam ve Müslümanlar söz konusu olunca maalesef kendi putlarını yiyen Mekke müşrikleri gibi ilkesizleşiyor, canavarlaşıyor. Müslümanlar arasında, İslami değerlere; Müslümanların canlarından daha çok sevdikleri Hz. Peygambere hakaretler edebiliyorlar. Kadın haklarından bahsediyorlar, ama Müslüman hanımların örtüsüne saldırabiliyorlar. Ve ODTÜ gibi Üniversitelerde Namaz kılan öğrencilere saldırıyorlar…
Günümüze saldırıları için de “IŞİD” bahanesine sığınıyorlar. Dün de ağababalarınız Müslümanlara saldırmak için başka bahaneler uydurmuştu, tıpkı yarın başka bahaneler uyduracakları gibi… IŞİD bahanesiyle saldırırken, eleştirdiğiniz IŞİD’ten çok daha zalim ve pervasız olabiliyorsunuz.
Sizin yaptığınız; Haksız olarak öldürdüğünüz adamın, ilerde benim için sorun olabilir şüphesiyle kundaktaki çocuğuna kadar bütün ailesine düşmanlık edip, hepsini öldürmektir.
Ey gençler, ey insanlar! Düşünce ve ideolojiniz ne olursa olsun; yazıktır, günahtır, bu birkaç günlük dünya hayatınızı düşmanlıkla geçirmeyin, hayatınızı kendinize de başkalarına da cehenneme çevirmeyin.
Birbirinizi dinlemeye ve anlamaya çalışın; göreceksiniz ki aranızda kavga için ciddi bir sebep yok…
Adalet ve özgürlük herkes için olmalıdır…