Uzun saatler tükenmiş, ardından sadece dakikalar kalmıştı.
Boğazlar kurumuş, midelerden sesler gelmeye başlamıştı.
"Kalabalık aile olmak, gerçekten güzelmiş" diye sofranın etrafında toplanmış ailesine bakarak gülümsedi.
Evin en yaşlı pamuk annesi..!
Çorbalar tabaklar ile buluşmuştu.
Masa da her şey mükemmel görünüyordu.
Hele O sıcak pidenin kokusu yok muydu?
Ama kimse alıp ta yiyemiyordu.
Herkeslerde bir heyecan vardı ki...
Sormayın gitsin.
Yaz ayının sıcaklığının hissedildiği hatta bunalttığı günlerin akşamıydı.
Buz gibi su, şişenin içinde masada oturmuş herkese göz kırpıyordu.
Evin annesinden komut verircesine ses geldi;
"Bu dakikalar çok değerli. Yaradan ile aranızdaki perdeler kalkmış vaziyette. Şuan kullarının güzelliğine bakmakta..! Ve yaradan buyurmakta, şuan tüm istekleriniz hayırlısıyla kabul olacaktır. Sizlerde şimdi dua edin. Tüm insanları da katın duanıza. Rabbiniz sizi dinliyor"
Masanın etrafındakilerin elleri Yaradan’a kalkar sessizce dualar ederler.
Ve beklenen ses kulaklardan yüreklere iner...
Ezan-ı Muhammediye!
Kiminin elinde hurma,
Kiminin elinde zeytin ya da bir bardak su…
Büyük anane ise parmağını tuza bandırmış dilini ilk tuza değdiriyor.
Şaşkın bakan torunlara ise "Peygamber sünnetidir" diye gülümseyerek cevaplıyor.
Biliyor merakla bakanların soracakları soruyu da ondan. Cevabı, sormadan veriyor.
Ve dudaklar sevda ile bardaklar ile buluşuyor.
Aile fertlerinin çoğunun çalıştığından, akşam yemeklerini, işten ve okuldan gelenin beklemeden yemeklerini yemekteler.
Ama şimdi iftar vesile olmuş, bir masada toplanmışlardı.
Yaklaşık 18 Saatin açlığına en fazla yarım saat sonra midelerin pes deme sesleri gelmekteydi.
Evin afacanı İçinden geçirdi;
"Nasıl bir iş bu, açlığın sevinçle buluşması… Ve lezzet ile doyuma ulaşmak."
Kimseler daha çözememişti iftarın bereketini rahmetini.
Ardından huşu ile ailece kılınan akşam namazı...
Her Ramazan ayında, yaşanan en güzel anılar.
Her sene ilk yaşanmış gibi taşınan hevesler...
Son senelerde, yazın en sıcak ve uzun günlerine denk gelmesine, kimsenin isyan etmemesi.
Ne kadar hoş bir sevdadır.
Ama her Ramazan ayında oruç ile ilgili saçma sapan sorulan sorular yok mu?
Aman Allah’ım duydukça "Bu millet salak mı? Yoksa iş olsun diye mi sormaktalar."demeden geçemiyorum.
"Hocam sakız orucu bozar mı? Nefesim kokuyor da..."
Her halde TV programı diye hoca da sakince cevap verir.
Eline kalemi alanda yazıyor yazıyor…
Kimi yazılar insanı alıp manevi âleme götürürken, kimi yazılar çıldırtmaya yetiyor.
Geçenler de bir kendini bilmez mi desem, ne desem bilmiyorum ki!
İmanı kuvvetli olanların aklı ile oynayamaz ama gençlerin cahillerin,
Kulağına kar suyu kaçırır.
O misalden.
Bir yazı yazmış.
"Medine’ye göre oruç açmalıymışız!
Allah Medine'ye torpil mi yapmış."
Yazıyı okuyunca aklım yerinden uçtu.
Aklınca ayetlerden yararlanmış.
Bir sürü ayet sıralamış.
Ah be ahmak, ah be cahil...
Hane bir atasözü var ya "cahil hoca insanı dinden eder."
Orucun başlangıç saati olan imsak,
Kuranı kerim de apaçık belirtilmiş.
"Fecir vaktinde beyaz iplik, siyah iplikten tebeyyün edinceye (size belli oluncaya, gündüzün aydınlığı, gecenin karanlığından sıyrılıncaya) kadar yiyin ve için. Sonra orucu geceye kadar tamamlayın. (187/1)”
…
Şimdi Berlin'de yaşayanlar, ahmak hocaya soracak;
"Medine’deki fecir ile Berlin'deki fecir aynı mı?...”
Her zaman böyle dindar müsveddeleri ortalığı karıştırmak, belki de bir nevi popüler olmak için yarışmaktalar.
Lakin bizler, inanarak oruç tutan Müslümanları asla yıldıramayacaklar.
Sizler Ateistlerden daha betersiniz yahu...
Adamlar direk diyorlar; "bizler inanmıyoruz"
Sizler ise ikiyüzlü görüntülü münafıklarsınız.
Rabbim şerrinizden korusun.
Neyse...
Bizler bize sonsuz sevgi veren Ramazan ayımızı idrak ederek yaşayalım.
İftarlarımıza misafirler alalım.
Muhtaç kişileri unutmayalım.
Ramazan ayı sadece oruç değildir.
Orucu midemize değil tüm bedenimize ve hatta ruhumuza tutturmalıyız.
Sonra kazanacağımız,
Sadece aç kalmışlık olur.
Hayırlı Ramazanlar ve iftarlar
Saygı değer okurlarım...