Üç yüzyıldır ortaya çıkan laiklik fikri ile İslam düşmanları insanlığı dinden; İslam Ümmeti'ni de İslami yaşamdan uzaklaştırmak için şeytani bir plan ve söylem geliştirdiler. Bu plan ve söylemlerle Peygamberlerin davası olan "Tevhidi" ortadan kaldırmaya veya hayattan uzaklaştırmaya muvaffak oldular. Üç yüzyıldır geliştirilen bu plan ve söylem nedeniyle ve İslam toplumları arasına atılan ideoloji tohumları sayesinde ümmete öyle bir darbe vurdular ki, düşündükçe insan kan ağlıyor. Bu ideoloji, söylem ve planlar sayesinde maalesef İslam toplumunun evladları inandıkları ideolojik fikirler dolayısıyla İslam'a Avrupai emperyalistlerinden daha çok düşman oldular. Kendi inanç ve değerlerine düşman olarak yetişen nesiller kraldan çok kralcı kesilerek İslam'ı kendilerine engel olarak gördüler ve düşmanlık yaptılar. Bu plan ve fikirlerin başında etnik-mezhebi milliyetçilik ve laiklik geliyor. Milliyetçilik ile İslam ümmeti parçalanması bir yana, ümmet birbiri ile savaşacak hale getirildi. Avrupa ülkeleri ve halkları birleşirken Müslümanların arasına ayrılık tohumları ekildi ve bu fitne derinleştirildi. İslam coğrafyasının hali bu durumu açıkça gösteriyor. Bizlerde her gün kan ağlayarak Müslümanların Avrupai emperyalistlerin planları ile birbirlerini kin ve gazapla öldürmelerini ibretle izliyoruz.
Emperyalistler bir taraftan bizleri parçalayıp birbirine düşman ederken bir taraftansa fikri fitneler aramıza koyarak, Aziz dinimiz İslam'a derin yaralar açacak darbeler vurdular ve vuruyorlar. Bizi tankla tüfekle İslam'dan uzaklaştıramayanlar "Laiklik" fikri ile aramıza derin ayrılıklar koydular.
Başta Efendimiz (s.a.v.) olmak üzere Hz.Ebubekir(R.A.), Hz.Ömer(R.A.), Hz.Osman(R.A.), Hz.Ali(R.A.) devlet yönetmediler mi, onlar din ve devlet işlerini ayrı ayrı mı yürüttüler, onlar laik mi idiler? Elbette değil. İslam'ın başlı başına bir siyaseti, insanları idare etme tekniği ve sanatı vardır. Diğer bir deyişle adil bir siyaset İslam'ın doğasında vardır.
Bizleri İslam'dan uzaklaştıramadan bize hükmedemeyecekleri bilen emperyalistler zehirli fikirler ile Müslüman toplumları darmadağın ettiler. "Dini siyasete âlet etmemeli", "Din ayrı siyaset ayrı.", "Dini siyasete karıştırmamalı." gibi söylemlerle dini toplumdan ve dinin hayata hakim olma özelliğini ortadan kaldırdılar. Oysa din, dünya ve ahiret dahil hayatın bütün alanlarını düzenler. Din hayata karışmasın demek ALLAH(CC) bize karışmasın demektir. Dini emirlere ve prensiplere karşı olmak ALLAH'A karşı çıkmak demektir. Ancak İslam düşmanları bunu öyle ustalıkla yaptılar ki, nesilleri dinlerine, tarihlerine, gelenek ve göreneklerine düşman ettiler.
“Allah ve Resulu, bir işe hükmettiği zaman, mümin bir erkek ve mümin bir kadın için o işte kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah'a ve Resulu’ne isyan ederse, artık gerçekten o, apaçık bir sapıklıkla sapmıştır.” -Ahzab Suresi: 36-
Allah’u Teala Kur’an ve Peygamberler vasıtasıyla bizleri uyarmasına rağmen, insanlarımız bu oyuna gelerek, siyaseti, devleti ve toplumu yönetmeyi kötü bir fiil olarak görerek siyasetten uzaklaştı. Müslümanlar bu söylemleri kullansın ve İslam düşmanları da fırsat bu fırsat dünyayı ve insanlığı kendi heva ve heveslerine göre yönetsinler öyle mi! Yok öyle yağma Allah'u Teala, bizlere Kur'an ve Peygamberimiz vasıtasıyla nasıl davranacağımızı bildirmiştir. Bizler düşmanlarımızın hile ve oyunları ile değil, İslam'a Kur'an'a uyarak kurtulabiliriz. Bu konuda bizleri uyaran ayetlere bir bakalım:
“...Beşerden hiç kimsenin, Allah kendisine kitabı, hükmü ve peygamberliği verdikten, sonra insanlara: ‘Allah'ı bırakıp bana kulluk edin’ deme(hakkı ve yetki)si yoktur… -Al’i İmran Suresi: 79-
“Ayetlerimize karşı inkara sapanları şüphesiz ateşe sokacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tatmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz. Gerçekten, Allah, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.” -Nisa Suresi: 56-
“Hayır öyle değil; Rabbine andolsun, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem kılıp sonra senin verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça, iman etmiş olmazlar.” -Nisa Suresi: 65- “Şüphesiz, Allah'ın sana gösterdiği gibi insanlar arasında hükmetmen için Biz sana kitabı hak olarak indirdik. (Sakın) Hainlerin savunucusu olma.” -Nisa Suresi:105-
“… Öyleyse insanlardan korkmayın, Benden korkun ve ayetlerimi az bir değere karşılık satmayın. Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, kafir olanlardır.” -Maide Suresi: 44-
“…Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, zalim olanlardır.” -Maide Suresi: 45-
“…Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, fasık olanlardır.” -Maide Suresi: 47-
“Aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet ve onların hevalarına uyma. Allah'ın sana indirdiklerinin bir kısmından seni şaşırtmamaları için onlardan sakın. Şayet yüz çevirirlerse, bil ki, Allah bir kısım günahları nedeniyle onlara bir musibeti tattırmak istemektedir. Şüphesiz, insanların çoğu fasıklardır.” -Maide Suresi: 49-
“Onlar hala cahiliye hükmünü mü arıyorlar? Kesin bilgiyle inanan bir topluluk için hükmü, Allah'tan daha güzel olan kimdir?” -Maide Suresi: 50-
“Ey iman edenler, müşrikler ancak bir pisliktirler…” -Tevbe Suresi: 28-
Yıllardır, bizleri çeşitli oyunlarla ve laiklik zehri ile uyutup nesillerimizi İslam'a düşman ettiler. İslam'a aykırı ne varsa yeryüzüne hakim kıldılar. Avrupalıları, Hıristiyan ve Yahudileri bizlere dost, Müslüman halkları bizlere öcü olarak gösterdiler. Şimdi aynı oyun bölgemizde de oynanıyor. Nerede bir İslam düşmanı varsa dayatma ile başımıza getiriliyor ve İngiliz muhibi Türk Kemalistler gibi Kürt Kemalistlerde aynı argümanlara sarılıyorlar. Ne diyorlar, "Din ayrı siyaset ayrıdır."
Peygamber Efendimiz (SAV), Kafirlere ve zalimlere itaat etmememizi emrediyor: “Allah’a isyan konusunda yaratılmışlara itaat edilmez.” -Müslim, İmâre 38, hadis no: 1839-
Allah’u Teala da onları dost edinmememiz gerektiğini şöyle ifade ediyor: “Ey iman edenler! Yahudilerle Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar, birbirlerinin dostlarıdır. İçinizden kim onları dost ve yardımcı edinirse, o da onlardandır. Allah, düşmana dostluk etmekle nefislerine zulmedenleri hak yoluna eriştirmez.” -Maide Suresi: 51-
Yani bizlere: "Yöneticiler Ezidi, Süryani, cinsel sapıklar, Allah'a inanmayanlar olunca oy verin ne olacak? desinler. Müslümanlar yönetime tabi olunca da "Din ayrı siyaset ayrıdır." desinler. Sanki İslam eksik bir dindir. (Haşa!) ALLAH onlar kadar bilmiyor da akıl vermeye çalışıyorlar. Oysa Allah'u Teala Maide 3.Ayette: "...Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçip beğendim..." buyurmuştur. Kemale eren bir dinin eksiği olamaz. Hem Müslümanların, İslam düşmanlarının aklına ve sapık zehirli fikirlerine hiç ihtiyacı yoktur.
Bizler, "dini siyasete âlet etmemeli", "din ayrı siyaset ayrı.", "dini siyasete karıştırmamalı." gibi safsatalara inanalım sizlerde, bizleri sömürün öyle mi! Bu zehirli oyun ve komplo fikirleriniz yıkılmaya mahkumdur. "Müminler Allah yolunda, kafirlerse Tağut (şeytan) uğrunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarıyla savaşınız. Çünkü şeytanın hilesi düzeni zayıftır." -Nisa Suresi: 76-
"Allah hak ile hükmeder. Oysa O'nu bırakıp taptıkları hiçbir şeye hükmedemezler. Şüphesiz Allah, işitendir, görendir." -Mü'min Suresi: 20-
“…İyilik ve takvada birbirinizle yardımlaşın. Günah ve düşmanlıkta yardımlaşmayın…” -Maide Suresi: 2-
Bu seçim atmosferinde nasıl bir siyasetçi ve idareci istediğimizi ve toplumumuzu kimlere teslim edeceğimizi ve yarın ALLAH’A (CC) vereceğimiz hesabı da iyi düşünelim… Selam ve dua ile...