“Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse, onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeyerek bir topluluğa karşı kötülük edersiniz de, sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” -Hucûrat 6-
Fasık birinin getirdiği haberlerin mutlaka araştırılması” gerektiği, çünkü o haberin “yalan/yanlış” olma ihtimalinin bulunduğu belirtiliyor. Eğer fasıkın getirdiği haberler doğruluğu araştırılmadan kabul edilirse, İslam toplumunda ve o toplumu oluşturan kişiler arasında, birbirlerine iletmiş oldukları “haberler konusunda şüphelerin yayılmaması hassasiyeti” ihlal edilmiş ve toplumda güven kalmamış olur. Böyle olursa, Müslümanlar arası bilgi akışı da felç olur. İslam toplumunda asıl olan, fertlerinin güvenilir olması, birbirlerine iletmiş oldukları haberlerin de inanılır ve kabul edilir olmasıdır. Oysa fasık, getirmiş olduğu haberin doğruluğu ortaya çıkana kadar şüphe altındadır. Şüphe varsa, o şüphe giderilene kadar bunun üzerine kanaat bina edilemez.
Görüldüğü üzere Kur’an, Müslüman olduğu halde büyük günah işleyen fasıkın getirdiği haberlerin bile araştırılmasını şart koşan esaslı bir prensip ile İslam toplumunda oluşabilecek herhangi bir “güven kırılması”nın önünü almıştır. Fasıkın haberi araştırılacaksa, kâfirin, müşrikin vs. haberleri her halükârda araştırılmalıdır.
Müslümanlar, bir fasıkın veya kâfirin getirdiği habere dayanarak, hemen acele ile o haberin gereğini yapmaya kalkışmazlar. Yaparlarsa, habere konu olan topluma veya kişiye, bilmeden ve acele ile zarar verebilirler. Ancak bu, Allah’ı gazaplandıran bir harekettir. Araştırmadan, acele ile hak ve adaletten uzaklaşmanın sonu pişmanlıktır. Bu bakımdan, fasıkın ve kâfirin getirdiği haberlerin doğruluğu mutlaka araştırılmalıdır. İb-i Kesir’in rivayetine göre, işte bu yüzden, haberlerin araştırılmasına dair Rasulullah (sav) şöyle buyurur: “Tedbirli davranmak Allah’tan, acele ise şeytandandır.”
Kur’an tefsirlerinde beyan edildiğine göre, bu ayetin anlamı geneldir. Ayet, fasık olan birinin getirdiği haber karşısında, mutlaka o haberi süzgeçten geçirmeyi, tedbirli davranmayı içerir.
Takva sahiplerinin, fasık olmayanların, doğruların, dini görevlerini tam olarak yapanların getirdiği haberler ise hemen alınır mı? Fasıkın haberlerini araştırmak gerekir. Çünkü fasıkın haberlerinin araştırılmadan kabul edilmesi hataya yol açar. Muttakinin haberlerini araştırmaya kalkışmak onlara olan itimadı zedeler mi?
Asıl olan gelen haberler kimden gelirse gelsin, araştırılmalıdır. O anda haberi getiren şahıs yanlış görmüş veya nefsine uymuş olabilir. Belki hakkında haber getirdiği şahıs ile arasında çekişme vardır. Dolayısıyla tek taraflı haberlerde yanlış karar verme ihtimali yüksek olur. Karşı tarafı da dinlemek lazımdır. Çok dürüst ve takvalı gördüğümüz insanlar hissi davranabilirler. Eğer araştırma yapmadan gelen her haberi kabul edersek, birçok insanın kalbini kırmış oluruz. Ona da sormak gerekir.
Özellikle gruplarda görülen şudur. Kim önce bilgi verirse doğru olan odur. Diğeri zan altındadır. Zan altında olmasa bile haber getirilen şahsın kalbinde bir nokta kalıyor. Sormadığı zaman, zamanla diğer gelen haberlerle zan kesinlik kazanıyor.
“Suizan etmeyin. Suizan, yanlış karar vermeye sebep olur. İnsanların gizli şeylerini araştırmayın, kusurlarını görmeyin, münakaşa, haset ve düşmanlık etmeyin, birbirinizi kardeş gibi sevin, çekiştirmeyin. Müslüman Müslümanın kardeşidir, ona zulmetmez, yardım eder. Onu, kendinden aşağı görmez.” -Buhari, Müslim-
“Ey iman edenler, suizan etmekten kendinizi koruyun! Zannetmenin bazısı günahtır.” -Hucurat 12-
Günah olan zan, iyi kimseyi kötü zannetmektir. Günahının affolunmayacağını sanmak, Allah’u Teâlâya suizan olur. Müslümanı fâsık zannetmek suizan olur. Suizan haramdır. Haram işleyen kimseyi bilir ve onu sevmezse, suizan olmaz, buğd-i fillah olur, sevap olur.
Müslümanın bir ayıbını görünce, ona hüsnü zan etmeli, teviline çalışmalıdır! Kalbe gelen bir düşünce, suizan olmaz. Kalbin o tarafa kayması, meyletmesi suizan olur. Hadis-i şerifte, “Suizan, yanlış karar vermeye sebep olur” buyuruldu. -Müslim- Şafii mezhebinde alametlere bakarak kesin karar verilmez.
Önemli olan iyi araştırmak ve şikayet edilen şahsı da adil ve önyargısız dinlemektir. O zaman işin rengi değişebilir. Ama benim çalıştığım mesai arkadaşım doğru söyler dediğimizde isabetli karar veremeyebiliriz. Belki, arkadaşının kendine göre bazı hesapları vardır.