Ben, bu günkü konumu Müslümanların o eski görünümü olan tek vücut olma özelliğinden arındığını-uzaklaştığını izah edecektim. Hani düşmanın kalbine korku verirken, müminlerin onları emin bildiği kardeşlik örneğinden olan…
Ama gel gör ki fitne ve fesadın kaynayan kazanlarından olan vahşetler yaktı yüreklerimizi. Rahat bir şekilde kafamızı yastığa koyamadık yine. Yine kara yüzlü cellatlar devredeydi İstanbul’da. Birlik ve beraberliğimizi baltalamak, Ortadoğu’da olan yıkım ve ölümleri Türkiye’de de sahnelemek için yazılan senaryolar işlenmeye devam ediyor. Darbe ile dize gelmeyen halkı döviz-dolar ile çökertmeye çalıştılar. Bunda da başarısız olduklarını gördükleri vakit hepten azdılar. Milletin inançlı ve dik duruşu karşısında hezeyana uğrayan batı, yerli işbirlikçilerini bu sefer devreye koydular. En iyi bildikleri olan kahpe ve sinsice yaklaşıp ocaklara ateş düşürdüler. Öldürmeyi dava bilen bu soyu kuruyasıcalar maalesef emellerine de ulaştılar.
İstanbul Beşiktaş’taki katliamı en şiddetli bir şekilde kınıyor, lanetliyorum. Kaos ve katliamlarda akan kanla beslenen bu ve buna benzer vampirlerin üzerine biran önce beklenilen güneş doğar inşallah. Ve temennimiz bu güneşin etkisiyle yanar kavrulur yok olurlar biran önce...
Sivil yerleşim yerlerinde patlatılan bombalar hiçbir şekilde, hiçbir şey ile izah edilemez. Hele hele utanmadan birileri bunu savunmaya kalkıyorsa düpedüz buda alçaklığın dibi, esfeldir.
Televizyon ekranlarına baktığımızda bakan, başkan ve müdürler son görevleri olan bilgi paylaşımını kesintisiz bir şekilde yapıyorlar. Ama keşke ilk görevlerini yapsalardı da bu gün, bu acı dolu kara haberlere gerek kalmasaydı.
Görevlerini iyi yapıyorlar yada yapmıyorlar deyip bir şeyler yazıp ateşe körük ile gidecek değilim. Ama bilinen bir konu var ki, dış güçler ve onlarla bir olan taşeron örgütlerin ülkemizi kaosa çevirme-Suriyeleştirme çabaları ayyuka çıkmışken, alınan tedbirlerin yetersiz kaldığı görülmektedir.
Burada hiç mi hırsızın suçu yok da denilebilir bana? Acı bir gerçek de var ki, burada hırsızın suçu varsa da yine suç yetkililerindir. İstanbul’un göbeğine kadar bomba yüklü bir araç geliyorsa ve bunun istihbaratı alınmamış ise bir yerlerde ipin gevşek tutulduğunun resmidir. Hak edilmeyen makamlarda oturan namertler hala mevcut.
Bana tekrar diyebilirsiniz, kahpe içerde olunca kapı kilit tutar mı ki? Bunu derseniz yine de derim ki madem içerde kahpe var, o kahpenin orada ne işi var?
Derik Kaymakamı Rahmetli Safitürk’te istihbarat zaafından yada içerdeki kahpeler tarafından katledilmedi mi? Özellikle görev için kullanılan makamlar ince bir şekilde elekten geçirilmeli.
Kardeşlik, birlik ve beraberliğimize duyulan kin ve nefretlerinden dolayı kaos lobisi tarafından patlatılan bu bombalar amaçlarına hiç ulaşmamalılar. Tam aksine bu gibi sıkıntılara tüm siyasi partiler, STK’lar, yapılar ve oluşumlar olarak kimin elinden ne geliyorsa hep beraber kol kanat germeliyiz.
Bu acı olayda hayatını kaybeden herkese Allah’tan rahmet, tüm sevenlerine de başsağlığı diliyorum. Temennimiz bu gibi olaylar biran önce son bulur, tüm ülke olarak rahat bir şekilde refah içinde hep beraber yaşarız. Selamette kalın…