Halk arasında meşhur bir rivayet var. Baba, yaramaz oğluna “Sen adam olmazsın” diyormuş. Belki biraz da zeki olan oğlunu hırs basmış ve okuyarak nihayetinde Vali olmuş. Geldiği makamı ve kendisini babasına kanıtlamak için, köyde bulunan babasını getirmek için asker göndermiş.
Gariban köylüm, karşında askeri görünce korkmuş, telaşlanmış. Her ne kadar “Ben ne yaptım? Benim bir suçum yok” diye yalvardıysa da asker, “Vali sizi istiyor” diyerek adamcağızı aralarına alarak konağa getirmişler.
Tahtta oturan vali, askerler arasında korku içinde bekleyen babasına seslenmiş, “Bana bak baba! Hani adam olmazsın diyordun. Bak, okudum ve vali oldum” demiş. Yüreği, onuru incinmiş baba, tahtta oturan Valiye:
“Oğlum! Ben sana vali olamazsın demedim, Sana adam olmazsın dedim. Nitekim vali olmuşsun ama adam olamamışsın. Eğer adam olsaydın, babanı ayağına getirmez, sen babanın ayağına giderdin” diye karşılık vermiş.
Evet, bizim adamlara ihtiyacımız var. Ve okullarımız ‘ADAM’ yetiştirmelidirler.
Taklidi eğitim sistemiyle çocuklarımızın kafaları, kendilerine yaramaz bilgilerle doldurulacağına ve ezbere yöneltileceklerine; temelde insani ve ilmi verilerle eğitilmeli ve donatılmalıdırlar.
İyi toplumlar, iyi bireylerden oluşur. Eğitimin öncelikli görevi de iyi bireyler yetiştirmek olmalıdır. Bunu en iyi sağlayacak olan da Din ve Ahlaktır. Ancak okullarımızda verilen bu dersler, aslına uygun bir şekilde ve ehil uzmanlarca verilmemektedir. Buna rağmen batı-l beslemesi bazı garpzadeler, Din ve Ahlak dersini-sözünü duyunca, kaktüs üzerine oturmuş gibi canhıraş bağırmaktadırlar.
Bu eğitim sistemi ‘adam’ yetiştirmiyor. Hani bu FETÖ üzerinden cemaat ve tarikatlara saldıranlara hatırlatmak lazım. Darbe yapan bütün generaller, bu eğitim sisteminin en yüksekokullarına kadar okudular. Adaleti çiğneyen, güç ve ideolojiye göre kararlar veren yargıç ve savcılar, bu sistemin üniversitelerinden mezun oldular. Zamanında, insanlara işkence eden, kumpaslar kuran polisler, bu eğitim sisteminden mezun oldular. Halkını horlayan, halkın değerlerine saldıran medya kalemşorları, bu eğitim sisteminden geçtiler. Mesleği ve göreviyle ilgileneceğine, halkın inancına ve kızlarımızın tesettürüne saldıran Akademisyenler, Generaller, İnsan haklarını koruması gereken Baro başkanları, Tabipler odası başkanı doktorlar… Bu eğitim sisteminin üniversitelerinden mezun oldular…
Köylümüz, işçimiz ve esnafımız arasında bir ayırımcılık ve nefret yok. Halkın arasına ayırımcılık sokmaya çalışan, partizanlık yapan, kin ve nefret aşılayan, kavga ve ayrımcılığa teşvik edenlerin hepsi bu eğitim sistemin mezunlarıdırlar.
Toplumun ıslah ve ifsadı üzerinde en çok etkisi olan Eğitimciler, İdareciler ve Yargıçlar bu eğitim sisteminden geçmektedirler. Eğitim ıslah edici olmalı ki, insani meziyetlerle donatılmış iyi insanlar yetiştirsin.
- İnsan merkezli bir eğitim verilmelidir. İnsan odaklı; Ahlak, sorumluluk bilinci, saygı ve sevgi… Aşılanmalıdır.
- Taklitçi, kalabalıklara uyan bir zihniyet yerine; akıl ve vicdanını çalıştıran insanlar yetiştirilmelidir.
- Din ve Ahlak dersi özüne uygun olarak ve ehil uzmanlarca verilmelidir.
- Din ve Ahlak dersine karşı çıkanlara “İnsan hakları dersi” verilmelidir.
- Batıdan ithal ve zararı olan karma eğitim dayatmasından vazgeçilmelidir.
- Eğitim, ortak yaşama kültürünü geliştirecek ve toplumsal barışa katkı sağlayacak şekilde olmalıdır.
- Materyalist kalıplarla hazırlanmış ve insanları isyan ve sorumsuzluğa sevk eden eğitim yerine; Dinleri ve bütün inanç sistemlerini özlü olarak anlatacak dersler verilmelidir.
- Eğitim, tıpkı din gibi; insanlara sorumluluk bilinci aşılamalı ve insana karşı işlenen her suçun mutlaka cezai bir müeyyidesinin olacağını beyinlere işlemelidir.
- İnsani bir temel hak olan; Ana dil ile eğitim, talep ve ihtiyaçlara göre yerine getirilmelidir…
Bütün öğretmen ve öğrencilerimize başarılar diliyorum…