İnsanı yaratan Allah, insanın dünyada da huzurlu bir hayat yaşaması için onu mücehhez yaratmıştır. İnsanın doğruyu bulması ve doğru yaşaması için onu akıl, vicdan, kitap ve Peygamberlerle desteklemiştir.
Çevrenin, nefsinin, ideolojilerin, korku ve menfaatin etkisinde kalarak yanlış yola girenlerin, kendilerine gelmeleri ve doğruyu bulmaları için bazı gün ve zamanları dinlenme ve düşünme zamanları olarak insanın istifadesine sunmuştur. Belki de bugünlerin en belirgin ve etkilisi, Oruç ve Kur’an ayı olan Ramazan ayıdır. Hayatı kullanma kılavuzu (hayat rehberi) olan Kur’anın indiği Ramazan ayını hakkında Allah (CC) El-Bakara Suresi’nde şöyle buyurmaktadır:
— “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı.” -El Bakara:183-
— “Oruç sayılı günlerdedir. Sizden her kim hasta olur veya yolculukta bulunursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Oruç tutmaya gücü yetmeyenlerin bir yoksulu doyuracak kadar fidye vermeleri gerekir. Kim gönlünden gelerek bir hayır yaparsa o kendisi için daha hayırlı olur. Ama bilirseniz, Oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.” -El Bakara Suresi:184-
—“(O sayılı günler) Ramazan ayıdır ki, insanları Hakka ve Hidayete ulaştıran, Hakla batılı birbirinden ayıran Kur’an, açık ayetler şeklinde bu ayda indirildi. Sizden kim bu aya ulaşırsa onun orucunu tutsun. Kim hasta olur veya seferde bulunursa tutamadığı günleri başka günlerde (kaza) tutsun. Allah size kolaylık diler, güçlük istemez…” -El Bakara Suresi:185-
Bu ayetlerden de anlaşıldığı gibi Oruç, Allah’a inanan bütün insanlara farz kılınmıştır. Bu da orucun önemini göstermektedir. İnsanın imanına ve ibadetine ihtiyacı olmayan Allah, istediği her şeyi insanın iyiliği için emretmiştir. Yani Allah’ın yapmamızı istediği bütün emirlerde mutlaka insanın ve toplumun faydası, yasakladığı bütün haramlarda da mutlaka insan ve toplumun zararları mevcuttur. O sebeple İslam, insanı eğitme ve kemale ulaştırma okuludur diyoruz.
Zulme ve sömürüye karşı çıkan, sosyal adalet ve sade yaşam isteyenler, sadece oruç üzerinde tefekkür etseler bile Hakkın ve Adaletin ancak İslam’la gerçekleşebileceğini göreceklerdir. Diğer bütün beşeri sistemlerde insanlar maddi çıkarlar ve nefislerinin bitip tükenmez istekleri için birbirlerini yerlerken İslam, oruç ve zekât gibi ibadetlerle insanı mal ve nefse kulluktan kurtarıp, sosyal adalete ve toplumsal yardımlaşmaya teşvik etmektedir.
Yarın Ramazanın birinci günü. Bu uzun ve sıcak günlerde Oruç tutmanın zorluğunu biliyoruz. Allah herkese sabır, sıhhat ve kolaylıklar versin. Ancak bunun bir nasip ve iman meselesi olduğu da unutulmamalıdır. Zorluk ve kolaylık kafada, gönülde başlar ve orada biter. Elbette herkes imanı ölçüsünde görecek ve değerlendirecektir. İmanı olmayan veya imanı gelenekten ibaret olanlar, imansız ve oruçsuzlar arasında bulunanlar elbette daha işin başında iken teslim olacaklar ve gerekçeler sıralayacaklardır. Ama imanında samimi olanlar, kafa ve gönül samimiyetiyle bu ibadetlerden haz duyacaklardır.
Müslümanı diğer insanlardan ayıran en önemli hasleti, hak ve doğrunun bütün insanlara ulaştırılması ve bütün insanların iyiliğini istemeleridir. Müslüman, yanlışta da olsalar diğer insanları rakipleri olarak görmez, bilakis onların da iyiliğini ve hakka ulaşmalarını ister. Bu nedenlerle herkesin İman ve ibadetlerden istifade etmesi temel gayemizdir. Ancak, Allah’ın izin verdiği hastalık ve yolculuk nedenleriyle tutamayacaklar gibi, bulunduğu çevreden ve iman zayıflığından dolayı tutamayacaklar, iman ve inancı olmadığı için Oruç tutmayacaklar da olacaktır.
Dinde zorlama yoktur, İman ve ibadet konularında herkes serbesttir ve herkes kendisine yakışanı yapacaktır. İbadetler sadece ALLAH için yapılır ve faydası da kişinin kendi şahsınadır. İman edenlerin Orucu hakkıyla tutmalarını, tutamayan ve tutmayanlarında kendilerine ve Oruç tutanlara saygılı davranmalarını istiyor ve bekliyoruz.
Gayri İslami bütün düşünce ve oluşumlara saygı istenildiği gibi, bu halkın kahır ekseriyetinin inancı olan İslam’a saygı göstermek de insani bir sorumluluk olmalıdır. Ézidi ve Hıristiyanların gösterdiği hürmet ve saygıyı göstermeden, meydan okurcasına oruçlu halkın gözleri önünde açık ve kalabalık alanlarda sigara tüttürmek ancak saygısızlıktır ve sahibini küçük düşürür.
Herkesin dini kendisine, ama karşılıklı saygı insani bir sorumluluktur. Ramazan ayının kendimize çeki düzen vermemize; toplumsal barış, huzur ve kardeşliğe vesile olması dileğiyle…