15 Temmuz akşamı ülkemizin ve halkımızın geleceğine ipotek koymak isteyen hain güçlerin darbe girişimine şahid olduk. O günden beri meydanlarda darbe girişimine karşı halkımız ve kurumlarımızla dimdik ayaktayız.
40 yıldır bu fitne şebekesi bugün için hazırlık yaptığı ve ciddi planlar yaptığı ortaya çıktı. İnsanlarımız ve idarecilerimiz maalesef görünen yüze bakarak yapılan ihanet çalışmalarını zamanında fark etmedikleri için iş bu raddeye geldi. Oysa 12 Eylül'de, 28 Şubatta, Mavi Marmara'da, Papanın elini öpmeden tutunda Abant toplantıları ve sözde Türkçe olimpiyatlarda ve 'diyalog' safsatalarında bu ihanet hep ortada olmasına rağmen saflık uykusundan uyanmayan insanlarımız bu durumu görmeyerek hep hüsnü zan besledi. Oysa her şeyi ile İslam ve Müslümanlara düşman olan bu ihanet şebekesi oluşumun başkalarına hizmet ettiği, yaptıkları yayınlar ve takip ettikleri siyasette apaçık görünmesine rağmen insanlarımızın gözünün önüne perde çekilmiş gibi görmediler.
Aynı durum maalesef PKK/HDP içinde geçerlidir. Her şeyleri ile bu halka ve inancımıza ihanet içinde olmalarına rağmen şuurlu ve İslamı kendine dert edinen kesimler dışında kimse görmek istemedi. Maalesef bazı imam ve müftüler bile bu ihanete destek vererek yaptıklarına kılıf bulmaya çalıştılar ve çalışıyorlar.
Bu iki ihanet şebekesinin birlikte çalıştığından kuşku yok. Ancak sorun biz Müslümanların bu ihanetleri gördüğümüz halde yok farz ederek, olmayan bir ‘olumlu’ kılıfa sokarak bu ihanet ve kalleşliğe gözümüzü kapatmamızdır.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası inşallah insanlarımızın gözü açılmış ve ihanet içinde olanların, farklı maskelerle bizlerin gözünü boyadığını anlamışlardır.
Şimdi küp kırılıp pislikler ortaya saçılınca herkes kınamaya ve eleştirmeye başladı. Bu ihanet şebekesi şunu yaptı, bunu yaptı diyorlar. Bunlar bugüne kadar zarar vermedikleri, kumpas kurmadıkları kimse kalmadı. Bunlar ve PKK aynı zihniyetin ürünüdürler. Kendilerinden başka kimseye hayat hakkı tanımak istemediler. O yüzden kendileri gibi olmayan herkese kumpas kurarak itibarsızlaştırmaya ve ortadan kaldırmaya çalıştılar. Araplar, "Men dakka dukka" derler. Şimdi yaptıkları zulümler ayaklarına dolandı ve mazlumun ahı aheste aheste çıkıyor.
Değerli dostlar!
Bunların bana göre en büyük zararları İslamı mecrasından çıkaracak akideyi bozacak planlardır. Bunun ilk adımını 'Abant toplantıları' ile yaparak İslamın temeli ile oynadılar. Sonra ‘Hıristiyan ve Yahudilerde cennete girebilir’, ‘Peygambere iman şart değil’, ‘diyolog projesi’ ile İslamın temelini sarsacak adımlar attılar. İslam ve Müslümanları Hıristiyanlaştırmaya kalktılar.
Emrinde oldukları ve uyguladıkları projede F.Gülen'e verilen en büyük görev, tıpkı Miladi 5-67 yıllarında yaşayan Yahudi asıllı, Nasraniliği asli ve Tehvidi çizgisinden çıkarıp, teslis gibi temel dogmaları oluşturan Pavlus'un görevini almıştır. Pavlus, Hıristiyanlığı Tevhid çizgisinden çıkardığı gibi Gülen'de 'İslama karşı İslam' projesi içinde verilen rolü oynayarak hizmet ediyor gibi yaparak İslamın temeline dinamit koymuştur. İslam akidesi yıkıldı mı artık o milleti köleleştirmek çok kolaydı.
Bu konuyu daha iyi anlayabilmemiz için Mesnevi’de geçen “Vezir’in Hilesi” adlı kıssaya bakmak faydalı olacaktır.
Tabi ki, onların bir hesabı olduğu gibi ALLAH'ın da bir hesabı vardı ve hainlerin kara yüzünü ve oyunlarını ortaya çıkardı. HÜDA PAR Genel Başkanı Sayın Yapıcıoğlu’nun dediği gibi, 40 yıl harcadıkları emek 40 saatte heba oldu.
“Onlardan öncekiler de hileler yapmışlardı. Fakat sonuçta bütün hileler(in cezası) Allah'a aittir. Her nefsin ne kazandığını O bilir. Bu dünyanın akıbetinin kime ait olduğunu kâfirler de yakında bilecekler.” -Ra’d:42”-
Sonuç olarak: Bizler ALLAH’ın nuru ile bakarak şeytanın sağdan yaklaşması oyunlarına karşıda uyanık olmalı ve dini maske olarak kullananların oyunlarına dikkat etmeliyiz. İslama uyduğumuz ve ALLAH’ın yolunda olduğumuz sürece şeytan ve şeytanın avanesinin hilesi bizlere tesir etmeyecektir. ALLAH’a tam bir teslimiyetle teslim olduğumuz sürece hile ve tuzaklar boşa çıkacaktır inşallah.
Selam ve dua ile…