09.03.2015 tarihinde Devlet çaresiz mi ve 25.08.2015 tarihinde Erken doğum adlı makalelerimde;
“Devletler, kendilerine karşı olan hareketlerin erken doğması veya geç doğması için gerekli plan ve programları yaparlar. Devletler çok sabırlıdırlar. Olayların nasıl geliştiklerinden haberdardırlar. Kontrollü hareket edenler ani karar vermezler. Devletler çok uzun vadeli hesap yaparlar. Halk bu planlardan haberdar olmadığı için heyecanlanır. Her şeyin bittiğini zanneder. Devlet üstten takip eder. Gerekli gördüğü yerde müdahale eder.
Biz devletin çaresiz olduğunu düşünürüz. Devlette bizim öyle düşünmemizi ister ve bunun alt yapısını yapar. Öyle bir duruma geldiğimizi düşünürüz ki, artık devlet bize karışamaz. Pompalı tüfekle, tankı ve uçağı yok ederiz. “Biz devlet olduk” diye düşünürüz. Ama devlet bizi gözetliyor. Giriş çıkışlarımızı, eldeki imkanlarımızı biliyor ve görüyor. Bizde devletin hiçbir şey bilmediğini zannederiz.
Devlet kendisine karşı olan yapıların bütün dönemlerini gözetliyor. Çocuğun ana rahmine düşmesinden itibaren gözetliyor. Tam gelişmeden, organları belirmeden doğumun olmasını sağlıyor. Erken doğum yaptırıyor. Anneye sun’i sancılar veriyor. Annede doğum olduğunu zannediyor. Ama doğan bebek kolsuz, bacaksız ve beyni gelişmemiş bir halde doğuyor. Yaşaması mümkün değil. Veya doğumun geç olmasını sağlıyor ki, bebek anne karnında ölsün.
Halk zarar göreceği yerde destek vermez. Bütün PKK’liler öldürülse bile bu halk kendi isteğiyle onlar için sokağa çıkmaz.
Devlet, PKK ‘yi şehirlere bilerek soktu. Halkın arasına karıştırdı. Kendi adamlarını aralarına yerleştirdi. Onlarda bazı yerleşim yerlerindeki mahalleleri boşaltıp evlere yerleştiler. Şehirlerde kontrol daha kolaydır. İsterse sokağa çıkma yasağı getirip arama yapar ve onlarla sokak aralarında çatışır. Hem onları yok eder. Hem de halkın onları kendi başlarına bela olarak görmesini sağlar. Dağda çatışma olduğunda halk fazla etkilenmiyordu. Ama şimdi halkın malı, dükkanı ve evi yakılıyor, yağmalanıyor. .
Devlet seyretti. ‘Alın, alın başınıza çalın. Bu kadar sevdiğiniz partinizi. Size ne yaparsa yapsın’ dedi. Bölge halkı 6-8 Ekim olaylarında devletin müdahalesini istiyordu. Devlet niye karışmıyor diye sitem ediyordu. Devlet onları sevdikleriyle baş başa bıraktı. Halk zarar gürdü. PKK zarar gördü. Devlet kazandı. Devlet, halka benden başka size yardımcı olacak kimse yok dedi. Halk devletin gerekli olduğunu anladı.
Devlet her şeyi bilinçli yapıyor. Mimar olan bir arkadaşım diyordu ki, “Ankara’dan gelen müfettişlerle beraber bir belediyedeki yolsuzlukları inceliyorduk. Baktım önemli evrakları bırakıyor, işe yaramayanları alıyor. ‘Niye bu önemli evrakları almıyorsun’ dedim. ‘Bırak para ile tanışsınlar’ dedi.”
Devlet kültürü almış olan milletler sıkıntıdan mağlubiyetten nasıl zafer ve galibiyet çıkaracağını biliyorlar. Hiç kimse kendini kandırmasın. Devlet çaresiz değildir. Sadece oyun oynuyor.”
Hendekler her yerde kazılırken Devlet müdahale etmedi. Onlar kendilerini galip kabul ettikleri anda devlet müdahale etti ve onları tarihlerinin hezimetini tattırdı.
Hayırlı işlerinizde sizi Allah’a havale ediyorum...