Ramazan boyunca, midemiz gibi dil ve kalemizle de oruç tutmaya ve kimseye dokunmamaya gayret ettik. Ancak biz kimseyi eleştirmeyelim, incitmeyelim derken, maalesef kan dökücüler hiç ara vermediler ve katliamlarına devam ettiler.
Ramazan ayında İstanbul Atatürk havalimanına yapılan terör saldırısında 44 insan öldü. Evet 44 insan katledildi. Birçok hayaller söndürüldü, anneler ağladı, evlenme hazırlığı yapan nişanlılar boynu bükük bırakıldı. Peki bunun kime faydası oldu veya olabilir? DAEŞ’in her eylemine karşılık, TSK attığı Obüs toplarıyla onlarca DAEŞ militanını öldürmektedir. Yani bu eylemlerin DAEŞ’e hiçbir faydası olmuyor.
Peki DAEŞ Türkiye’den ne istiyor?
İslam coğrafyasını işgal edenler: ABD, AB ülkeleri, Rusya ve İsrail. Fitne çıkaranlar bunlar. DAEŞ’İ bombalayanlar ABD, Rusya ve koalisyon güçleri. Peki DAEŞ neden Türkiye, Irak, Yemen, Libya’da ve Müslüman halka karşı eylemler düzenliyor. Daha ilk dönemlerde daha IŞİD adıyla tanınırken yazdığım yazıda 17 sonuçtan bahsetmiştim. Bunlardan biri de Türkiye’nin DAEŞ üzerinden PYD ile ittifaka zorlanmasıdır. Yani DAEŞ üzerinden Türkiye’ye saldırarak, meşrulaştırılmaya çalışılan PYD ile ittifaka zorlanmaktadır.
Tıpkı bunun gibi, Rusya PYD ve PKK’yi destekleyerek Türkiye’yi sıkıştırmaya çalıştı. Yani adamlar satranç oynar gibi bizimle oynuyorlar. Emperyalistlerin amaç ve yardımları insani değil, iyi niyetli değiller. İnsan hakları, özgürlük, demokrasi… Hepsi de şeytani yüzlerini ve kirli amaçlarını saklamak için kullandıkları maskelerdir. Onlar için çıkar ve ideolojileri önemlidir. Kendi çıkarları ve şeytani amaçları doğrultusunda içimizden birilerini destekleyerek diğerlerine karşı kışkırtıyorlar. Amaçları hâsıl olunca da işbirliği yaptıklarını çöpe atmakta hiç tereddüt etmezler. Daha önceleri de İran Azerbaycan’ına, Mahabad Kürdistan’a ve Mustafa Barzani’ye bu ihaneti defalarca yaptılar.
Ve her taraftan kuşattıkları, algı operasyonları ve medya gücüyle bütün muhalifleri örgütleyip kışkırttıkları Türkiye’yi alternatif politikalar üretmek zorunda bıraktılar. Sıkıştırılan Türkiye, problem yaşadığı ülkelerle ilişkileri düzeltme yoluna gitti. Elbette art niyetli ve hükümetle kavgalı çevreler olumlu yönde geliştirilen ilişkilerden memnun olmayacaklardır.
Ama Türkiye Rus ilişkilerinin geliştirilmesi, Rus savaş uçaklarının sivil halkı katleden saldırılarını mutlaka azaltacaktır. Belki de Suriye savaşında yeni ittifaklara ve yeni stratejilere zemin hazırlayacaktır.
Rusya ile ilişkileri düzeltmeye çalışan Türkiye, İsrail ile de anlaşma merhalesine gelmiş bulunmaktadır. Ve bu anlaşma çerçevesinde 11 bin ton yardım malzemesi Gazze’ye gönderildi bile.
Her şeye karşı çıkan garpzade muhaliflerin yanı sıra insani ve imanı endişelerden dolayı İsrail ile anlaşmaya karşı çıkanlar var. Yapılan bir şeyi benimsememek, demokratik yollarla tepkisini göstermek en tabii insan hakkı ve tabiatının sonucudur. Ancak bütün taraflar için geçerli olan hakkaniyeti elden bırakmamak şarttır. Olayları, doğuran şartlar ve sonuçları itibariyle değerlendirmek bizi daha doğru bir sonuca ulaştıracaktır. İdeal olan var, bir de hayatın bize dayattığı gerçekler var.
Evet İsrail devleti katil ve işgalcidir. Kibirlidir, kendilerini bütün insanlardan üstün, seçilmiş millet olarak görüyor ve bunu diğer insanlara dayatıyorlar. Güvenilmezdirler, dünyadaki bütün fitnelerde direk veya dolaylı olarak müdahildirler. Peki biz İsrail’i ve İsrail’i aratmayan katliamlarda bulunan diktatör esed, sisi ve Rusya’yı bu zulümlerinden vazgeçirebiliyor muyuz?
Şartlar, realite ve sonuç itibarıyla meseleyi değerlendirmeliyiz. Hiç kimse İsrail ve Rusya karşısında diz çökmemiş. Bilakis ilk defa onlara kafa tutulmuş ve rest çekilmiştir. İzzetli bir duruş neticesinde bu anlaşmalar yapılmıştır. Emir eri olan bir ülke konumundan, antlaşmaya taraf bir konuma geçilmiştir. Bu anlaşma Filistinli halkının menfaatleri gözetilerek ve liderlerinin görüşü alınarak yapılmıştır.
Yöneticiler ülke yönetmenin sorumluluğu ve uluslararası ilişkiler doğrultusunda iki tarafın da isteklerini dikkate alarak uzlaşabilir noktalarda anlaşmışlardır. Ama biz halk olarak farklı düşünebilir ve Siyonist İsrail’e, bütün emperyalist ve diktatörlere karşı izzetli duruşumuzu haykırmaya devam edeceğiz, ta ki zulüm ve zalimler yok oluncaya kadar…