Bütün mahkeme salonlarında “ Adalet Mülkün Temelidir” veciz sözü yazılı.Toplumlar ve sistemler Adalet temeli üzerinde varlıklarını idame ettirirler. Adaletin olmadığı bir yerde huzur ve barıştan söz edilemez. Terörün panzehiri adalettir. Yüz PKK’ yi yok edebilirsiniz ama eğer Adaleti sağlayamazsanız 101. PKK ile mücadele etmek zorunda kalırsınız.
Rabbimiz Adaleti emrediyor. Akıl ve vicdanlarımız Adaletli olmayı emrediyor. Siyasiler, STK’lar Adalet için çalıştıklarını söylüyorlar. Herkes adalet istiyor! Ama gel gör ki, Adaleti sağlamakla görevli yargı sistemi hiç güven vermiyor.
Yargıdan hiç kimse memnun değil. Yargı tarafından en ağır – ağırlaştırılmış müebbetle cezalandırılanlar; aynı yargı tarafından ve aynı kanunlarla “ Beraat” ettirilip üstelik mağduriyetten dolayı tazminatla ödüllendirilebiliyor.
Siz bakmayın siyasilerin rakipleri aleyhindeki yargı kararlarına sahip çıkmalarına. Kendi aleyhlerinde kararlar verildiği zaman yargıçlar hakkında etmedik laf bırakmıyorlar.
2010 yılında C. Gold’tan devre mülk satın almıştım. Satıcı firma, kendi hazırladığı ve imzaladığı sözleşmenin şartlarını yerine getirmeyince; bende ya sözleşme şartlarının yerine getirilmesi veya benden alınan paranın tamamen iade edilmesi için mahkemeye müracaat ettim. Bu kadar aleni bir hak için hukuk okumaya, adınızın Yargıç, Avukat ve Savcı olmasına gerek yok sanıyordum. Aklı yerinde olan hangi vicdan sahibine sorsanız; satıcı firmaya, “Ya sözleşmenin şartlarını yerine getir ya da aldığın parayı eksiksiz geri ver” diyecektir. Nitekim bu hususta Yargıtay kararları da mevcuttur. Ama yargıçlar açık Yargıtay kararlarına rağmen hiçbir akıl ve vicdanın kabul etmeyeceği kararı verdiler. Alacağım üzerine bir de beni suçlu görmüş olacaklar ki, daha ilk mahkemede mahkeme masrafları ve karşı tarafın avukatlık ücretini bana yüklediler. Anlaşmak için aradığım şirketin Avukatı, çok yüksek bir meblağ istedi. Ben itiraz edince de “Neden böyle sahtekârlarla ticaret yapıyorsunuz” diye serzenişte bulundu. Ben de “Siz kendiniz sahtekâr dediğinizi neden savunuyorsunuz? Allah adına yemin ederim ki; siz de, şirketin sahibi şahısta, bu zalimane kararı veren yargıç ta benim haklı olduğumu biliyorsunuz” dedim.
Hukuk okumuş, adaletti sağlaması gereken Avukat, sahtekâr dediği ve suçlu bildiği birini nasıl savunur. Bu açık haksızlığa rağmen bu dalavereci firmalar nasıl korunuyor? Bu haksızlıklara itiraz eden, kendi haklarını – alacaklarını isteyen insanlara mahkeme ve avukatlık masrafları yüklenerek susturulmak, cezalandırılmak mı isteniyor? Yargıçlar bu kararlarıyla, dolandırıcılara zemin hazırlayıp desteklemiş olmuyorlar mı? Bu dalaverecilerin bizim gibi sıradan vatandaşı, gariban halkı aldatmaları suç değil mi? Bizim bu haksızlıklara itiraz etmemiz ve kendi hakkımızı istememiz mi suç oluyor ki giden paramız üzerine cezalandırılan biz oluyoruz?
On binlerce insanın aldatılmasından sonra; varlıklı ve ünlü insanların bir araya gelerek mahkemeye vermesinden sonra C. Gold koçu F. A. “ Nitelikli dolandırıcılık” suçundan tutuklandı. Şimdi “nitelikli dolandırıcılık” suçu mahkemece tescillenen bu şahsı koruma adına, bana hakkımı vermeyen ve hakkım üzerine beni bu şahsın avukatlık ücretiyle cezalandıran yargı kararı çürütülmüş olmuyor mu?
Ey HSYK! Ey Savcılar ve Barolar! Ey Hükümet! Haksızlığa uğramışların ve mağdurların sığınağı olması gereken Adalet mekanizması yerine, güçlüleri koruyan ve zayıfları cezalandıran yargıçların kararları bizi korkutuyor. Bazı yargıçların aşikâr olan bu hukuk dışı kararlarına itiraz etme hakkımız yok mu? Hiçbir akıl ve vicdanın kabul etmeyeceği bu kararı veren bu yargıçlardan hesap sorulması gerekmiyor mu? Benim gibi yargı mağdurlarına kim sahip çıkacak, nerede hakkımızı arayabiliriz. Ben, mahkemece on binlerce insanı aldatmış ve nitelikli dolandırıcılığı tescillenmiş bu adamı, aynı dava ile ilgili beni suçlu bularak avukatlık ücretiyle cezalandıran yargıçlardan şikâyetçiyim.
Güçlüyü korumak, zayıfı yargılamak adalet değildir; bu, ancak zulüm olur. Adalet, hakkın sahibine iade edilmesidir. Ve “Adalet mülkün temelidir.” Mülkü- devleti terör değil, hiçbir akıl ve vicdanın kabul etmeyeceği bu haksız kararları veren yargı mensupları yıkar. Belki Teröristten önce, teröre sebep olarak, adalet adına zalimane kararlar veren bu vicdansız yargı mensuplarıyla mücadele etmek gerekir.