3 Aralık Dünya Engelliler günü ilan edilmiş. Her zaman ki gibi, sadece bir gün de bir kutlama yapılmaktadır. Allah aşkına neyi kutluyorsunuz ya!!! Bunu kabul etmek mümkün değil. Engelli olmaları, onların istek ve arzuları ile sahip oldukları bir Hayat şekli olmadı ki!!
Lakin hayat imtihanlar ile yüklüdür. Her kulun farklı sıkıntıları mevcuttur. Hepimiz birlik olup yardımlaşma duygusuyla yaşamlarımıza yön verir isek... Engelleri aralardan kaldırırız. Sene de bir gün, ünlü firmaların reklam amaçlı salaklıklarına katlanmak mümkün değil!!! şakşaklamak ve de sanal alemde iki satır yazmak ile engelli olan insanlara yardım etmiş olmayız. Bunun için herkes ama herkes bir şeyler yapabilir. Maddi ya da manevi...
Her ülkede engelliler için yapılanlar azınlıklar halinde görülmektedir. Şimdi Türkiye de yaşayanlar diyecek ki;"ah ah Avrupa'da olsak engellilerin hakkı çok. Yollar ve her şey onlara göre yapılmış..." Aslında düşünüldüğü kadar muhteşem değil. örneğin, Berlin şehri düz bir alan üzerinde kurulmuş. Yani dağlık ya da yokuşları olmayan bir şehir. Yolların geniş olanı da var, dar ve sıkıntılı geçilen sokakları da . Yani engelliler için sokaklar rahatlıkla kullanılmaktadır.
Engellilere tanınan haklara saygı gösteren insanlar, sanırım Avrupa da daha fazla. Mesela bir engelli araba parkına başka bir araba asla park yapamaz. Yaparsa arabası çekilir. Üstüne oldukça yüklü bir fatura yani ceza gelir. Ee durum maddiyata yansıyınca.. parklar yapılmamakta.
Bizim ülkemizin insanlarında maalesef bu hassasiyet mevcut değil. İnançlı vatandaşlarıyız (güya). İşimize gelince tozlu raflardan dilimize indirip kullandığımız "İnançlarımız" ile yaşamaktayız. En büyük engel de beyinlerimize bu şekilde hükmetmemizdir. Aslında, insanlar olarak, her şeyi devletten beklemek yerine, biz vatandaşlar da bir şeyler yapabiliriz. Çevremizden yardım toplayıp, bir engelliye akülü sandalye alabiliriz.
İki sene önceydi, 15 yaşında Cemre adında engelli bir kızı olan annenin gözyaşlarını hala unutamıyorum. "Kızım evde oturduğu yerden kımıldayamıyor. Eğer akülü bir sandalyesi olsaydı, evin içinde zaman zaman bahçede gezebilirdi!" Engelli kızı için isteği sadece bir akülü sandalye idi!! O gözyaşları yüreğime aktı.
Akın, 14 yaşında bir engelli evladımız. Hayali akülü arabasının olmasıydı. Oysa onun yaşıtlarının hayalleri çok daha farklıydı. Akın okulunda rahatça dolaşa bilmek istiyordu. Hayalini bilen bir öğretmeni bana ulaştı. Akın'ın benim evladım olmayışı mı !? Ona karşı tepkisiz kalmamı mı sağlayacaktı.!? Bunu asla düşünemezdim. Aslında Akın için en büyük hayali idi. Ama bizler birleşirsek, nice Akınların hayallerine gül bırakabiliriz.
Akın ya da cemre ... İsimlerinin ya da kimlerin hayatlarının kucağında dünyaya gelmelerinin önemi yoktu. Onların engellerini yok edemeyiz. Lakin hafiflete bilmek için çaba sarf edebiliriz. Engelli olmadığımızın ya da engelli bir evladımızın olmayışına bir şükrümüz olmalıydı. Ve iki sene içinde ülkemin her köşesine İnancına, mezhebine, diline bakmadan Akülü ve manuel arabalar yolladım. Çevremin bana olan desteği ile. Biz engelleri aşabildik. Ben ve dostlarım(kimi insanları hiç tanımıyorum.Onlar bana güvenip maddi yardımlar ulaştırdılar.)
Biz birleşip, el -ayak olduk . Kardeşlerimize ulaşmayı Hayat bu belli de olmaz. Bakmışsınız bir akülü sandalye de bize lazım olur. O zaman mı !! Anlayacağız!!! Ve onların hayalleri, gerçek oldu. Bazen maddiyatlar ile küçük hayalleri gerçekleştire bilmekte mümkün. Hayaller uzaklarda olmamalı. Engelleri dilimizden Yüreğimizden kaldırmadıkça, Bizler insan olamayız. Her daim sizlerleyim değerli engelli kardeşlerim. Sizleri seviyorum.