Geçen hafta Batman gündemini en çok meşgul eden konu Balpınar (Grêsira)'da ölen Suriyeli bebek mevzusu oldu.
Bu konuyu haberleştiren muhabirler birden bire bizzat kendi meslektaşları tarafından hedef haline getirildi. Şimdi bu konu ile ilgili araştırmamız sonucunda 'aslında ne oldu?' sorusuna cevap arayalım.
Konuyla ilgi görüştüğüm muhabir arkadaşlardan aldığım bilgiye göre, ilk olarak Umut Der'in yardım haberini yapan muhabir çadırları görünce bebekten haberi olmadan sorun ve sıkıntılarını haberleştirmek üzere yanlarına gidince baba, Arapça Kürtçe karışık olarak, "Tıflekimin jî sarmaye mır (Bir bebeğim soğuktan öldü)" diyor. Bunun video kaydı halen ajansın sitesinde mevcuttur. Bu haber yayınlandıktan sonra diğer ajans muhabirleri de aynı aile ile görüşüp aynı şekilde dramı haberleştiriyorlar.
Haberi yapan muhabirlerden biri kurumları arayarak bu olayla ilgili olarak bilgi almak istediğini ancak kurumlardan bilgi alamadığı için ailenin ifadesini baz alarak haberi ajansına servis ettiğini söyledi.
Bundan sonra devreye Valilik ve kurumlar girerek bebeğin soğuktan değil yüksek ateşten öldüğünü açıkladılar ve 'muhabirler Batman'ın imajını bozuyor' diye hedef haline geldiler. Baba Ayd Hıdır Ali, ajans muhabirlerine yaptığı açıklamalarda bebeğinin soğuktan öldüğünü, yetkililere ise, bebeklerinin ölüm sebebini bilmediğini söylüyor. Burada bir tuhaflık var. Bu habere bakarken daha önce yaptığımız benzer haberleri hatırladım ve o haberlere baktım.
Aralık 2013'te İLKHA Batman Temsilcisi olduğum dönemde "Böyle giderse burada donacağız" diye aynı ailelerin yine Balpınar'daki dramını gündeme taşımış, Valilik ve AFAD'ı durumdan haberdar etmiştik. Ancak yaptığımız görüşmelerde ve Valiliğinin açıklamasında öğrendik ki, bu aileler aynen şimdi olduğu gibi valiliğin kamp teklifini kabul etmemişlerdi.
Muhabirlerin bu tür haberleri yaparken daha çok dikkat etmeleri gerekir. Çünkü İster buralı olsun ister Suriyeli olsun fark etmez, maalesef bir çok aile bu konuları istismar ediyor ve yardım aldıkları halde yardım almadıklarını söylüyorlar. Bunun birebir örnekleri ile karşılaştık.
Olayın bir başka trajik ve asıl üzerinde durmamız gereken konusu ise bazı gazetecilerin önce haberi yapıp sonra kendi meslektaşlarını hedef haline getirmeleri konusudur.
Kendilerini Batman basınının duayenleri olarak gören bu zevat, meslektaşlarını hedef haline getirmekten hiç çekinmediler. Arkadaşlarını yalan haber yapmakla suçlayan bu zevata sormak lazım:
Yalan haber böyle prim yapar diyorsunuz ya, bunu kendinizden mi biliyorsunuz?
Batman'ın imajı için konuşacak en son kişilerin sizler olduğunu bilmeyen yok. Önce aynaya bakın. Arşivlerinize bakarsanız yığınla böyle haber görürsünüz. Önce haberi kendi ajansınıza geçeceksiniz sonra da birilerine yaranmak için ajansınızı arayıp haberi çekeceksiniz, sonrada dürüst gazeteci moduna gireceksiniz. Yemezler beyefendiler yemezler. Bu şark kurnazlığını bırakın artık. Devir teknoloji devri haberi ajanstan çekseniz bile ulaşanlar çıkıyor.
Sizler arkadaşlarınızı sırtından hançerliyorsunuz sonra da ahlak dersi vermeye çalışıyorsunuz. Önce dürüst olunda sonra başkalarına ders vermeye kalkın.
Hani adama sormuşlar adın ne diye?
Adamda, adım Mülayim demiş.
Suçun nedir ne yaptın? diye sormuşlar.
40 kişiyi öldürdüm demiş.
Eee, 'adın Mülayim olmasa daha ne yapacaktın' demişler.
Bu da sizlerin meselesi kalkmış muhabirlere ahlak dersi vermeye kalkıyorsunuz. Önce bu dersi kendinize verin. Arşivlerinize bakmanız yeterlidir. Bir de bir tanesi kalmış Balpınar Belediye Başkanını ve eşbaşkanını temize çıkarmaya kalkıyor. Sizler ne zaman kime yardım ettiniz de muhabirleri suçlayıp kendinizi temize çıkarıyorsunuz. Diğeri de kalkmış Belediyenin hizmet yapamamasını eş başkanların görevden uzaklaştırmasına bağlıyor. Meslektaşlarınıza çamur atıp hedef haline getireceğinize ona buna yalakalık yapmaktan önce vazgeçin. Tamam, anladık milletin kesesinden döner yiye yiye dönmeye alıştınız lakin meslektaşlarınızı sırtından hançerlemeye kalkmayın. Dürüstlük ve ahlak dersi vermeye kalmak size büyük gelir.
Muhabirlerin hedef haline getirilmesi üzerine Batman'da bulunan basın cemiyet ve dernekleri (biri hariç) açıklama yaparak muhabirlerin hedef alınmasını kınadılar. Gazetecilerin hedef gösterilerek olayın örtbas edilemeyeceğini belirterek muhabirlere sahip çıktılar.
Sonuç olarak olaya baktığımızda:
1-Kurumlar muhabirleri suçlayacaklarına önce kendilerine çeki düzen versinler. Batman'daki gazetecilerin en büyük sorunu kurumlardan bilgi alamama sorunudur. Zamanında düzgün bilgi verseler bu sorunlar yaşanmayacak.
2-Muhabirler ailelerin söylemi ile haber yaptıklarında habere yalan haber denilemez. Yalnız ailelerin doğru ve iyi niyetli olmama ihtimali de gözönüne alınmalıdır.
3-Bu olayda kimse kusura bakmasın. Eğer bebek soğuktan veya yüksek ateşten ölmüşse birinci, derecede bunun müsebbibi kampa yerleşmeyen ve orayı kendilerine tercih eden sorumsuz ailelerdir. Sonradanda ifade değiştirmeleri hiçte iyi niyetli olmadıklarını gösteriyor.
4-Meslektaşlarını arkadan kalleşçe hançerleyen sözde gazeteciler kimseye ahlak dersi verecek durumda değiller. Belli kesimlerin gözüne girmek için bunu yapanlar yarın neler yapmazlar ki?
Selam ve dua ile...
Not: İyi niyetle çalışan tüm meslektaşlarımın '10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutlarım.