Hem gönlümüzün hem de tarihin sayfalarında yer edinmek için kısa geçmişini geride bırakan Batman, en çabuk gelişen yerleşim alanları arasında dünyada birincilik kürsüsünde olduğunu düşünüyorum. Kısa geçmişinin üstünü hızlı gelişimle süsleyen Batman, geleceğin Paris’i olarak da düşünülebilir. Gerek bölgemizde, gerek ülkemizde, gerek de tüm dünyada tarihleri çok eskiye dayanan ancak hiç geliş(e)meyen yerleşim yerlerinin aksine genç ömrüne birçok başarıyı sığdıran, gelişen ve gelişmeye devam eden Batman, zirveye gözünü dikmiş vaziyettedir.
Belki tarihinin geçmişinde medreseler, külliyeleri barındırmamış olabilir amma dünya tarihinde eşine az rastlanabilir belki de hiç rastlanılmamış güzel oluşumlara baş aktörlük yapmış tek celsede 44 Alime’ye icazet vermişliğinin gururunu yaşıyor Batman. Ardındaki senelerinde İslam’a hizmet etmek için yetiştirilen, İslami bilgilerle donatılan ve gelecek nesli yetiştirecek anneler olan, icazet almaya hak kazanan Alime’leri yazmama gerek bile yok.
Geçmişleri sahte ve kandırmacalarla dolu olan yerleşim yerlerinin aksine, dopdolu geçmişi, bembeyaz sicili ile hakkı haykıran ve haykırmaya da devam edecek olan Batman, şehir efsanesi yerine efsaneleşmiş şehir olmayı tercih etmenin gerçekliğiyle boy göstermeye devam ediyor.
Temiz geçmişine rağmen Batman, birilerinin ideolojilerine hizmet etmediği için hain. Tüm sessiz sedasız ve durgunluğuna rağmen de birilerine göre isyan. Birilerine göre direniş olurken birilerine göre de kıyamdır. Buralı olmayanlar için de sadece ve sadece bir kavramdır. Ama hepsini de bir kenara bırakacak olursak da şehir olarak adam gibi adamdır.
Dost, ahbap, misafirperverlik ve komşuluk olarak bir köy kıvamında mert, tok ve alçakgönüllüdür Batman. Görgüsüyle, döngüsüyle, karizmasıyla metropolleri dahi geride bırakacak erdemliğe sahip Batman.
Kısacası imrenilecek, bizde gidip yaşayalım dedirtecek bir şehirdir Batman. Ama gel gör ki sahiplenecek herhangi bir yetkilisi yok. O kadar politikacılarına rağmen, işadamları ve iş görenlerine rağmen sahipsiz, kimsesiz, gelişi güzel şehirlenmeye doğru yol alıyor.
İktidar partisinin şuan ki başbakan yardımcılarından bir tanesi olan, 3 dönemlik maliye bakanlığının ikisinde Batman milletvekili olmasına rağmen, yeni yeni şehir yapılanmasına giden Batman için elini taşın altına koymadı. Hiçbir şey yapmadı dersek hakkını yemiş olacağız, ama hiçbir Batman’lının tam gönlüne göre bir şeyler kazandırmadı maalesef memleketine. Yani şehir olma hasebiyle teknolojiye ayak uydurulabilirdi ama yapılmadı. Diyarbakır caddesini saymazsak geri kalan sokakları yeni bir şehir için çok dar, sanki sadece at arabalarının geçişleri için yapılmış gibi duruyor.
Bu son dönemi saymazsak 15 yıldır iktidar olan bu partinin her döneminde en az 2 tane milletvekili çıkarmıştır. Yerel iktidar da vekilleri sıraya dizmiş lakin faydaları çevrelerini geçmemiştir. Ama bu milletvekilleri sadece seçim zamanında sahada boy gösterisi yapıyorlardı. Tabiri caiz ise Ankara’ya yerleşip, memleketlerini unutuyorlardı. Ankara’ya yerleşmeleri de işe yarasaydı yine sıkıntı olmazdı. Hangisi Batman için brifingler tertipledi, meclis kürsüsünde memleketi için önerge verdi? Hiç hatırlamıyorum. Sadece milletvekili yemin töreninde görebiliyoruz ekranlarda maalesef.
Yerel iktidarın da Batman için yeterli derecede bir şey yaptığına kimse şahit olmamıştır. Hemen hemen Ak Parti iktidarıyla yerel iktidarlığını alan mevcut belediye, geçmişe şöyle bir göz attığımızda, yaptıklarına gönlün pek kani olmadığına şahit olacağız.
Her seçim zamanında gündem ve isteklerin en başında olan İluh Deresi için kimse bir şey yapmıyor. O pis sular hala şehir merkezinde etrafa nahoş kokular vermeye devam ediyor. Etrafında herhangi bir korkulukları da olmadığı için ölümlere davetiye çıkarıyor. Zaten birkaç hafta önce motosikletiyle dereye uçan lise öğrencisi bir genç 3 gün kayıp kaldıktan sonra yeni cansız bedenine ulaşabildiler. Tamamıyla görevlilerin görevlerini yapmadığı için tedbirsizliğin kurbanı oldu genç kardeşimiz.
Bir de kanalizasyon sularının arıtılmadan Batman Çayı’na aktığı bilgisiyle şaşırmışlık ve Batman’ın sahipsizliği tavan yaptı beynimde. Düşünebiliyor musunuz? Kanalizasyonun suyu arıtılmadan akıtılması, balık ve suda yaşayan tüm canlıların her an telef olmakla karşı karşıya oldukları bir gerçeğin ön izlemesidir. Tarımla ilgilenen Batman halkı ve çevre köylerinin ektiği sebze ve meyveler bu suyla sulanıyor ve piyasaya sunulup, tüketiliyor maalesef…
Bu yazdıklarım sadece bir iki dertten ibarettir. Oysa dertler o kadar çoğaltılabilir ki, adeta kelimeler kifayetsiz kalacak cinsten olacak. İşin gerçeği de dertler hiçbir zaman bitecek değildir, ama mühim olan bu dertlerin çaresi için biraz uğraş gösterilmesidir…
El ele verip güzel Batman’ımızı daha güzel yerlere getirmek temennisiyle…