Önceki hafta Diyarbekir’de milyonlar bir araya geldi Allah’ın sevgilisinin sevgisini gönüllerde nakş etmek adına. Çok da güzel, nakkaş hassasiyetiyle gönüllere işlediler Muhammedi muhabbeti. Diyarbekir’den sonra gözler Batman ehline çevrilmişti. Zira Batman’ın iman ehli, Peygamber aşığı olduğu herkesçe biliniyordu. O büyük gün geldi ve çattı. Peygamber Sevdalıları Platformu müthiş bir organizasyona daha imza attı. İstanbul, Batman, Van’ın da aralarında olduğu toplam 11 şehir merkezinde kutlu doğum programları tertip edildi. Ve maşallah her yeri mahşeri kalabalıklar sardığı gibi, tevhidi hakikat dillerden dillere yurdun dört bir yanını kuşattı.
Ama öyle bir kalabalığa şahit oldu ki eşraf ve Batman halkı, beklenildiği gibi memleketimizin ehlê îman olduğunu bir kez daha dost-düşmana herkese gösterdi. Ve hakikatler konuştu Batman’la… O neydi? Be Batman! O ne muhteşem kalabalıktı... Başı olup da sonu olmayan mahşeri kalabalık... Ne sizleri oraya toplatmıştı da haykırıyordunuz Muhammed Nebi'yi. O ne coşkuydu milleti coşturduğun, aşkını doruğa çıkardığın. Çok güzel bir şekilde Hüseyinlerin diyarı olduğunu, iman gömleğini bir daha çıkarmamacasına giymiş olduğunu da bu millete gösterdin-kanıtladın. Boşuna öncülük etmedin öncülere, değerliler değerine değer katmadı öylesine. Değersizleştiremediler seni değersizler değersizlikleriyle. Senin değerine değer katmak isteyenler, kocaman bir dağı iğne ile delmeye başladılar. Her ne kadar büyük bir kayaya rastlarlarsa (esaret, hicret, tecrit, şehadet ) o kayadan nadide birer mücevher meydana geliyordu. Ve Elhamdülillah o mücevherlerin her bir tanesi güller ekili bahçeler yetiştirdiler. Buna hınca hınç dolan meydanlar şahit.
Hepiniz(miz) şahit oldunuz değil mi? Nebinin aşkına, Batman'ın nasıl sahip çıktığını... Önceki sene yağmurun yağmasıyla sırılsıklam bir şekilde Habibullah aşkıyla doruğa çıkan muhabbet, bu sene bunaltıcı sıcaklığa rağmen halk programın sonuna kadar tekbir ve salâvatlarla eşlik ettiler dersek yeridir. Ki öyle de oldu, Batman'lıları özelde tebrik etmek gerekir. Özellikle son iki yıldır Batman'ımızda adeta gök yarılıp Rab-ı Zülcelal’in sağanak sağanak rahmetine müşerref oldu katılımcılar. Allah'ın rahmetiyle sırılsıklam ıslanmayan kimse kalmıyordu adeta. Davetliden davet edenlere kadar, katılımcıdan konuşmacılara, sanatçılara kadar Allah'ın rahmetine gark oldular, şeref buldular Resul-i Zişan misafirleri. Bu sene ise hava durumu çok sıcak geçeceğini söylemişse de göklerde alan üzerini kapsayan rahmet bulutları, halkı güneşten korumakla görevliydiler de diyebiliriz.
Ümmet içi vahdete götürecek böyle program ve projeler çoğaltılmalı, yaygınlaştırılmalı. Zira İlah'ın şefkat bakışlarına o kadar muhtacız ki, bunu hiç bir kalem yazmaya cesaret edemez. Birleşmek, buluşmak şöyle dursun ümmetin hali içler acısı şuanda. Vahdet için adım atacaklarına birbirlerine laf atma yarışına girmişler gibi. Özellikle Cübbeli'nin başka bir işi yokmuş gibi İslami camialara laf atmak, karalamak ile meşgul. Oysaki her zamankinden fazla bizler birbirimize muhtacız. En kısa zamanda bunu önüne geçip, bil(mey)erek yaptığımız onca hataya ancak rahmeti-şefkati annelere öğreten Rahman-Rahim olan Rabb’e istiğfar ile aşılabilir ki, Setter ismiyle setr eylesin. Ne kadar da aciziz aczimizi bilmeyerek, Hak Teâlâ'nın kurallarına kafa tutuyoruz. Kardeşliğimize haset-buğz hastalığını yayıyoruz. Kendimize, Kime, niye, nasıl güvenebiliyoruz. Neyimiz var ki, hangi hak ve yüzle Rab Teâlâ'nın sevgili Resulünün takipçisi ol(a)muyoruz.
Özellikle belirtmeden geçemeyeceğim. Bu etkinliği ve benzerlerini düzenleyenden-katılana, görevliden-katılan (az da olsa) basına kadar herkese minnettarız. Böyle bir etkinliği düzenlememiş olsalardı kesinlikle bu kadar salâvat-ı şerifler, tehliller ve hatimler okunmazdı. Bunu bizler halk olarak yılın tamamına yaymamız teşvik etmemiz gerekir. Yoksa her şeyi Peygamber Sevdalılarından beklersek çok abes düşünmüş oluruz. Herkes bu milletin ıslahı için elini taşın altına koyması gerekir.
Hâsılı küfre hizmet eden medya-aydın(!)lar hiç bir zaman tarafsız davranmadı, davranmayacaklardır da… İslami yapılar ise ısrarla "TARAFSIZ" olduklarını belirtiyorlar. Mümkün değil İslami bir medya, bir yazar, düşünür ya da vatandaş tarafsız o-la-maz, olmamalı. Hep Müslümanların tarafında yer almalıdır. Müslümanların sesi soluğu olmalıdır. Uyanmak uyandırmak uyarmak dileğiyle Allah'a emanet olunuz...