Cenevre buluşmasına katılacak olanlara baktığımızda çok değişik bir görüntü ortaya çıkmaktadır. Rusya işin içine girdikten sonra masanın etrafında oturacakları kendisi belirlemeye başladı. 29 Eylül 2015 tarihinde “Kerry, üzerinde mutabakata varılan temel prensipleri özetlerken "Suriye'nin bütünlüğünü koruması gerektiğinde uzlaştık. Ayrıca seküler bir yönetim ve IŞİD'le mücadele konularında da mutabakat sağladık. Suriye'de bir geçiş dönemine ihtiyaç olduğu konusunda da hemfikiriz" dedi. ABD, Avrupa Birliği, Rusya ve İran'ın yanı sıra Türkiye de yürütülen temasların bir parçası halinde. Ancak son dönemlerde Türkiye masada oturacakları belirlemede etkin olmaktan çıkmıştır. İpler Esedin elindedir.
Tüm bu temasların odak noktasında ise Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad ve Esad iktidarının geleceği var. Esed’in koltukta oturması herkesin faydasına olur gibi görünüyor. Hatta Türkiye’nin bile yararınadır. Esed giderse PYD müttefikleri ile beraber Rojavada hakim olur. IŞİD'i öncelikli tehdit olarak gören Batı, Suriye ordusu IŞİD'le ciddi bir mücadeleye girmezse cihatçıların uzun süre bölgeye hakim olacakları kanısına vardı.” Bu yüzden Esede sarıldı.Artık başta Rusya ve ABD olmak üzere ülkeler arasında konuşulan konu, Esad'ın Suriye krizinin çözümünde nasıl bir rol üstleneceği konusu.
Her ne kadar ABD Başkanı Barack Obama, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndaki konuşmasında Esad'ı 'kendi halkını katleden bir diktatör' olarak tanımlamaya devam etse de, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry geçenlerde Esad'ın Suriye müzakerelerinin başlangıcında gitmesinin zorunlu olmadığını söyledi.
İngiltere Başbakanı David Cameron'dan da benzer açıklamalar geldi.
Almanya Başbakanı Angela Merkel ise bu görüşü bir adım daha ileriye taşıyarak, Esad'ın Irak Şam İslam Devleti'ne (IŞİD) karşı mücadelede 'bir aktör' olabileceğini ifade etti.
ABD'nin seçenekleri tükendi mi?
2014'te IŞİD tehdidinin Suriye'den Irak'a hızla yayılması sonucu Washington'un öncelikli gündemi, artan radikal İslam tehdidini durdurmak haline geldi.
Ancak ABD bu krizin Esad müdahil olmadan çözümlenmesi gerektiğini savunuyordu. Obama bu doğrultuda Eylül 2014'te "Zayıflat ve yok et" stratejisini açıklarken, IŞİD'e karşı mücadeleyi iki bacaklı ve uzun soluklu bir süreç olarak tanımladı:
-Oluşturulacak uluslararası koalisyonun IŞİD hedeflerine düzenleyeceği hava saldırıları,
-Bölgedeki 'ılımlı muhaliflerin' eğitilip donatılarak IŞİD'e karşı savaşmasını sağlamak.
Ancak her iki girişimden de istenen sonuç alınamadı. Hava operasyonları ABD bütçesine günde neredeyse 10 milyon dolarlık yük getiriyor.
8 Ağustos'ta birinci yılını tamamlayan koalisyonun hava saldırılarının 12 aylık maliyeti ABD tarafından 3,5 milyar dolar olarak açıklanmıştı.
ABD Suriye’de çıkmaza girince Rusya’yı yardıma çağırdı. İpler Rusların elindedir. Masanın etrafında oturan taraflar ESED karşı da ise muhalifler. Muhaliflerin arasında oturan en etkili güç ise PYD. PYD kimin taraftarıdır. Esedin mi toksa Muhaliflerin mi? Normal şartlarda Esedin taraftarıdır. ABD, AB ve Rusya’da PYD’ yi desteklemektedir. O zaman masanın etrafında oturan tarafların büyük kısmı Esedin taraftarlarıdr. Böyle bir masada Esedin gitmesi mümkün müdür?
Suudinin desteklediği muhalifler ise beklemede. Nasıl tavır takınacakları tam belli değildir. Esedin liderliği bellidir. Ama muhaliflerin lideri belli değildir. Onların bir kısmı zaten Esed taraftarıdır. Allaha emanet olun...