Lütfen bekleyin..


Abdurrezzak ÇELİK

Sahipsiz Beldeler Arakan-Halep

04 Aralık 2016, 17:03 - Okunma: 3211

Sahipsiz olan Arakan veya Halep mi? Yoksa kangren olmuş durumda olan insanlık veya vicdan mı?

Acılar içerisinde kıvranmaya duran insanlık, insanlığın mahrumiyetini yaşıyor. Her ne kadar acılarla yoğrulan Müslüman beldelerdeki garibanlar olsalar da özellikle Müslümanların neden sesi çıkmıyor demeyeceğim, çünkü Halep ve Arakan insanlıktan mahrum bırakılmış, ümitsiz bir şekilde insanlığı arıyor.

Sahipsiz ve kimsesiz kalmış günümüz mazlumlarının feryatları arşı alaya çıkmış vaziyettedir. Ne acı ki, insanlık bu mazlumlara kör, sağır, dilsiz ve hayasız bir şekilde 3 maymunu bile geride bırakıp dert ve acılarına dört köşe olmuş durumdadırlar. Öyle bir kabih suratları var ki bu mazlumlara acıları yaşatan yaratıkların, bakmaya mide dayanmaz hemen bulanır. Bu bé keslerin acıları üzerinden rant elde etmek için birbirleriyle tepişeduruyorlar.

Bu zalim barbarların getireceği adaletten ümidini yitiren mazlumların feryatlarından çıkan ses yankısı 1400 yıl önceye kadar gidip bize dönüyor. Muhatap benim, sensin, odur, heppimiziz. Vallahi ses vermeyenden hesap soracak paramparça olan bebe cesetleri…

1400 yıl önce Allah bizlere hitaben şöyle buyurmuştu: “Size ne oluyor da, ‘Allah yolunda ve: Rabbimiz! Bizi ehli zalim olan bu şehirden çıkar, bize katından bir veli/sahip gönder ve bize katından bir yardımcı gönder’ diyen zayıf/çaresiz bırakılan erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz? (Nisa: 75) Bunu asırlar önce bizlere diyen Rabbimizin buyruklarından ne kadar da uzaklaşmışız. Bırakın bu savunmasız mazlumlar için küffara kafa tutup ceht etmeyi, İslam beldelerinde tutuşturulan bu ateşte yakılan günahsız çocuklara kendi evimizde dahi keyfimizi bozmaya yanaşmıyoruz. Halimiz içler acısı maalesef.

Arakan’da babasının eline tutuşturulan satır ile çocuğunun boynunu vurmasını emreden budistlere ses çıkarmadığımız her an için bizler mesulüz. Bu insanlık değil. Ya da tekerin içine konulan delikanlıyı ateşe verenlere böyle uzaktan beddua ederek mi kardeşliğimizi ispat edeceğiz.

Oysaki İslam coğrafyası bir bedenin aynı azaları gibi olmalıydı. Halep’e düşen bombaların, Halepçe’ye, Arakan’a, ya da kendi hanemize düşenden hiçbir farkı olmamalıydı. Oradaki kardeşimizin gönlüne düşen ağrı ve acı tüm ümmeti sancıya boğması gerekiyordu. Ama acılar o kadar sıradanlaştı ki, servis edilen meclis tartışmaları bile bu kardeşlerimizin acılarından daha önemli haber olarak seyredebiliyoruz vurdumduymazlıklarımız sayesinde.

Onların acılarına ortak mıyız? Kan ağlıyor mu gözlerimiz bu evlatlarımızın içler acısı hallerine? Yoksa bir futbol maçı skoru kadar da mı değerleri yok bu masumların çektiği acı ve ızdıraplar? Ki bu sorun çözüme kavuşabilecek derecede konuşulmuyor Müslümanlar arasında?

Ninni yerine kurşun-bomba sesleriyle büyümeye çalışan bebeler-çocuklar tek taraflı savaşın gerçek suretini bizlere ifşa ediyor. Ümmetin yetimleri kan ağlıyor! Kaç çocuğun daha annesiz babasız kalması lazım? Kaç baba çocuğunun yanmış bedenini göğsüne saracak bu zulmün bitmesi için? Bir kaç varil petrol için daha kaç varil bomba gökten gelecek kardeşlerimize?

            Belki birileri zannediyor ki yanan Halep-Suriye veya diğer mazlum beldelerdir. Ama üzülerek söylüyorum ki yanılıyoruz. Yanan bu mazlum coğrafyalar değildir. Yanan, küle dönmeye hazırlanan bütün ümmetin tefrikaya düşen kalpleri, mezhebi ihtilafların ümmet gerçeğinin önüne geçtiği ümmetin kendi benliğidir…

Ümmetin değerleri, kutsalları ayaklar altında hayâsızca çiğneniyor. Bu imtihan bir kesimin değil ümmetin tamamının imtihanıdır. Yıkılan hayaller, kaybedilen aileler, tükenen umutlar, taş yığınları altında kalan masum bedenler, sözün bittiğini, çözümün gelmesinin şart olduğunu belirtiyor. Ama mücadele edecek takatimizin saklı olduğu Kitaplar rafta kaldıkça, nasıl değerini yitiriyorsa, söylemlerimiz de lafta kaldıkça aynı değersizliği düşüyor, adeta hiçleşiyor.

Ama sorun değil, Suriye burası; Fransa, Belçika’da yaşayanlar kadar önemli değiller nasılsa! Batının yanında. Biz kardeşleri de ihtilaflar ile uğraşa duralım bu hengâmede. Müslüman kanının tek bir damlası için 1,5 milyar Müslümanın ayaklanması gerekirken, göz göre göre, kameralar önünde vahşi kıyımlar yapılıyor, maalesef ümmet uykusundan kısmaya dahi gitmiyor. Bunca acıya yanmayan yürekler; bilin ki, mahşerde kendilerinin sadece bedenleri değil ruhları da yanacaktır.

Binlerce âlim’e ev sahipliği yapmış Halep yanıyor. Nerdesin ey Müslüman! Ne zamana kadar görmemezlikten geleceksin bu vahşetleri. Unutmayalım ki, “yargıladığımız gibi yargılanacağız.” Kardeşlerimiz yollarımızı gözlüyor, yardım elini bekliyor bizlerden. Şairin de dediği gibi “Bak beklemeye durdu seni cihan, ne olur gel artık bitsin bu hicran.” Bitsin ki zemheri kışlarımız yerini güller açan bahara bıraksın.

Ama farkındayız ki, her şeyde değil, her şerde bir hayır vardır. Bu şer’de de ümmeti kucaklayıcı bir eylem meydana gelir inşallah. O da ümmeti kuşatan sönmek bilmeyen bu ateşin Son asırların en esaslı bir zaferini bırakmaktan başka çaresi yok. Ancak ümmetin birlik beraberliğiyle, sırt sırta, kardeşçe silkelenmesiyle bu ateş söner.

Uyuyan ümmeti sen artık uyandır Allah’ım! Bizi bize bırakma sen ayaklandır Allah’ım!

Ey Rabbimiz! Bu mazlumlar zulme uğramış kardeşlerimizdir. Suçsuz ve günahsız bir şekilde kıyıma gidilmişler, sen hayır kapılarını aç. Ey zulmedenler bilin ki bu zulüm sizlerin yanında kalacak değildir. Hesaplarınıza almadığınız o mazlumların bir ismi de Kahhar olan Rableri vardır.

Çocuklar ve masumlar ölüyor ve elimizden hiçbir şey gelmiyor duadan başka… Ya Rab kardeşlerimize sahip çıkacak güç ve kudretimiz yok! Güç ve kudret sendendir Allah’ım! Sen zalimleri kahr-u perişan eyle…

Ey Rabbimiz; Rabbimiz Allah’tır dedikleri için çoluk çocuk demeden ateşlere atılan, katledilen kardeşlerimize kendi katından yardımını gönder, onların vekili yalnızca sensin. Çoluk-çocuk hastane, cami, okul, park demeden bu coğrafyayı yakanları en kısa zamanda sen yak Allah’ım!… Mazlumun dünyasında kıyamet koparken, zalime yastığında rahat verme Allah’ım! Ey Rabbimiz bizleri zalimlerin zulümleriyle hüküm sürdüğü memleketlerden kurtarıp, zalimleri birbirlerine musallat eyle, âmiiin…

  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları
906 gün önce
1019 gün önce
1082 gün önce
1207 gün önce
1241 gün önce
1249 gün önce
1298 gün önce
1334 gün önce
1340 gün önce
1347 gün önce
1431 gün önce
2374 gün önce
2856 gün önce
2891 gün önce
2898 gün önce
2968 gün önce
3045 gün önce
3131 gün önce
3165 gün önce
3194 gün önce
3214 gün önce
3236 gün önce
3250 gün önce
3278 gün önce
3389 gün önce
3461 gün önce
3507 gün önce
3497 gün önce

RSS
© 2024 - Batman Basın
bmV0aGFiZXJ5YXppbGltaS5jb20=