Evet, bu bir darbe girişimi değildi. Bu bir işgal girişimi idi. Bütün şer güçler daha önceden bir araya gelmiş ve Türkiye’yi yıkmak için birleşmişlerdi. Bu planın başını çeken güç Amerika’dır. Avrupa ve İsrail planın birer parçalarıdır. Birinci dünya savaşı sonunda parçalanan ülke Osmanlı devleti oldu. Bu savaşı çıkaran devletler onlardı. Parçalanan ise biz olduk. Onların iyi çocuklarının eli ile ülkemiz parçalandı. Ortadoğu ve Afrika ile balkanlar elimizden çıkarıldı ve onların iyi çocukları bütün İslam coğrafyasında yönetime geldiler. Onların iyi çocukları halkımızı İslam’dan uzaklaştırdılar.
Kurtuluş savaşını verenler halktı. Süt satan imamlardı. Mahalle imamları ve esnaflardı. Başı örtülü kadınlar ve nenelerdi. Tarlalarda çalışan fakir insanlardı. Zenginler nerede idi? 15 Temmuz gecesi nerede iseler yine oralardaydılar. Fakirler, makarnacılar ölümüne meydanlarda idiler. Tankların üzerine çıkan insanlar hep bir ağızdan “Ya Allah, Bismillah, Allah’u Ekber” tekbir getirenlerin arasında “kahrolsun Şeriat” diyen yoktu. Çarşaflara yırtanlarda yoktu. Çarşaflılara ve örtülülere düşmanlık yapanlarda yoktu. Darbenin olduğunu duyduklarında bankamatik ve marketlere koşanlarda yoktu. Fakirlerin sırtından milyon dolarlar kazanan sanatçı bozuntuları da yoktu. Canını verenlerin içinde veya yaralıların arasında bir tane zengin veya sanatçı var mı? Hepsi memleketleri ayaklar altına alınmasın diye sokağa fırlayan fakir halk tabakası idi. Akrabalarının cenaze namazlarında, namaz kılanların arkasında duranlarda yoktu.
Amerika aylar öncesinden hazırlık yapıyordu. Türkiye’deki asker ve yetkililerinin ailelerini daha önceden aldırmıştı. Suriye sınırında hazır bekleyen PYD ve DAEŞ güçleri darbe başarıya ulaştığı anda sınırdan içeri girip Kürtlerin yaşadığı şehirlerde kendi aralarında çatışmaya gireceklerdi. Kürtlerin şehirlerinde büyük bir yıkım ve çatışma sonucunda kurtarıcı güçlerimiz olan Amerika ve Avrupa ülkeleri hemen DAEŞ’e karşı harekete geçiyoruz adı altında bombalama işlerine ve işgale başlayacaklardı. Kürtlerin kaçacağı yeri de olmadığı için çaresiz bir şekilde bombaların altında öleceklerdi. Ondan sonra, PKK cesetlerle dolu olan, yıkılmış şehirlerde azınlık taraftarlarıyla hakim olacaktı. Ama Amerika’nın asıl hedefi ise bu bölgeyi Ermenilere geri vermektir. Yani Kürtlerin kanı dökülecek ama Ermeniler hakim olacaktır.
Türkiye deki Türk solu ise, ellerine hiçbir şey geçmeyeceği halde, Darbeye destek verdiler. Onlar, İslam’ a ve Tayyip Erdoğan’a kindardırlar. Bu kinlerini şöyle bir örnek ile açıklayabiliriz. Bir adama denilmiş ki, sen ne istersen senin komşuna iki katını vereceğiz. Adam düşünmüş, bir ev istese komşusuna iki ev verilecek. Bir türlü işin içinden çıkamamış. En sonunda benim bir gözümü çıkarın demiş. İşte Türk solu bu durumdadır. Yeter ki yönetim bunlardan gitsin. ABD mi Almanya mı geliyor önemli değil.
İnançlı ve dürüst olan Türk, Kürt, Zaza, Arap vesaire Türkiye de yaşayan bütün samimi halklar ilk saatten itibaren sokağa çıktılar ve işgale karşı kurtuluş savaşı verdiler. Bu savaşta sol zihniyetin yaptığı gibi hiçbir yere zarar vermediler. Aç kaldıkları halde herhangi bir marketi yağmalamadılar. Tankta yakmadılar. Esir aldıkları askerleri de öldürmediler. Herkesi ve her şeyi kendilerine ait kabul ettiler.
Bu zafer Türkiye de yaşayan ve darbeye karşı çıkan herkesi ortak zaferidir. Belli bir çevrenin veya ırkın değildir.
Bu zaferin sonunda yapılacak en önemli şeylerden bir tanesi şudur. Daha önceden bu darbecilerin kumpasları sonucunda mağdur edilmiş olan bütün kesimlerin haklarını iade etmektir.
Allah yardımcımız olsun. Amin…