Şeytani güçler, halkları çatışma ve rekabet oyunlarıyla oyalarken kendi emperyalist emellerini gerçekleştirir, sömürü düzenlerini devam ettirirler.
Sosyalist bloğun çökmesiyle rakipsiz- düşmansız kalan Emperyalist güçler için, sömürdükleri halkı oyalayacak bir düşman gerekliydi ve çok geçmeden “bundan sonra düşmanın İslam olacağını ve savaşın Müslümanların topraklarında devam edeceğini” dillendirmeye başladılar.
Sosyalist bloğun 1991’de yıkılmasının hemen ardında ABD, yıllaradır İran’a karşı her türlü silah yardımında bulunduğu Irak’a askeri müdahalede bulundu. Daha sonra oğul Bush, bu saldırıların bir “haçlı Savaşı” olduğunu ağzından kaçırdı.
İran İslam Cumhuriyetini kurulduğundan beri yıkmak için her türlü hileye başvurdular ve galiba içerdeki çalışmalarıyla istedikleri kulvara çekmeyi başardılar. Kontrollerinden çıkan Türkiye ile uğraşmaya devam ediyorlar. Irak, Afganistan, Pakistan, Sudan, Somali, Cezayir, Tunus, Libya, Mısır, Yemen… Müdahale etmedikleri ve fitne çıkarmadıkları bir tek İslam toplumu yok. Hâkimiyetlerini ve sömürü düzenlerini devam ettirmek ve mazlum halkların- Müslümanların gücünü kırmak için fitne çıkarmaya, halkları olabildiğince parçalara ayrıştırıp çatıştırmaya son hız devam ediyorlar.
Bütün savaş İslam topraklarında ve Müslümanlar arasında sahnelenmektedir. Savaş uçakları, ajan ve askerleriyle Müslümanların topraklarını işgal etmişler. Toprakları işgal edilen Müslümanlar, yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynakları talan edilenler Müslümanlar, Katledilenler Müslümanlar ama terörist diye suçlananlar da Müslümanlar! Tuhaf değil mi?
Tunus, Libya ve Mısır’da beklemedikleri bir halk direnişiyle kuklalarını kaybedince, Suriye’de kaybetmemek için bütün hilelerini ve güçlerini kullandılar. Güya halkını katleden f-esed’i devirmek için Suriye’ye gelen ABD ve koalisyon güçleri diktatör esed’i iktidarda tutmak için akıl almaz bir oyun sergilediler. Bu şeytani oyunlarıyla; diktatörlere karşı mazlum halkların yanında olması gereken İran’ı esed’in katliamlarına ortak ettiler. İran bu gün Suriye’de; küfür ve zalimlikte Şah’ı çok gerilerde bırakan Esed’in yanında, İran İslam İnkılâbını gerçekleştiren Ayetullah Humeyni ve davasıyla savaşmaktadır. İsrail’e karşı savaşında hayran olduğumuz Lübnan Hizbullah’ı, bugün Suriye’de zalim esed’e karşı çıkan mazlum halkı katlederek, İsrail lehinde İslam ve Hizbullah manasıyla savaşmaktadır.
Can veriyoruz, ama zalimler topraklarımızdan ve zenginlik kaynaklarımızdan pay kapmak için leş kargaları gibi başımıza üşüşmektedirler. Rusya, güya muhalif olduğu ABD’den görevi devralarak çok daha acımasızca halkı katletmeye devam ediyor. Ve PYD üzerinden Türkiye’yi tahrik ederek Suriye’deki çatışmaya çekmeye çalışıyor. ABD, İngiltere, Fransa… Güya bunlar halkını katleden Esed’i devirmek için Suriye’ye girmişlerdi. Sonra IŞİD bahanesi çıktı. Rusya’da IŞİD-DAEŞ’İ bahane gösteriyor. Ama katledilen, göçe zorlanan hep sivil halk oluyor. IŞİD’in yüzlerce, belki bin katı insan öldüren Esed, ABD, ve Rusya’nın katliamlarını DAEŞ perdesiyle gizleyenlere ve zalimleri destekleyenlere de yazıklar olsun…
Zalimler bizden destek almadan zulümlerini icra edemez ve devam ettiremezler. Kendi şeytani hileleriyle aramıza öyle bir fitne koymuşlar ki, bizden birileri bu zalimlerden Özgürlük ve Demokrasi dilenir bir hale düşmüştür. ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, İsrail… İnsanlık yararına ve bizim menfaatimize bir şey yapmazlar. Ancak kendi sömürü düzenleri ve hâkimiyetlerini devam ettirmek için kendileriyle işbirliği yapacak emir erleri aramaktadırlar. Kendi halkının aleyhinde onlarla işbirliği yapacak unsurları desteklerler. Ama işleri bitince veya karşı taraftan istedikleri tavizleri alınca bizi sırt üstü bırakırlar, tıpkı daha önce “Mahabad Kürdistan”a yaptıkları gibi…
2. Dünya savaşında İran’ı işgal için aralarında anlaşan İngiltere ve SSCB, İran devletini zayıflatmak ve parçalamak için Azerbaycan ve Kürdistan devletlerinin kurulması için destek sözü verirler. 1946’da “Mahabad Kürdistan Cumhuriyeti” kurulur. Ancak İran devletinden istedikleri tavizleri alınca bu mazlum halkları satarlar ve 1947’de son verilen Kürdistan Cumhuriyetinin reisi Kadı Muhammed ve bazı arkadaşları İran rejimi tarafından idam edilirler. İran ve Irak hükümetlerine karşı zaman zaman Kürt direniş harekâtını destekleyen ABD ve Rusya, bazı tavizler alınca Kürt direniş harekâtını ve liderlerini satmışlardır…
Bu bölgeyi parçalara ayıran ve mevcut sorunların sebebi olan batı ve ideolojileri halka huzur, adalet ve özgürlük getirmez. Kardeş ve komşularımızla sorunlarımızı kendi aramızda konuşarak, anlaşarak adilce ve kardeşçe çözmeliyiz. Mevcut devletler de, yıllardır üvey evlat muamelesi gören Kürt halkını başka arayışlara mecbur bırakmamalı; Kürt halkının da herkes gibi bütün insani haklarını kullanmasına destek ve yardımcı olmalıdırlar…