Para mı? Aşk mı? Bazı soruların cevapları zor verilir. Bazen sanki karşılığı olan bir cevabı yoktur. Bazen ise cevabın verilmesi için yaşanması lazımdır, o sorunun...
Aşk mı? Para mı?
Okur okumaz beyinleriniz cevap verme yarışına girdi. Değil mi? Çoğunluğun cevabı "Aşk" olsa da. Para her zaman kazanan olmuştur. Dünya hayatında değerlerimizi maddiyatlar ile ölçer hale gelmedik mi? Nice sevdaların, ailelerin hatta ana-babaların evlatları ile arasında büyük uçurumlar oluşturmadı mı? Nerede idi o zaman bu "Aşk"
Aşk nedir? desem herkese göre farklı cevaplar alınır. Para yada maddiyat nedir desem; Çok önemli... Hayatın yaşanmasını sağlayan güç... Topumda saygınlık getiren... Bazı insanlar dudak ucu ile olsa dahi "elimizin kiri" derler.
Hangisi olmasa yaşam daha iyi olur? diye saçma bir soru sormayacağım. Lakin aşk konusunda insanlar hep yanlış bir algı içindeler. Maddiyatın çok önem taşıdığı bu devirde, ne kadar aşk denilse bile, hayata uygulamaya geçirirken öyle olmuyor. Neden İnsanlar Aşk'ı bilmiyorlar?
Aşk; kalbin nefes alması, Ruhun ilacıdır... Aşk bedene olan yakınlık ya da istek değildir. Aşk'ın tarifi olmaz. Olmamalı da. Çünkü kalp ve ruh beraber yaşar. Bu duyguyu. Beynin müdahale edemediği bir duygudur. Maddiyatla işi olmamalıdır. Seven sevdiğine her şeyini vermelidir.
Nice sevenler var ki! Sevdiklerine cimridirler. Bir insan sevdiğini her şeyini verecek kadar sevmeli ki "aşk" var olsun. Hz.Hatice validemiz, Peygamberimizin gözünün nuru ilk zevcesi. O zamanın en zengin tüccarlarından imiş. Oysa efendimiz(s.a.v) fakir bir genç delikanlıymış. Üstelik yanında işçi olarak çalışan. Hz.Hatice validemiz efendimiz ile evlendiğinde, gelinliğindeki incilerden elbisenin kumaşı görünmüyormuş. Mekke’nin en zengin kadını yetim-öksüz beş parasız bir delikanlıya varmıştı. Üstelik on beş yaş büyükmüş. Lakin öyle bir Aşk vardı ki aralarında...
Ölümünden sonra bile adını anarken gözleri yaşarırmış, efendimiz(s.a.v)’nin. Hz.Hatice validemiz tüm zenginliğini eşine inanarak İslamiyete harcamıştı. Öldüğünde kefenlenecek kumaş ise tüm bedenini kaplayacak kadar bile değilmiş. O denli fakir olarak vefat etmişti. Var mı böyle bir aşk ile birbirlerini sevenler? Maddiyatın vurduğu nice olaylar yaşanmıştır.
Aşkın ağlattığı. Oldukça zengin bir ailenin kızı idi. Gösterişli bir yaşantısı hakimdi hayatına. Mahallelerine bir delikanlı gelmişti. Uzak diyarlardan. Abisinin yanında okuyacaktı. Ailesi kendi yağı ile kavrulan oldukça mütevazi bir yapıya sahiptiler. Günler birbirlerini kovalarken... Camdan cama bir "Aşk" doğmuştu. Aşkına güvenerek delikanlı kızı istemeye karar verir. Oğlanın ailesi ne kadar dil dökerse döksün "onlar bize kız vermezler" misalinde...
Delikanlı kararını verip tek başına babasının iş yerine gidip kızı ister. Baba oldukça dürüst ve mantıkla hareket eden bir kişiliğe sahiptir. Bu evliliğin olumsuz olacağını kibarca anlatır. Eli boş dönen delikanlı birde anne ile konuşmak ister. Ah anneler ah!!! Keskin bir dil ile açar ağzını "sen kimsin benim kızımı istiyorsun...diye başlar hakaretlere..."kıza hiç sorulmamıştır. Oğlan mahalleden acı bir aşk hikayesi ile ayrılır. Yıllar yılları kovalamıştır. Bir gün kız yurtdışına seyahat edecektir. Yüklerinde ve biletlerinde sorunlar yaşar. Havaalanında. "Müdürünüzü çağırın. Sizler ile muhatap olmam" der bizim kız. Müdür bey gelir;"buyurun sorun nedir?"der. Sorun vardır. Evet, ama bizim oğlan okuyup müdür olmuştur. Sorun yüreklerde kalmıştır. Şaşkınlık ile bakışırlar. Müdür bey olayı halleder. "Anneniz nasıl diye hafifçe bir sitem dolu bakış yollar yüreğine kızımızın" Hayatta olmayacak hiç bir şey yoktur. Azim ve inanarak çalışınca...
Eğer gerçek Aşk'ı bulmuş olsak,neler olmaz ki??? Bu yaratılana olan sonsuz kutsi bir sevda olan hakiki "Aşk"tır. Bu aşkın ilahi kutsallığı ile, yüreklerimizi kaplayan hiçbir çıkar gözetmeyen bir duygu var olmalı. İlahi aşk;" Riyadan uzak, çıkarsız ve tertemiz ruhlaramıza akmalı... Küçücük kalplerimiz de kocaman okyanuslar oluşturup, severek aşkı yaşamalıyız". Gelin görün o zaman "Aşk nasıl Aşk imiş" Taklit hiç bir zaman aslını yansıtmaz.
Önce kalbimize Aşk'ı Rabbimiz ile yaşatmalıyız. Bizleri çıkarsız tek gerçek seven Yaradanımıza aşık olmalıyız... Aşk ile sarhoş olan ey şems... Sen Mevlanı ararken bulmadın mı? Aşkı.... Mevlana Rabbine olan aşkı yaşarken seni bulmadı mı?...
Gerçek aşk ile yaşamanız dileğimle değerli okurlarım…