Geçtiğimiz Salı günü yine kepenk ve sözde ‘hayatı durdurma’ eylemi yapıldı. Öncelikle şunu söyleyelim ki, birileri istiyor diye hayat durmaz. Bunu iddia edenler sadece kendilerini komik duruma düşürür o kadar.
KESK,DİSK,TMMOB ve TBB’nin çağrısı ile sözde basın açıklaması yapılacaktı. HDP VE DBP’nin de destek vereceğini açıkladığı basın açıklamasına nasıl bir destek verecekleri zaten herkesin malumu idi.
Ne var ki bölge çapında öyle bir propaganda yapıldı ki; dükkanını açan esnaf, kontak açan sürücüler, okula giden öğrenci ve servisler en ağır biçimde sözde cezalandırılacaktı. Halk ve esnafta her zaman olduğu gibi tırsarak evlerine kapandılar. Yeni bir 6-7 Ekim vahşeti bekleyen esnafta çoğunluk kepenk kapatırken minibüsler ise çalışmaya devam ederek kontak kapatmadı.
Şimdi sözde emekten yana sözde Sivil Toplum Kuruluşu ve Sendikalar nasıl oluyor da emek düşmanı bir şekilde davranarak esnafın zorla işyerlerinin kapatılmasına gönüllü payanda olabiliyorlar.
Zaten 6-7 Ekim vahşetinde bu yana bine yakın esnaf kepenk kapattı. Yüksek kiralar ve vergiler nedeniyle sıkıntılı günler yaşayan esnafa her gün kepenk kapatma ile darbe vuranlara soruyorum:
Esnafa zarar vererek elinize ne geçti? Kepenk kapatarak hangi sorunu çözdünüz? Esnafa zarar vererek boyunuz kaç santim uzadı? Cevabınızı merak ediyorum!
Peki, bütün bu olanlar karşısında esnaf odaları, meslek odaları vs. ne yapıyor dersiniz? Tabi ki aldıkları talimata göre hareket ediyorlar. Esnafı düşünecek ve kollayacak değiller ya. Bu kadar da saf olamayalım artık.
Kepenk kapattırarak hayatı sözde durdurma çağrısı yapan sendikalar hizmet vermeyerek halka zarar verdiklerinin farkındalar mı? Yoksa halk umurlarında değil mi? Nasıl olsa bu beyefendiler her ay maaşlarını tam olarak alıyorlar, onlar için sorun yok.
Peki, sizlerin maaşı iyi keyfi yerinde iken, esnafa nasıl bu zulmü layık görüyorsunuz? Esnafın kirasını, vergisini ve ödemelerini siz mi yapacaksınız? Kendiniz ve aileniz her türlü zevk-u sefa içindeyken esnafa ve fukara halka bu çektirdiğiniz zulüm haktan reva mıdır?
Kepenk kapatmakla kime ne mesaj verilmek isteniyor diye sorduğumuzda, güya ‘halk benim arkamda’ mesajı verilmek istendiğini görüyoruz. Ancak yaşanan çatışmalı süreçte halkın PKK’nin tüm baskısına rağmen peşine takılmadığını ve oyuna gelmediğini görüyoruz. Belki de kepenk kapatarak kendilerine destek çıkmayan halkı cezalandırma yoluna gidiyorlar.
Birde basın açıklaması yaparak “Sokağa çıkma yasağını” protesto eden cenahta kendini sorgulamalıdır. Artık kendi tabanlarında bile hiçbir inandırıcılıkları kalmadı. Sadece tek tarafa karşı çıkarak bir netice elde edilemez. Dürüst olunda çatışmaları şehir merkezlerine taşıyan ve halkı çatışmaların içine çekerek cezalandıran örgüte de söyleyecek bir lafınız olsun. Ama nerde ancak halkı cezalandırma pahasına yanlışların arkasında durmaya devam edersiniz.
Batman Postası’nın 12 Aralık günü “KEPENK KAPATMA BİZE ZARAR VERİYOR” adlı haberine bakın da esnafın nasıl dert yandığını görün.
Kepenk kapatmayla ilgili olarak basına demeç veren Dicle Üniversitesi (DÜ) İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurettin Turgay, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde kepenk kapatma ve buna benzer olayların insanların yaşamına zarar verdiği için kul hakkı olduğunu belirterek, yapılanların halka zulüm olduğunu söyledi.
Son olarak, her eylemde bir fısıltı ile kepenk kapatan esnafta artık buna son vermesini bilmeli. Kendi ekmek teknesine sahip çıkmalıdır. “Êdi bese” diyerek kepenk kapatma eylemini tarihe gömmelidir. Batman’da veya başka yerde bütün esnaf bir olup buna karşı çıkmalıdır. Yoksa sadece birkaç esnafın karşı çıkması ile bu sorun devam edecek ve şikayet etme hakkınızda olmayacaktır. Korkak ve ürkek davranarak hiçbir yere kimse varamaz. Bir şey yanlış ve halka zararlı ise bunu herkes gür bir ses ile haykırmasını bilmelidir.
Yazımızı Kul Nesimi’nin dörtlüğü ile bitirelim:
Har içinde biten gonca güle minnet eylemem,
Harabi, Farisiyi bilmem, dile minnet eylemem,
Sırat-ı Mustakim üzere gözetirim Rahimi,
İblisin talim ettiği yola minnet eylemem…