Sivil toplum kuruluşları adından da belli olduğu gibi toplumun faydaları için çalışan sivil kuruluşlardır. Menfaat beklentisi olmayan insanların bir araya geldiği yerlerdir. Kuruluş amaçlarına göre lobi ve ikna çalışmaları yapmalıdırlar.
Dünyada en etkili olan sivil toplum kuruluşları Yahudi ve Ermeni lobileridir. Bunların güçlü olmalarının sebebi bağlı bulundukları devletin güçlenmesi için çalıştıklarındandır. Yani onlar kendi şahsı menfaatleri için değil devletlerinin menfaati için çalışmaktadırlar. Kendi ülkelerinden çok başka ülkelerde faaliyet yapmaktadırlar.
Türkiye de bulunan sivil toplum kuruluşlarının çoğundaki başkan ve yönetim kurulunda bulunanlar kendi menfaatleri için uğraşmaktadırlar. Üyeleri fazla olan dernek ve sendikaların başkanları fikri olarak yakın durdukları partiden milletvekili seçilmektedir. Sağ- sol veya İslami fark etmez. Eskiden sol dernek ve vakıflar devletten yüklü paralar koparmaktaydılar. Şu anda bunların yerini sağcı ve İslami düşünceye sahip bazı dernekler almıştır. Eskiden beri var olan sivil toplum kuruluşları devlette kadrolaşmaya önem vermişler. Kendi üyelerinin devlet içinde önemli yerlere gelmesi için çalışıyorlar. Devlet ile kendi kuruluşları arasında sıkıntı olunca bulundukları makamları bir silah olarak kullanmışlar.
Sivil toplum örgütü, resmi kurumlar dışında ve bunlardan bağımsız olarak çalışan, politik, sosyal, kültürel, hukuki ve çevresel amaçları doğrultusunda lobi çalışmaları, ikna ve eylemlerle çalışan, üyelerini ve çalışanlarını gönüllülük usulüyle alan, kâr amacı gütmeyen kuruluşlardır. Sivil toplum örgütleri oda sendika vakıf ve dernek adı altında faaliyet gösterir. Vakıf dernekler topluma yararlı bir hizmet geliştirmek için kurulmuş yasal topluluklardır ve herkese yardım etmek için kurulmuşlardır. Sivil Toplum Kuruluşları, farklı ve parçalı bir toplumu değil toplumda farklı alanları temsil eden, belirli bir amaç veya amaçlar etrafında fertler üzerinde birleştirici etki gösteren topluma ve kendi üyelerine hizmet üreten ve kişilerin kamu dışı alanda ihtiyaç duyduğu çalışmalarını bir organizasyon içinde gerçekleştirmeye çalışan toplumun öznesi niteliğini taşıyan kuruluşlardır.
Yöneticileri siyasi yatırım yapmadıkları sürece yaşam koşullarının yükseltilmesinde olumlu rol oynayacak örgütlerdir. Bizim gibi siyasetin çıkar ve kar amaçlı olduğu ülkelerde sivil toplum örgütlerinin kayıtsız kalması mümkün olmayacağından hedeflerinden şaşması ihtimali çok yüksektir.
Sivil toplum kuruluşları, toplum için sürdürdükleri faaliyetlerin toplumun farkında olmasını sağlamak ve kuruluşun algısını olumlu yönde değiştirmek için bazı adımlar atmalıdır. Bu, bütün sivil toplum kuruluşlarının ve üyelerinin ortak sorumluluğudur. Çünkü sivil toplum kuruluşlarının temel amacı, toplumun yararı için çalışmalar yapmak ve toplumun bu faaliyetlere katılımını sağlayarak maksimum düzeyde sonuç elde etmektir.
STK’ler bulundukları şehir ve ülkelerde toplumun faydası için proje üretmelidirler. Bir şehirdeki STK’ler bir araya gelmeli ve şehrin eksiklerini tespit etmelidir. Ondan sonra şehrin vekili, valisi, belediye başkanları ve diğer yetkililerle görüşmelidir. Lobi faaliyetleri yapmalıdırlar. Şehrin kentsel dönüşümü, trafik, temizlik, eğitim, uyuşturucu gibi önemli konular üzerinde durmalıdırlar. Bölgemizde yollarımız bozuk olduğu için etkinlik yapanları gördünüz mü? Ya belediye başkanı tanıdıktır. Ya da hükümet bize yakındır. Hal bu ki hükümette belki halkın, yapılan çalışmaları kontrol etmesini ister.
Bizimkiler ne yapıyor? Kadrolaşmaya çalışıyorlar. Veya derneğini gelecekte elde edeceği makamlar için yatırım amacı olarak kullanıyorlar. Sendika ve dernekler başkanlarının görevi bıraktıktan sonra bir yıl milletvekili adayı olmamasını tüzüğüne koyabilir.
Allah’u Teala bizi İslam’ın ve toplumun menfaatini isteyen şahıslardan eylesin.