Allah Kur’an’ı Kerimde şöyle buyurmaktadır: “ Ey İman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan ve adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa olan kininiz sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Adalet gösterin, çünkü adalet takvaya çok daha yakındır. Allah’tan korkun; çünkü Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.” -El Maide: 8-
Rivayet edilen bir hadiste de Hz. Peygamber şöyle buyurmaktadır: “İman etmedikçe cennete giremezsiniz; Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş sayılmazsınız”
Müslüman olanlar, hayat rehberi ve kurtuluş reçetesi olarak Kur’an ve peygamberlere tabi olmak ve onlara uymak zorundadırlar. Müslüman ve insan olarak birbirimizi sevmek veya en azından birbirimizin hak ve hukukuna saygılı olmakla sorumluyuz. İnsanın şahsına değil, yaptığı kötülüğe karşı olmalıyız ve bir doktor gibi, insanı o yanlıştan kurtarmaya ve onun yanlıştan kurtulmasına yardımcı olmalıyız.
Kapitalist çıkarcılığın ve ideolojik partizanlığın aramıza soktuğu fitne ve ayrıştırma bizi bizden ve insani değerlerimizden epey uzaklaştırdı. Haktan koparak kapitalist bencillik ve çatışmacı Marksist ideolojinin pençesine düşenler; batı emperyalistlerinin teşvik ve desteğiyle çıkar ve ideolojik fırkalar üzerinde çatışmaya başladılar.
Evet, birbirimizi sevmeyebiliriz! Birbirimizi eleştirebiliriz; birbirimize muhalefet edebiliriz, ancak bütün bunlar insani sınırlar içinde kalmalıdır. Nefret, kalp ve vicdanları kör etmemelidir.
Ancak ne yazık ki, Türkiye’de Tayyip Erdoğan nefretiyle doldurulan bazı insanların gözü hiçbir şey görmüyor. Tayyip Erdoğan düşmanlığına kilitlenmişler. Dünyadaki bütün olumsuzlukları Tayyip Erdoğan üzerinden değerlendiriyorlar. Utanmasalar! Kızılderililerin katliamını, Afrikalı zencilerin köleliğini, Japonya’ya atılan atom bombasını, Hitlerin Yahudileri katledişini… Tayyip Erdoğan’a mal edecekler.
Nedir bu kin ve nefretin sebebi? Neden zulmeden ve büyük katliamlar yapan diktatörlere ve emperyalist işbirlikçilerine bu nefret duyulmaz da, halkını batının boyunduruğundan kurtarmaya çalışan liderlere bu denli kin ve nefret duyuluyor. Müslüman, Kürt ve Alevileri katleden, asimile eden tek parti yöneticilerine; halka büyük acılar yaşatan yöneticilere bu kin duyulmaz. Ama halkı için bir şeyler yapmaya çalışan Sultan Abdülhamit, Adnan Menderes, Turgut Özal, Necmettin Erbakan, Tayyip Erdoğan ve benzerlerine bu kadar nefret üretiliyor.
Bu kin ve nefret bize ait olamaz. Bizim düşmanlarımıza karşı bile gözettiğimiz bir hukukumuz var. Tıpkı ABD ve İngiliz strateji geliştirme laboratuvarlarında hazırlanan foto montaj ve algı operasyonları gibi; bu kin ve nefret de onların laboratuvarlarında üretilmekte ve kendi sömürü ve iktidarları önünde engel gördüklerine yöneltilmektedir.
Ve kinle yüklenen bu zavallılar, işaret edilen hedefe kilitlenmektedirler. Dünyadaki ve belki de geçmişteki bütün kötülüklerin sebebi gösterilen Tayyip Erdoğan’ın hiç olumlu bir yönünü göremeyecek kadar akıl ve vicdanlarını kaybetmişlerdir. Tayyip Erdoğan nefretiyle, İslam ve Kur’an’dan uzaklaşırlar. ABD, İsrail, Rusya, İngiltere, Fransa, Almanya, en azılı düşmanlarıyla işbirliği yaparlar. Kin ve nefrete o kadar esir olmuşlar ki, askeri darbeye kalkışır, savaş uçakları ve tanklarla masum halkı katledebilirler. Berikiler de Tayyip Erdoğan’a duydukları nefretten, darbenin başarılı olması için içten içe sevinirler, İmanları olsa belki de dua fasılları düzenlerler. Tayyip Erdoğan’a o kadar kinliler ki, onu devirmek için bütün Türkiye’yi, hatta bütün dünyayı batırabilirler…
Tekrar ediyoruz; birilerini sevmeyebilir ve karşı çıkabilirsiniz. Ama karşıtlığınız, sizi asla insanlığınızdan uzaklaştırmamalı ve ihanet içine sokmamalıdır. Kin ve nefret en çok da sahibine zarar verir. Dünyadaki en mutsuz insanlar, kalbinde kin ve haset besleyenlerdir.
İnsani değerleri bütün karşıtlıklardan üstün tutmak dileğiyle…