Eski adamları özledim. Konuştukları zaman herkes susardı. Yürüdükleri zaman insanlar onları takip ederdi. Bir sorun olduğu zaman çözümleri istisnasız kabul edilirdi. Bir davaya girdikleri zaman hemen sonuçlanırdı. Şeyh söyleyince akan sular dururdu. Ağa söyleyince aşireti itaat ederdi. Alim söyleyince Müslümanlar itaat ederdi. İşte o manzarayı özlüyorum. Lider konuşunca herkes dinleyecek, kalkın deyince millet ayağa kalkacak. Oturun deyince oturulacak.
Yıllar önce Silvan’ın bir köyünde gençler top oynarken münakaşa etmişler ve bir genç bir genci öldürmüştü. Katil genç başka bir yerde bulunan bir Şeyhin "Alimin" evine sığınıyor. Misafirliğe gelenler gece evlerine gidince bu genç yalnız kalıyor. Şeyh onu sorunca, başından geçeni anlatıyor. Şeyh onu misafir ediniyor. Şeyh öldürülenin taziyesine gidiyor. Ondan sonra iki aileyi barıştırmak için araya giriyor. Öldürülenin babası Şeyhe diyor ki, bir koçtu sana kestim. Benim samimi olduğumu göstermek içinde kızımı oğlumu öldüren gençle evlendirdim. Ayrıca hiç kimsenin gönlünde şüphe kalmasın diye damat ile gelin şeyhin evinde gerdeğe girsinler.
Şeyh Hıfzullah bir kaç ölünün olduğu güçlü aşiretlerin davasına girerdi ve iki tarafta ona karşı duydukları saygıdan çözümünü hemen kabul ederlerdi. Büyük fitnelerin önüne geçerlerdi. Onun için Hz. Muhammed (SAV) sahabeye diyor ki, “İnsanların arasını bulmak için hayırlı haber götüren (veya hayırlı söz söyleyen) kimse yalancı sayılmaz.” Buhârî, Sulh 2; Müslim, Birr 101. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 50; Tirmizî, Birr 26
Şimdi ise köyün hırsızı ağa olmuş. Toplumdaki namus düşmanları namus bekçileri olmuş. Yani tilki kümese bekçi olmuş. Örgütler, toplumdaki önemli şahsiyetleri etkisiz hale getirdiler. Toplumda bulunan soytarıları başkan yaptılar. Lider yaptılar. Milletvekili yaptılar. Bu aç ve perişan şahıslar ellerinde birçok imkanı görünce kudurdular. Kendilerini mutlak gördüler. Kendileri dışında hiç kimsenin sözünü saymadılar.
Toplumun problemlerini çözecek adam kalmadı. Toplumun gerçek anlamda saygı göstereceği adamlar çok azdır. Birinin sözü dinleniyorsa makamından veya silahından dolayıdır. Eğer o şahıs makamından veya silahından sıyrılsa hiç kimse ona değer vermez. Eski adamlar makamlarından dolayı değil şahsiyetlerinden dolayı saygı görüyorlardı.
Toplumun saygı göstereceği şahısların oluşması lazımdır. Gücü ve imkanı olanlar toplumun direkleri olan şahıslar yetiştirmelidirler. Bazı şahsiyetleri ön plana çıkarıp toplumda söz sahibi yapmalıdırlar. Bu tip şahıslar olursa birçok olayda biter. Herkes bunların söz ve davranışlarına bakar.