De ki “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana tabi olun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın!” Allah çok bağışlayandır pek merhamet edendir. (Ali İmran 31) Ayetin büyüklük ve yüceliğini söylemeye gerek yok herhalde. Eğer Allah’ı en içten duygularla yani kalben sevdiğimizi söylüyorsak, alemlere rahmet olan elçisine uymamız birinci önceliğimiz olmasıyla beraber şart.
Allah’ı sevdiğimizin kanıtı olan Resulüne tabii şartı da, Resulü’nü tanımaktan geçer. Bu da Hz. Peygamber’i örnek almak; O’nun gibi yaşamak, O’nun gibi davranmak, O’nunla özdeşleşmek gerektiğini fehm ettiriyor. Bunun için de O’nu okumak, rehber edinmek, O’na danışmak, O’nunla yol almak, O’nunla kalkıp-oturmak, yaşamımızı O’nunla sonlandırmak gereksinimini gösteriyor. Aslında bu da az gelebilir, Rabbimizin bu lütfüne karşılık. Çünkü O hidayet rehberi, kalplere şifanın kaynağıdır.
Diğer bir pencereden baktığımızda gördüğümüz gerçek de gün yüzü gibi ortada. Bugün Efendimizi övmeye değil, bizim O’nu örnek almaya ihtiyacımız var. Ya da onun tatlı bir anı gibi yad etmeye değil, anlamaya ihtiyacımız var.
O’nu anlayıp örnek almak için de mutlaka okumamız gerekir. Efendimizi okumak-okutmak için kolları sıvayan Peygamber Sevdalıları Platformu, 2017’nin ilk ayında Siyer sınavı tertipliyor. 1001 çeşit hediye ile umre ve güzel teşvikler içeren sınavı bu sene her yaş grubunun daha rahat ve anlayabileceği konulardan olması için 4 kategoride hazırlayacaklarını ilan eden yetkililer, gösterilen ilgi ve teveccühten de memnun. Bizden de tavsiye, 7’den 70’e okuyan herkesin kazanacağı sınava kayıt yaptırmayı unutmayın.
Oku, yaratan Rabbinin adıyla. Ki O, kalemle (yazmayı) öğretti. İnsana bilmediğini öğretti. (Alak/1,4,5) Bu Ayet-i Celile’yi her kesimden millet alır, söyler, kullanır. Ama kanımca bu ayete en güzel uyan, 1 Allah’ın Kelamı, 2 sevgilisinin hayatıdır. Üstad Said-é Kürdi’nin de belirttiği gibi sünneti seniyyeye edeptir. Hiçbir meselesi yoktur ki, altında bir nur bir edep olmasın…
Her gün yeni bilgiler ile tazelenmeyen beyinler zamanla kendini öğütmeye başlar. Beyin kendini öğütmeden biran önce nebevi metot ile O’nu okumalıyız. Ki bu vakitlerde her şey her yerde mevcut. Ama bizim en aç olduğumuz konu O’nun hayatıdır. Ve bu da bir fırsattır…
O’nu Oku O’nu Yaşa sloganı ile hazırlıklarını devam eden Peygamber Sevdalıları’nın özellikle bu yıl ki siyer sınavı kitabını şahsen çok beğendim. Siyer kitaplarını severek karıştıran biri olarak şiddetle bu kitabı tavsiye ediyor, istifade için mutlaka okunmalı diyorum. Olayları fazla indirgemeden, şüpheli bilgileri de paylaşmayan bu kitap tek kelimeyle muazzam bir şey.
Konumuzun başlığını belki birileri yanlış yazmış diyebilir. Ama ben; kaybedeni olmayan sınav diyenlerin tam aksine, kaybedeni olan sınav diyorum. Evet okuyan herkes hatta okumayıp sadece sınava katılan kişi de mutlaka bir şeyler kazanacaktır. Ama benim demek istediğim; bizler, şayet siyeri iyice okuyup, içerisini irdelersek Hz. Aişe’nin tabiri ile Yürüyen Kur-an’ı anlamış olacağız. Hz. Peygamberi iyice anlayan biri mümkün değil zulme sessiz kalamaz. Zulmü rahatta dinleyen bir halk yerine, kıyamda karşılayan bir millet olunuverir biranda.
O’nu Okuyup O’nu Yaşarsak kaybedenin yalnızca küfür milletinin olduğunu anlarız. Bizler kazandıkça küfür kaybedecek, küfür kaybettikçe de bizler kazanacağız denklemin içinde olacağız inşallah.
Ümmet olarak kazanacağımız günlerin yakın olması duasıyla, haydi siyer okumaya…