Ortadoğu coğrafyasında oynanan oyunlarda Ortadoğu ülkelerinden hangisi karar merkezindedir diye düşünürsek bu ülkelerin hiç biri planlamada yoktur. Oynanan oyunları satranç oyununa benzetirsek şöyle diyebiliriz. Amerika masanın başına geçmiş. Satranç oyununu önüne koymuş. Bir ülkeye şah rolünü vermiş. Birine fil diğerine kale, vezir, at rollerini biçerken bazıları da asker rolüne konulmuştur. Rakip oyuncusu da kendi ürettiği bilgisayardır. Satranç taşlarından her biri kendisinin çok önemli olduğunu düşünür. Görüntü çok büyük ama işlev piyonluktur. Dolayısıyla bu ülkelerin her biri çok önemli kazançlar elde ettim ve ben bölgenin lideri konumundayım diye düşünür. Ama her biri iri cüsseli hindilere benzerler.
Eski zamanlardan birinde yeşilliyi, suyu bol olan bir bölge varmış. Her taraf değişik ağaçlarla dolu imiş. Burada yaşayan iri cüsseli hindiler varmış. Göçmen kuşlar soğuk memleketten sıcak memlekete giderken bu bölgenin üzerinden geçmişler. Liderleri bakmış ki aşağıda çok güzel bir yer var. Kuşlarda yorulmuşlar. Üç tane temsilci seçmiş ve demiş ki gidin bu bölgenin liderinden dinlenmek ve bir şeyler yemek için izin alın. Temsilciler inmişler ve ilk rastladıkları hindiye liderlerinin kim olduğunu sormuşlar. Hindi kendini kabartmış ve benim demiş. Kime sormuşlarsa aynı cevabı almışlar. Hiç bir şey anlamadan liderlerine geri dönüp yaşadıklarını anlatmışlar. Liderleri demiş ki bunlara saldırın. Bunların iri yarı olduklarına bakmayın. Bunlar tek bir hindidir. Bu küçük kuşlar hep beraber hindilere saldırmışlar. Hepsini dağıtmışlar ve bölgeyi ele geçirmişler. Bölgemizdeki devletlerden İran, Türkiye, Mısır ve Suudi Arabistan her biri ayrı ayrı bölgenin lideri benim diyorlar. Bu yüzden bölgede olan olaylara kendi liderlikleri noktasında bakıp olayları kendi taraflarına çekiyorlar. İşin gerçeğinde bunlar doğru dürüst kendi topraklarında bile hakim değildirler. Her birinin hakimiyetleri çürük bir ipe bağlıdır. Çok güçlü görünen Suriye ABD tarafından ne duruma sokuldu. Bu oyunun planlayıcısı ABD’dir. Güçsüz, silahsız olan bir kesimi ayağa kaldırdı. Ondan sonra YPG-PKK’yi oraya soktu. Sonra İŞID’ i YPG’ nin üzerine saldı. Medya yardımı ile işıdi olabildiğince vahşi gösterdi. Bir eylemlerini yüz gösterdi. İslam aleminin kurtarıcısı diye genç kesime gösterdi. Zulüm altında inleyen Müslüman gençler bunları kurtarıcı diye gördüler. Bir anda eğitimsiz ve başı boş binlerce Müslüman bunların safına geçti. Tarih boyunca Silahlarını Müslüman halka çevirmiş olan bu tekfirci zihniyet yeniden İslam düşmanlarının eliyle güçlendirildi. Onların yapmadıkları eylemler bile onlara mal ediliyor. Onlarında hoşuna gittiği için yalanlamıyorlar. Bu şekilde korkularının halka daha fazla yerleştiğini düşünüyor olabilirler. İmam Ali’nin Sıffın’da başarısız olmasına sebep oldular. Bu korkunç düşman ABD tarafından bombalanıyor gibi görünüyor. İŞİD bir bölgeye girince halk kaçıyor. ABD bombalayınca o da kaçıyor. Ondan sonra YPG- PKK oraya yerleşiyor. İstediklerini geri alıyor. Kendine yeni bir halk oluşturuyor.
Türkiye de sürekli plan yaptığını, işlerin organizatörü olduğunu söylüyor. Halbu ki bu Ortadoğu da bulanan hiçbir devlet yönetmen değildir. Yönetici değildir. Hepsi birer askerdir. Yönetici, Amerika’dır. Rahmetli şehid Seyyid Kutub 1945’te İslami Etüdler adlı makalesinde diyor ki; Rusya yıkılacak. Amerika tek başına dünyanın hakimi olacak. Yeni kurduğu düzene “Yeni dünya düzeni” adını koyacak. Vay o dünyanın başına ki Amerika tek başına onun hakimi olsun. Şu anda Amerika tek başına dünyanın hakimidir. Peki, onun da sonu olur mu? Olur. Ne zaman? Ne zaman ki Ortadoğu ülkeleri aralarındaki çekişmeleri bırakıp el ele verseler. İşte o zaman Amerika biter.
Allah'a emanet olun...