Hayatı cehenneme çeviren insan, sanki yalan yarışına girmiş gibi. Özellikle İslami kesime yapılan iftira ve hakaretlere cevap yetiştirmeye kalkışsan ömrünüz yetmez.
Bilmiyor diyorsun, aldatılmış diyorsun, tarafgirlik kalp ve gözlerini kör etmiş seviyesine inmeyeyim diyorsun. Ama o kadar ileri gidiliyor ki, bazen cevap vermek zorunda kalıyorsun.
– Allah’a inanmaz, Müslüman’a hayat hakkı tanımaz ama sebep olduğu bütün sorunların sebebini İslam ve Müslümanları gösterir.
– Kabız olur Müslümanları suçlar, ishal olur Müslümanları suçlar, hanımından fırça yer Müslümanları suçlar. Ama sorsan ‘ben de Müslüman’ım’ der.
– İçinde doğduğu kültürü, Halkının dini değerlerini aşağılar, hakaret eder ama Müslümanları aslını inkâr etmekle suçlar.
– Dinini yaşamak isteyen, İslam’a davet eden Müslüman’ı dini istismar etmekle suçlar; İnancının gereğini yerine getirmeye çalışan siyasetçileri ‘dini siyasete alet etmekle’ suçlar. Ama kendisi küçümsediği, hakaret ettiği Müslümanlardan oy ve destek ister, yanında yer almayan Müslümanları uydurduğu bin bir isim ve sıfatla suçlar…
– Müslüman kendini ve inancını savununca ‘Katiller! İslam barış dinidir, İslam’da adam öldürmek var mıdır?’ Diyerek hakaret ve iftiralarla Müslümanları suçlarlar; ama kendi ideolojik ve çıkar kavgalarında Müslümanları ön cephede kullanmak isterler. Kavgaya yanaşmayan Müslümanları da ‘nasıl zulme baş kaldırmazsınız, siz ne biçim Müslümansınız’ diye aynı şekilde suçlarlar.
– Gayrı İslami ve aykırı bütün düşünce ve tavırlara özgürlük ve saygı isterler, ama Müslümanlara hayatı zindan etmeye çalışırlar. Müslüman’ı kendi dilinden dinleme, ona kendini savunma hakkı tanımaz. Müslüman’a karşı hem suçlayan savcı, hem hüküm veren hâkim olurlar.
– Kendi halkına ve babalarının dini değerlerine karşı işgalci ve sömürgeci batı- batıl ideolojileri savunur ama Müslümanları şiddet yanlısı, terörist ve işbirlikçi diye itham ederler.
– Eğer akıl ve vicdanlar satılmamış ve gözler görüyorsa bütün hakaret ve saldırıların İslam ve Müslümanlara yapıldığı, bütün şeytani oyunların Müslümanlar üzerinde oynandığı görülecektir. Bugün toprakları işgal edilen ABD, Rusya, İsrail, İngiltere, Almanya, Fransa değil; bilakis bu ülkeler Müslümanların yaşadığı toprakları işgal etmiş ve sömürmektedirler.
– Sömürülen, yeraltı ve yer üstü zenginlik kaynakları emperyalistler tarafından talan edilen Müslümanların topraklarıdır.
– Başlarına seküler yönetim ve yöneticiler atanarak, batının eğlence kültürü ve hayat tarzı dayatılan Müslüman halklardır…
– Bunların işbirlikçilerinin yönettiği ülkelerin cezaevleri, Kur-an’i İslam’ı yaşamak isteyen dindarlarla doludur. Bu ülkelerde kazara halkın teveccühü ile dini hassasiyeti olanlar iktidara gelse, emperyalist ve işbirlikçileri hemen kara propagandaya başlar ve darbe yaparlar.
– Emperyalist güçler hiçbir zaman samimi olarak İslami Hareketlerden yana olmazlar. Ama Müslümanları parçalamak veya İslam karşıtı güçleri daima teşvik eder, desteklerler.
– Müslüman coğrafyasını sömürmek için keşif üsleri olarak Kolejler açtılar. Halende İslam coğrafyasında kullanmak üzere binlerce dernek ve örgütü el altında tutmaktadırlar. En küçük kasabamızda bile ABD, İngiliz, Alman, Fransız, İsrail ve Rus Ajanları bulunmakta ve boş durmamaktadır.
– Aralarına bin bir hileyle nifak tohumları serpilmiş ve birbirlerine düşman edilmiş olan Müslüman coğrafyasıdır. Daha yıllar önce; Londra’da bir binanın ayrı katlarında biri Şiiliği, bir diğeri Sünniliği tekfir ederek düşmanlığı tahrik eden iki ayrı kuruluşun da İngiltere devleti tarafından finanse edildiğini okumuştum.
– Savaş ve ölümlere sebep olan savaş silahlarını Müslümanlar üretmiyor. Bütün silahları Medeni ve demokrat dediğiniz emperyalistler üretiyor. Savaş çıkarmalarının bir nedeni de eskimiş silahlarını satma ihtiyaçları olsa gerek.
– Dikkat edin sadece İslam dinine, Müslümanlara ve değerlerine saldırılar var. Hiç kimse terbiyesizlik yaparak Hıristiyan bir Rahibenin örtüsüne dil uzatmaz, saldırmaz. Sadece Müslümanların ibadetlerine, örtülerine ve camilerine saldırılar yapılır. En acısı da bu saldırıların içimizdeki devşirmeler eliyle yapılmasıdır.
– Birileri bilinçli olarak Kürtlere yapılan haksızlıkların sebebi olarak Müslümanları gösterip, Kürtleri İslam’dan soğutma, koparma oyununa alet oluyorlar. Oysa Arapları 10 ayrı devlete ve Kürt halkını 5 parçaya bölerek devletsiz bırakanlar, 1. Dünya savaşının galip devletleri İngiltere ve Fransa’dır. Ve dilinden dolayı Kürtler ve Kürtlerin de içinde yer aldığı Müslümanlar ve diğer bütün halklara yapılan zulümler, bu devletlerin bize dayattığı ve Müslümanları suçlayan garpzadelerin de savundukları tek tipçi ideolojiden kaynaklanmaktadır. Çok sevdikleri batının başımıza bela ettiği yönetim tarzları ve atadıkları işbirlikçileri, batı kuklası bir tip yaratmak için bizi değiştirmeye ve batı mukallidi olmaya zorladılar. Evet, Kürt halkının varlığı inkâr edildi, dili yasaklandı, asimilasyona uğradı, sürgün ve katliamlara maruz kaldı. Ama aynı ceberut sistem tarafından Kürt, Türk, Arap, Bütün Müslümanlara da aynı zulümler yapıldı. Şapka için nice âlimler şehit edildi. Şeyh Said, İskilipli Atıf Hoca, Yüzlerce Âlim inancından dolayı cezalandırıldı.
– Müslüman halkı Kur-an ve geçmişinden koparmak için harflerimiz değiştirildi. Medreseler, Tekke ve zaviyeler kapatıldı. Camilerimizin çoğu ahır olarak kullanıldı. Kıyafetlerimiz değiştirildi, tatil olan Cuma yerine batının Pazar’ı getirildi.
– Daha düne kadar namaz kılanlar üst görevlere getirilmiyor veya görevden alınıyorlardı. Örtülü kızlar okullara alınmıyor, çalışıyorsa işine son veriliyordu. Merak edenler 28 Şubat zulmünü kaynaklardan araştırabilirler.
– Kontrollerindeki yönetim, eğitim sistemi, sinema ve medya aracılığıyla çocuklarımızı kendilerine birer asker durumuna getirdiler. Onların eğitim sisteminden geçmiş ve onların kültürünün esiri olmuş birçok genç, onların tetikçiliğini yaparak babalarının dini ve kültürüne saldırmaktadırlar.
– İslam toplumun içinde; İnançlarından dolayı sadece Müslümanlar aşağılanıyor, cezalandırılıyor. Müslümanların örtüsüne dil uzatılıyor. Sadece Müslümanların kutsallarına hakaretler ediliyor. Sadece Müslümanların Kitabı Kur-an ve Camileri yakılıyor. Üniversitelerde sadece Müslüman öğrenciler engelleniyor, namaz üzerinde saldırıya uğruyorlar.
– Bölgemizde, İslam’ı referans aldığını iddia eden bir parti kurulduğunda bazıları ‘T. Erdoğan, oylarımızı bölmek için bu partiyi kurdu’ diyerek suçlamada bulundular. Parti yetkililerinin ifadesine göre birkaç ay içinde kendilerine 300’den fazla saldırı yapıldı, onlarca üye veya gönüllüleri öldürüldü.
Aynı parti belki de istediği neticeyi almadığından 1 Kasım seçimlerine katılmama kararı aldı. Daha önce oylarımızı bölüyor diyen çevreden bazıları bu kez de ‘ T. Erdoğan istemedi diye seçime girmediler’ suçlamasında bulunuyorlar. Kafam iyice karıştı! Yahu arkadaş senin iddiana göre, birbirine ters olan bu ithamlardan en az biri yalan ve iftira. Ki adlarına konuştuğun, suçladığın Partinin yetkililerine sorarsan, mutlaka ‘iki iddia da kuyruklu yalan ve apaçık iftiradır’ diyeceklerdir.
Ey Müslüman çocuğu! Düşün, düşün ve kendine gel. Bütün dış etkenlerden kurtulup ferasetle ve gerçekçi bir gözle bakarsan; Bütün oyunların Müslümanlar üzerinden oynandığını göreceksin. Sömürü düzenleri ve insanları kullanmaları önünde engel olarak gördükleri İslam dinini hayatın dışında uzun süre tutamayınca bu kez de içini boşaltmak, yozlaştırmak istiyorlar. İslam ümmetini; ırk, sınıf, mezhep, ideoloji, çıkar, parti. Bölebilecekleri kadar parçalara ayırıp, birbirine kırdırtmamaya çalışıyorlar…
Eğer gerçekten özgürlük, Adalet, barış ve huzur istiyorsak, bütün önyargılardan arınmış olarak; birbirimizi dinlemeye, birbirimizi anlamaya ve hakkı kabul etmeye çalışmalıyız...