İnsan yanılabiliyor, dünya değişiyor; değişmeyen tek şey değişim ilkesidir.
Marksizm’in kurucusu Yahudi asıllı Karl Marks, kısacık ömründe; Filozof Marks, Politik ekonomist Marks ve İşçi hareketinin lideri devrimci Marks olarak sürekli bir değişim gösterdi. Ancak geçen yüzyılın Stalinist ideolojiye takılan sosyalistlerimiz ise bir türlü değişmediler, gelişmediler…
Marks, sosyalist devrimin sanayisi güçlü Avrupa ülkelerinde başlayacağını ve mutlak olarak sosyalizmden sonra dünyanın komünizme evirileceğini söylemişti. Ancak sosyalizm ilk olarak çarlık Rusya’sında denendi ve bir asrı dolmadan sosyalist ülkeler tekrar kapitalizme rucu ettiler.
1917’de Çarlığın dağılmasından sonra çıkan iç savaşta Lenin liderliğindeki Bolşevikler iktidara geldiler. 1922’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği kuruldu. 2. Dünya savaşında Moskova’ya kadar ilerleyen Alman güçlerinin, Amerika'nın savaşa girmesiyle bozguna uğraması ve geri çekilmek zorunda kalmasıyla ilerleyen SSCB ordusu gittiği yerlerde; Polonya, Çekoslovakya, D. Almanya, Bulgaristan, Macaristan, Yugoslavya, Romanya, Arnavutluk’ta Sosyalist rejimlerin kurulmasını teşvik etti.
2. Dünya savaşı sonrası Çin ve K. Kore’de Sosyalizme yöneldiler. 1959’da Fidel Castro liderliğinde Küba’da Sosyalist rejim kuruldu.
Dünyanın en geniş topraklarına sahip ve nüfus olarak ta dünyanın 3. büyük ülkesi olan SSCB, ABD ile rekabet halindeydi ve dünya halklarını Sosyalist devrimler için teşvik ediyor, destekliyordu.
Sosyalist örgütlerde ideoloji ve lidere mutlak itaat şarttır. Devletin müdahalesine karşı çıkarız ama sosyalist yönetimlerde her şey devletin kontrolü altındadır. Bize göre asıl insan iken; komünist yönetimde her şey rejim ve ideoloji içindir. Herkes, ama herkes rejim ve ideolojiyi benimsemek, itaat etmek zorundadır. Devlet Komünist partinin, komünist parti de liderin kontrolünde; dolayısıyla bir memleket, ekonomisinden siyasetine, aileden sosyal yaşantısına kadar her şeyiyle liderin emir ve görüşlerine bağlıdır. Liderler ancak ölümleri halinde değişirler. 70 yıllık SSCB tarihinde bir tek istisna, Kruşçev’in 1964 yılında anti Stalin tavırları nedeniyle Yüksek Sovyet tarafından azledilmesidir. Bir de 50 yıllık iktidardan sonra iyice yaşlanan (80 yaş üzerinde) ve iş göremez haline gelen Castro, 2007 yılında iktidarı kardeşine bıraktı.
Özgürlük adına sosyalizme sarılırız ama sosyalist ideolojide halk özgür değildir. Herkes bir asker gibi rejime bağlı ve itaatkâr olmak zorundadır. Özellikle Demir perde denilen SSCB. D. Almanya, Bulgaristan gibi sosyalist ülkelerde halk, ölümü göze alarak başka ülkelere kaçarlardı.
1978’de Sovyetlerin desteklediği Sosyalist Babrak Karmal Afganistan’da iktidara getirildi. Sovyet müdahalesiyle iktidara getirilmesi yanında icraat ve uygulamaları halkın inanç ve geleneklerine uymayınca Müslüman halk tepki gösterdi. SSCB, Babrak Karmal’ı silahlı müdahaleyle iktidarda tutmaya çalışınca savaş başladı ve SSCB için sonun başlangıcı başladı.
Bütün gücüne rağmen bir türlü istikrarı yakalamayan ve halkına huzur getiremeyen SSCB, 1991’de çok partili sisteme geçti ve 1992’de dağıldı. Rusya, Özbekistan, Kazakistan, Tacikistan, Azerbaycan, Gürcistan, Türkmenistan, Moldova, Litvanya, Estonya, Letonya, Ukrayna, Ermenistan… Sosyalizmden vazgeçtiler.
Sosyalist hareketlerin itici gücü ve besleyicisi SSCB dağılınca, diğer sosyalist ülkeler de kapitalizme döndü. Yugoslavya dağıldı. Sosyalizmin katı uygulayıcısı Enver Hoca’nın Arnavutluk’u, Bulgaristan, Romanya, Çekoslovakya, D. Almanya, Etiyopya, Yemen, Kamboçya, Macaristan, Moğolistan, Polonya, Kongo, Angola… Sosyalizmden vazgeçtiler.
Sosyalist olduklarında dağılan Almanlar, Sosyalizmden sonra tekrar birleştiler. Sosyalizmin ayırdığı Kuzey ve Güney Yemen, sosyalizmden sonra tekrar birleştiler. Darısı sosyalizmin ayırdığı kardeş halklar Kuzey ve Güney Kore’nin başına…
Sosyalizm, ekonomik ağırlıklı sosyal bir sistemi hedeflerken, ne yazık ki bizim sosyalistler bunu ancak din- İslam karşıtı algılıyorlar. Ateizmin ve gayri İslami kültürün egemen olduğu toplumlar ve belki bir çare olur diye sosyalist düzeni kurmuş halklar sosyalizmden vazgeçerken; bizim sosyalistler en katı biçimiyle ve halka rağmen sosyalizmi dayatıyorlar.
Baskı ve dayatmalar; savaş, yoksulluk, huzursuzluk, katliamlar, kan ve gözyaşı getirir. Her şeyi ve insanları tabii haline bırakınca, hayat tabii seyri içinde her gün daha iyiye ve daha güzele doğru seyredecektir.
Güzel bir gelecek dileğiyle…