Perşembe Günü, HÜDA PAR İstanbul İl Teşkilatının düzenlemiş olduğu iftar yemeğine katıldım. Misafirler arasında, birçok tanıdık sima vardı. Ümmetin birçok parçası, bu iftar yemeğinde bir aradaydı. Bu vesileyle, birbirine çok muhalif olan yazarlar, aynı masada yemek yedi, muhabbet etti. Bizim düşüncelerimiz, cemaatlerimiz, meşreplerimiz, mezheplerimiz, ırklarımız farklı olsa da, Allah bizi İslam’da kardeş kılmıştır. İşte HÜDA PAR iftar yemeğinde bu tabloyu çok net bir şekilde gördük. Bundan sonrada inşallah daha yoğun bir katılım ile bunu görmeye devam edeceğiz.
İftar Topkapı Sur içinde çok samimi bir havada geçti. Sayın Zekeriya Yapıcıoğlu, iftar öncesinde, masaları tek tek dolaştı, gelen misafirlerle ayaküstü hasbi hal etti. Yapıcıoğlu’na eşlik eden, Said Şahin hocayla muhabbetimiz eskiye dayanır. Kendisini Doğruhaber Gazetesi köşe yazılarından da iyi takip ediyorum. Bu vesile ile Said hocaya, hal hatır sorma imkanımız oldu.
Bizim oturduğumuz masada, Furkan Dergisi Genel Yayın Yönetmeni, Saadeddin Ustaosmanoğlu ve derginin Editörü kıymetli abim Ümit Elönü vardı. Ümit abiyle biraz dergileri ve Türkiye Dergiler Birliği Derneğini konuştuk.
İftar yemeğinden önce sanatçı Selami Güneş, güzel sessiyle birkaç ezgi seslendirdi. Daha sonra Kur’an tilavetiyle yüreklerimiz huzura erdi…
İftar yemeğinden sonra, Zekeriya Yapıcıoğlu kısa ve anlamlı bir konuşma yaptı. Konuşmanın kısa olması çok iyiydi, mesajlar ise bence harikaydı.
Yapıcıoğlu, konuşmasında şu mesajları verdi:
Birlikte Olmak
Farklı meşreplerden aynı kıbleye yönelen dostları bir arada görmek bizleri ziyadesiyle memnun ediyor. Şuanda özelikle İslam ümmetinin ve memleketimizin içinde bulunduğu hal düşünüldüğünde bu tablonun ne kadar değerli olduğunu belki biraz daha iyi anlaşılabilir.
Bizim En büyük Düşmanımız Dağınıklığımızdır
Dünyanın dört bir tarafında nerede Müslüman varsa o İslam beldelerinde veya Müslümanların yaşadığı farklı beldelerde züllümler yaşanıyor. Mallı talan edilen, toprakları işgal edilenler genellikle Müslümanlardır. İslam âleminin içinde bulunduğu bu hal Müslümanların sayısının azlığından kaynaklanmıyor. Onları sömüren onları ezen düşmanlarının çok güçlü olmasından da kaynaklanmıyor. Bizim en büyük düşmanımız, bizi en fazla güçten düşüren, en çok bizi ayaklar altında ezilmeye sebebiyet veren bizim dağınıklığımızdır. En temel meselelerde bile bir araya gelemeyişimizdir.
Mültecilerin Çoğunluğu Müslümanlardır
Birkaç gün önce Birleşmiş Milletler, mültecilerle ilgili bir rapor yayınladı. Sadece 10 yıl önce 2005 yılında dakikada altı kişi mülteci durumuna düşüyor. Birleşmiş Miletlerin raporları doğruysa bu sayı 2015 yılında dakikada yirmi dört çıkmış oluyor. Dünya üzerin mülteci durumuna düşenlerin yarısından fazlası Suriye, Afganistan ve Somali'dir. Diğer İslam beldelerini buna katığımızda savaş ve iç karışıklıklar nedeniyle evini terk edenler çok büyük bir çoğunlukla Müslümanlardır.
Yapıcıoğlu, sözlerini şu düşündürücü dua ile sonlandırdı:
Ya Rabbim dağınıklığımızı gider. Gücümüzü topla, birliğimizi sağla, kardeşler olma şuurunu bizlerde pekiştir.
Gerçekten Müslümanların, vahdete ve birbirilerini anlamaya çok ihtiyacı var. Biz ümmet olmayı başaramazsak, İslam coğrafyasında zulümler son bulmayacaktır.
Sayın Erdal Elibüyük’e ve programda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Her zaman, ilahi bağışlar içinde olunuz!