Küsmek, yalan söylemek, iftiralarda bulunmak, dedikodu yapmak, bozmak, kavga çıkarmak, inkâr ve nankörlük etmek, basitlik ve adilik, bir maharet istemeyen en kolay şeylerdir.
Yapmak, düzeltmek, sorunları çözmek, barış ve huzur ortamını sağlamak… Gibi iyilik ve güzellikler ise herkesin harcı değil; ancak samimi ve hakka teslim olan babayiğitlerin yapacağı bir iştir.
Halk, sorunlarını çözsünler, sosyal adaleti sağlasınlar, bütün vatandaşları eşit görecek sivil bir anayasa yapsınlar diye TBMM’sine vekiller gönderir. Peki, vicdan ve adalete sığmayacak kadar imtiyazlar tanınan ve yüksek maaşlar alan vekiller ne yapar? Görevini layıkıyla yapmaya çalışanları tenzih ederim, ama çoğu, şahsi hesapları veya ideolojik takıntılarının peşinde sürüklenirler. Sorunların çözüm merkezi, uzlaşma ve halka örnek olması gereken meclisi adeta arenaya çevirmektedirler.
Yeni ve adil bir Anayasa için bütün siyasi partiler halka söz verdiler. Ancak şimdi, eski anayasaya dokundurtmamak için küskünleri oynuyorlar. Kimileri ( batının verdiği) fabrika ayarlarına dönerek “ Rejimin değişmesine asla müsaade etmeyiz” diyor. Kimi, “Bunlarla bir arada yaşamaktansa Avrupa’ya ilhak ederiz” diyor…
Birileri de “ Tecavüzcülere af çıkarıyorlar” diye bağırıyor. Tecavüzcülere, tecavüzcülere af isteyenlere, tecavüzü normal göstermeye çalışanlara lanet olsun. Peki, tecavüz nedir? Öncelikle bunun üzerinde anlaşmak gerekir.
Evlilik dışı bütün ilişkiler zina ve tecavüz değil midir? Nikâhsız metres hayatı yaşamak, dost ve komşunun eşiyle ilişkiye girmek, başkalarına tecavüz değil midir? Peki, küçücük çocuklara tecavüz eden alçakların idamına karşı çıkanlar kimlerdir?
Torununuz yaşındaki küçücük kızlarla ilişkiye gireceksiniz. Namus anlayışına kâbus diyeceksiniz; tecavüzü tahrik eden çıplaklığı teşvik edeceksiniz; en yakın arkadaşınızın eşiyle tatil beldelerinde keyif yapacaksınız; Özgürlük maskesiyle her türlü cinsel sapıklığı savunacaksınız; park ve caddelerin yatak odalarına dönüştürülmesini mazur göreceksiniz; ama 16-17 yaşındaki birilerinin anne ve babalarının rızasıyla evlenmelerine “ tecavüz var” diye bağıracaksınız…
Öncelikle 18 yaş sınırı neye göre belirlenmiş ve yaşanan gerçeklere uygun mudur? Eğer birazcık samimiyseniz, gelin uygun bir yaş üzerinde anlaşılsın ve bu yaşın altındaki insanlara cinsel bütün yaklaşımlar cezalandırılsın?
Sadece bizim toplumumuzun değil, insanlığı tabii bir gerçeği vardır. Ergenlik çağlarından sonra 16-17 yaşlarında evlilik, dünyanın her tarafında vardır. Zorla kaçırmaları ve çocuk sayılacak yaştakilerle ilişki ve evlenmeleri hiç kimse savunmamalı. Kaçırmanın da bir ceza ve bedeli olmalı. Ancak öncesinden veya sonrasında ailelerinin rızasını alarak evlenmiş 16-17 yaşlarındaki gençlere uygulanacak müeyyide adil olmalıdır.
Genç kadın, gözyaşları içinde ekranlarda yalvarıyor: “ Eşimle kaçtığımda 18 yaşında değildim. Evlendik, 3 çocuğum oldu. 11 yıl sonra eşime 12 sene ceza verdiler ve şimdi eşim hapiste. Bana ve çocuklarıma kim bakacak? Yalvarıyorum, eşimi istiyorum…”
Bu durumda evli ve eşi hapiste olan 3800 hanımdan söz ediliyor. Siyasilerin bu feryatlar duyması gerekmiyor mu? Mevzuyu istismar ve saldırı bahanesi yapacağınıza, bir araya gelip adil bir karar vermeniz gerekmiyor mu? Suçlayıp, karalayacağınıza ortak akılla daha doğru çözümler üretemez misiniz? Çıkarılacak yasa, Kesinlikle tecavüzlere kapı aralamamalı ve mevcut mağduriyetleri gideriyim derken, yeni mağduriyetlere yol açmamalıdır. Erkekten ziyade, eşini isteyen kadının feryadına çare olmak gerekmez mi?
Lütfen biraz samimi olun! Eğer sözünüzde samimiyseniz, uzlaşılacak makul bir yaşın altındaki hiç kimseyle ilişkiye girilmemeli ve girenler cezalandırılmalıdır. Zina dediğimiz evlilik dışı ilişkileri ve bütün cinsel sapkınlıkları özgürlük maskesiyle savunup, nikâh ve evliliğe karşı çıkmak tecavüzcü olmak ve tecavüzcüleri savunmaktır…
LÜTFEN BİRAZ SAMİMİ OLUN VE HALKIN DEĞERLERİNE VE İNANCINA SAYGI GÖSTERİN…