Takvimler 13 Mart 2016’yı göstermekteydi... Akşam ezanı okunmuş...karanlık iyice kendini göstermişti.Gün bitiyorum diye bağırıyordu.
Haftanın son günü olmasıyla Ertesi gün ve hafta için planlar yapılmıştı bile... Pazar gününün tüm sevimliliği yorgunlukları kenara itelemişti.
Maddi zorluklar içinde olanlara tatil yoktu ama... Hayatlar aşağı yukarı hep aynı değil miydi?... Herkes maddiyat için çalışması gerekiyordu. Zengini fakiri yoktu çalışmanın. Zengin bile olsan çalışmak zorundasın.
Hatta sorumluluk sahibi ve işverensen daha çok planlar yapıp çalışmalısın. Öğrenciler de durum biraz farklı gibi...dersler düşünülüyordu.
Kimileri evlerinden kilometrelerce uzaklarda meslek sahibi olmak için mücadele peşindeydi. Onlarca hayat ve hikayeleri... Farklı farklı yaşamların nefes alışlarıydılar. O kara günde herkes böyle telaşlar içindeydiler... Tüm planlara ve gelecek hayallere Kara libas giydirdiler.
Terör...terörist... Adını duyunca tüyleri diken diken eden bir kelime. O hain alçak insanlıktan bir nebze su içmemiş yaratıklar... Hain emel ve arzuları için beyinleri yıkayıp... Bir kobay hayvanı gibi kullanıyorlardı. Gençliklerini ve ailelerini her şeylerini bir hiç uğruna... adlarını kan ile canlı bomba diye tarihe yazdırıyorlar.
Ah be ahmaklar ah be kullanılmış Beyinsizler...Bir hain varlık nice canları alıp gitmişti. Nice canlara ateş salmıştı. Analar, babalar ve kardeşler yanmıştı... Aslında en büyük darbeyi kendi ailesine vurarak cehenneme yol almıştı...Teröristin ailesi...diye kara bir leke bırakmıştı.(Rabbim hayırlı evlatlar ve hayırlı ölümler nasip eylesin.)
Gazeteler ve sanal medya bir hiç uğruna ölen insanların hayatlarını yazıyordu. Okudukça yürekler bir kez daha kanıyordu. Nedenler niçinler cevapsızdı... Terör denilen vahşet hiç bir din ve topluluklarda yer almamıştır.
Hep lanetlense de, bir şekilde insanların hayatlarına müdahale etmekten geri kalmamaktadır. Terörün asıl amacı hep göz ardı edilmektedir. Amaç 50,60...kişinin ölmesi değildir. Yaşanan vahşetlerin ardından, insanları fitne ve fesatlık ile birbirine düşürmek. Olayların ardından insanlar birbirini suçlama, lanetleme ve küfürler ile teröre bilinçsiz bir şekilde destek vermektedirler.
Her ortamda günlerce konuşulmakta ve asıl her şey den habersiz gencecik beyinlere empoze edilmektedir. Aile bireylerini dinleyen çocuklar gelecekler için yaptığı planların içine... Belirlenmiş topluluklar hakkında kin ve nefret tohumlarını eklemekte...
Ve iç savaş için tüm planlar en ince detaylar ile sofraya konarak yedirilmektedir. Suçlar atılmak ile temizlenmez. Suçlular kökten kazınmadıkça, her zaman diliminde bir şekilde karşımıza çıkacaktır. Asıl amaç bir takım insanların ölmesinin olmadığını bilerek hareket etmeliyiz.
Kitabımız Kur'an da, terör ile birlikte her türlü fitne ve fesadı da lanetlemiştir. Kur’an-ı Kerim, fitne çıkartan, toplum hayatında fitneye vesile olan ve fitne tohumları ekenlerin ifsat ve şerlerine dikkati çekmiş, bozgunculuğun dehşetini, fitnenin vahametini açık bir biçimde ortaya koymuştur. Kur’an’ı Kerim fitneyi yasaklamıştır. Cenab-ı Hak :“Fitne, zulüm ve baskı adam öldürmekten daha korkunçtur” (El Bakara Suresi: 217 ) buyurmaktadır.
Asıl terör; fitne ve fesatçılık ile insanların yüreklerindeki merhamet, sevgi, saygı ve ahlak değerlerini öldürmektir. Oynan oyunlar da bilmeden rol almamalıyız. Terörü önce bilincimizde öldürmeli ve el ele vererek yok etmeliyiz ki...
Nesillerimize temiz bir dünya kalsın. Benim yüreğime koymayın bombaları Bırakın üç günlük dünyamızı bizlere... Karatmayın kalplerimizdeki Kardeşlik bağlarını... Sevgi ve huzur ile yaşayalım Değerli okurlarım…