Ümmet olarak içinde bulunduğumuz vaziyete ve sıkıntılara baktığımızda içimiz kan ağlıyor ve yüreğimiz dağlanan vahim bir kısır döngü içinde olduğumuzu görüyoruz.
İslam coğrafyasının her tarafı kan revan ve zulüm altında inliyor. En kötüsü de Müslümanlar arasına yüzyıl önce konulan derin ayrılık ve fitneler bugün tam anlamıyla kendini gösteriyor. Ve maalesef ümmetin evladları düşmanlarını bırakıp, birbirleri ile uğraşıyor ve savaşıyorlar. Ve bunu da çok iyi bir iş yapıyorlar gibi Müslüman kanı dökmeyi onurlu bir icraat yapıyor gibi sevinç ve iftiharla sunuyorlar.
Batılı emperyalistler son üç yüzyıldır ektikleri fitne planlarının semeresini ve Müslümanların fitne ve ifsad bataklığına saplanmalarını büyük bir keyif ve zevkle izliyorlar.
Müslümanlar ALLAH’ın ve Peygamberinin uyarı ve emirlerini hiç dikkate almadan, batılı emperyalistlerle savaşan öncülerini unutarak düşmanlarının askeri olmuşlarda bunun farkına bile varmak istemiyorlar.
Emperyalizmin duayeni İngilizler ve onları taklit eden diğer emperyalist devlet ve odaklar Müslümanları İslam’dan, İslam’ı anlamaktan ve yaşamaktan uzaklaştırarak nesilleri kendilerine “kurşun asker” yaptılar ve Müslümanlar bugün düşmanları olan emperyalistleri dost, kardeşlerini düşman görerek savaşıyorlar ve utanmadan sıkılmadan da bunun adına “cihad” diyorlar.
Irkçılık, mezhepçilik, bölgecilik, devletçilik ve diğer “ci, cu”lar için savaşanlara müjde verelim! Hepiniz ellerinizdeki Müslüman kanıyla cehennem çukurlarına yuvarlanacaksınız.
Ne mezhepçilik yapan Sünni Şia’ya mensup birini öldürmekle “cihad” yapıyor olmaz, ne de Şia’ya mensup biri Sünni öldürerek “cihad” yapmış olmaz.
Müslümanlar ayet ve hadislerdeki emir ve uyarıları unutarak, kimisi ABD ve avanesini, kimisi Rusya ve Çin’i yanına alıp Müslüman kanı döküyor. Hepiniz toptan cehenneme yuvarlanacaksınız da bunun farkında bile değilsiniz. “Bu kadar cehalet ancak okumuşlarda olur” diye boşuna dememişler.
Arakan’da, Halep’te ve dünyanın her tarafında Müslüman kanı akıyor. Müslümanlar eziliyor, tahkir ediliyor, namusları çiğneniyor ama Müslümanların o kadar gözü kinle dolmuş ki, birbirlerini suçlayıp asıl düşmanı görmüyorlar.
Halep’te binlerce sivil, kadın ve çocuk ateş altında, soğuk ve açlıktan helak oluyor ama kimin umurunda? Herkes kendini haklı çıkarma argümanları peşinde. Siviller ölüyor siviller! Kimin haklı olmasının ne önemi var?
İttihad ve Terakki’nin, “Önce parti sonra vatan” söylemini taklit ederek ve katlayarak devam ettiriyorsunuz. Kendi ırki, mezhebi, örgüt, devlet ve sözde cemaat çıkarlarınızı, ümmetin maslahatının ve geleceğinin önüne koyarak nereye varmak istiyorsunuz?
Birbirinizle çekişip ayrılmayın (Enfal: 46) ayeti ve onlarca benzer ayeti ve veda hutbesindeki uyarıyı neden görmüyorsunuz da Haçlı ordusu, Moğol istilasına rahmet okutacak zulümler işliyorsunuz? Eğer Ümmet yok olursa; ne Şii kalır ne Sünni.
Batılı ve Doğulu emperyalistlerin Müslüman kanı dökmekten ve kendi çıkarlarından başka plan ve amaçları olmadığını ne zaman anlayacaksınız?
Günlerdir Halep ve Arakan için ağlarken, en çok yüreklerimizi yakan durumun Müslümanların düşmanlarla bir olup kendi öz kardeşlerini öldürmek için zevkle savaşa sarılmaları gerçeğidir.
Değerli dostlar!
Gerçekten Ümmet olarak çok zor ve çetin ve sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Hepimizin aklını başına alıp Müslüman kanı dökmekten zevk alan kesimlerden uzak olmamız ve onları engellememiz gerekir.
Bize düşen; sözde değil özde İslam’a sarılarak, İslam kardeşliğini tesis etmektir. Tüm “ci, cu”ları ayaklarımızın altına alarak İslam bayrağını yüceltmek için mücadele etmeliyiz. O zaman Rabbimiz bizlere rahmet ederek, bizleri toparlayacak ve Ümmetin birliğini sağlayacak yeni “Selahaddin”ler çıkaracaktır inşallah.
Müslümanların birbirlerini boğazlamaktan vazgeçtiği ve kardeş olduğu günleri görmek dileğiyle…Wesselam…