Dış devletlerle ilişkili olan örgütler ve yapılar bazen akıl ve mantığın kabul etmediği hareketlerde bulunurlar. Zorlama sonucu kendilerinin işin üstesinden gelemeyeceği işlere kalkışırlar. Ve sonucunda büyük bir hezimete uğratılırlar. Ya da bu ülkeler onları büyük projeleri için yem olarak kullanırlar. Yani hükümeti bunlara karşı duyarlı hale getirip asıl yapmak istedikleri planları yapamaya çalışırlar. Dünyanın neresinde olursa olsun bütün darbe ve karışıklıkların planlayıcısı Amerika’dır. Amerikasız darbe olmaz.
FETO dedikleri yapı, 150 milyar dolar bütçesiyle özellikle eğitim alanında dünyaya yayılmış bir organizasyondu. Her tarafta bağlantıları vardı. Türki Cumhuriyetlerin Rusya ve İran’dan uzaklaştırılıp ABD ve Avrupa’ya yanaşmalarına yardım eden ana unsurlardan biri idi.
Bu yapı 50 yıla yakın çalışma yapıyor. Türkiye içinde yüzlerce özel okulları mevcuttur. Birçok yerde öğrenci yurtları, pansiyonları var. Türkiye’nin her tarafında iş adamları dernekleri var. Bütün kurumlarda on binlerle ifade edilen elemanları var. Özel üniversiteleri vardı. Devlet üniversitelerinde bulunan öğretim görevlilerinin büyük çoğunluğu da onların arkadaşları idi. Son yıllarda yapılan bütün sınavların sorularını onlar hazırlıyorlardı. Dolayısıyla bu sınavlara giren onların vatandaşları en yüksek notları alıyorlardı. Üniversitelerdeki öğretim görevlileri çalınmış cevaplarla doçent ve profesör oldular.
Türkiye’nin para musluğu bunlara akıyordu. Ne isteselerdi yerine geliyordu. İktidar onların bir dediğini iki etmiyordu. Onlarda bu imkanlarla bir çok kesimi yanlarına çektiler. Çekemediklerini de polis, savcı ve hakim üçgeniyle hapislere çektiler. Tövbe edenler çıkarıldı.
Her şeyi elinde bulunduran bu ekip ne olduysa devleti yönetmeye çalıştı. Bütün kurumlarda paralel bir yapı oluşturan bu ekip, başbakan ve Cumhurbaşkanının da paralelini yapmaya kalkıştılar. Yani Başbakana emir vermeye çalıştılar. İşte kırılma noktası burası oldu. Başbakan onların emirlerini ve yönlendirmelerini kabul etmeyince ipi sıkmaya çalıştılar. Başbakan ipi kesti. Başbakan onların planlarını bozdu. Bunun üzerine bütün plan ve programlarını devreye koymaya çalıştılar. Güneydoğu da terör olaylarının çoğalmasını sağladılar. Oslo görüşmelerini açığa çıkardılar. Hükümeti halkın nezdinde zor duruma koymaya çalıştılar. ABD ve İsrail’in ısrarla karşı olduğu Hakan Fidanı yok etmeye çalıştılar.
Bütün kurumlar ve imkanlar FETO’nun elinde idi. Ülkeyi onlar yönetiyorlardı. Buna rağmen ülkeyi büyük bir uçuruma atmaya kalkıştılar. Onlar bu işin erleridir. Asıl bu işin sahibi büyük şeytandır. Şeytanın isteği üzerine milyonlarca insanı perişan etmek akıl karı değildir.
Hükümette bu süreçte çok hassas davranmalıdır. Rastgele insanları mağdur etmemelidir. İnsanların birbirlerini şikayet etmelerine fırsat vermemelidir. Fakir olan birçok genç onların yurtlarında mecburiyetten kaldı. Onlara selam veren her şahıs onların adamı değildir. Yada daha önceden iç yüzlerini bilmeyen bir çok insan dini hassasiyetten dolayı onlara yanaştı. Bunları göz önüne almak lazımdır.
Bu arada şunu da unutmamak lazım: dindar halk la ilahe bayrakları ile ortaya çıktı ve bu sürece sahip çıktı. Zor dönemlerde sokağa çıkamayan bazı yetkililer tevhid bayrağının sokaklara çıkmasını yasaklamaya çalışıyorlar. Bu yetkililere karşı hükümet hassas olmalı. Bunlar halkı küstürmeye çalışan hainler olabilir.
Allah’u Teala, bu toplumu başına gelecek büyük sıkıntılardan muhafaza etti. Bu darbe başarılı olsaydı, çok sayıda insan öldürülürdü. Çok insan da mağdur olurdu. Eğer tam güçlendikten sonra darbe yapsalardı başarılı olurlardı.
Allah bizleri zalimlerin şerrinden korusun. Amin...