Saltanat ve Hilafetin lağvedilmesiyle hayatımıza zorla sokulan batılılaşma ruhunu artık isteyerek yaşıyoruz. Bunu fırsat bilen bazı sözde Müslümanlar ve gayri Müslümanlar bakın neler yapmışlar.
1. Kamalizm (Kemalizm), bir dindir ki onun en büyük ve ana sıfatlarından biride devrimci olmasıdır.[1]
1’e Cevap: Kamalizm bir din değildir. Ey merhum müellif (yazar) doğrusuyla yanlışıyla sadece bir siyasi görüştür.
2. Kur’ân-ı Kerim’i (Azîmüşşân), ayakları altına alarak resim çekip Twitter da paylaşan hanımefendinin bu hareketi ile birçok kişiden tepki almış ve şikâyetler[2] üzerine gözaltına alınıp ifadesi alınarak, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı.
2’ye Cevap: Peki, bu hanımefendiye Kur’ân-ı Kerim’in neden indirildiği, ne mucizeler getirdiği ve kadın haklarına verdiği önem anlatıldı mı? Yoksa ifadesi alındıktan sonra işlediği günahlarıyla baş başa mı bırakıldı. Uzun lafın kısası bu hanımefendi İslama kazandırıldı mı yoksa İslam’dan daha da mı uzaklaştırıldı. Eminim ki bu hanımefendi Kur’ân-ı Kerim’i bir defa bile okusa hatasını anlayıp işlediği günah için tövbe edecektir.
3. İslam’ın yanlış anlatılması. Fransa’da 12 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırı sonrası dünyanın birçok ülkesi ayağa kalkmış teröre lanet yürüyüşleri yapılmıştı. Dünyanın efendilerinin katıldığı yürüyüşte unuttuğu bir şey yok muydu?
3’e Cevap: 1 günde yaklaşık 3.200 Müslümanın ve son 10 yılda ise 12 milyon Müslümanın öldürüldüğünü ele alırsak, dünyanın efendilerinin görmezden geldiği Müslümanların haksız yere katledildiğini görürüz.
4. Bir itiraf; Müslümanların her şeyini bozduk, yok ettik. Dinleri inançları, dine bağlılıkları ve insani duyguları yok oldu. Onların milli ve manevi değerlerini, batı medeniyeti potasında eriterek kendimize benzettik. İslamiyet’i öğrenmeyi, yaşamayı, namaz kılmayı, Kur’an öğrenmeyi suç ve gericilik olarak göstermeyi başardık. Artık çoğu hiç bir şeye tam olarak inanmıyor. 14 Asırlık dinlerini, itikatlarını, ibadetlerini tartışılır hale getirdik! Onları derin boşluğa düşürdük. Bundan sonra siz misyonerlerin işi daha kolay oldu! Maaş bağlayarak, vize vaadi, yurt dışı imkanı, hatta cinselliği kullanarak Müslümanları Hıristiyan yapınız.[3]
4’e Cevap: Bay Louis Massignon öğünerek ettiği itirafı karşısında biz Müslümanlar ne yaptık;
Müslümanların her şeyini bozduk, yok ettik. Dinleri, inançları, dine bağlılıkları ve insani duyguları yok oldu. Onların milli ve manevi değerlerini, batı medeniyeti potasında eriterek kendimize benzettik. Demesine biz ne diyebildik?
İslamiyet’i öğrenmeyi, yaşamayı, namaz kılmayı, Kur’an öğrenmeyi suç ve gericilik olarak göstermeyi başaramadınız diyebildik mi?
Artık çoğu hiç bir şeye tam olarak inanmıyor,14 Asırlık dinlerini, itikatlarını, ibadetlerini tartışılır hale getirdik! Demesinin aksini ispatladık mı?
Eğer Kamalizm’in bir din olmadığını, 14 asırlık dinimizin yok olamayacağını, aslımıza döneceğimizi ve evveliyatta olduğu gibi gelecekte de dünyanın efendisinin biz Müslümanlar olacağına inandığımız zaman Bay Louis Massignon ettiği itirafını boşa çıkarmış olacağız.
Unutulmasın ki İslamiyet doğru yaşanırsa (Kuran-ı Kerim’e göre) güç âlemi İslam’da olur. Bunu tarihten bir örnekle ispatlayıp yazımıza son verelim.
18.yy sonlarında Osmanlı İmparatorluğu ile ABD arasında imzalanan antlaşmanın[4]içeriği özetle şöyledir, gerek Atlas Okyanus’unda, gerekse Akdeniz’de bayrağını taşıyan gemilere izin verilmesi karşılığında ABD 642.000 altın ve yılda 12.000 Osmanlı altını ödemeyi kabul etmiştir. Antlaşma dili Osmanlı Türkçesi olup bu ABD’nin iki asrı aşkın tarihinde, yabancı bir dille imzaladığı tek anlaşması olduğu gibi, yabancı bir devlete vergi ödenmesini kabul eden tek ABD belgesidir. 22 maddeden oluşan antlaşmaya, Osmanlı adına Cezayir Beylerbeyi Hasan Paşa, imza ederken ABD adına ise ilk ABD Başkanı George Washington imza eder. İşte İslamın gücü, Osmanlı İmparatorluğu yıkılma dönemlerin de bile ABD’ ye diz çöktürmüş tür.
Kaynaklar,
[1] : Şeref AYKUT, Kamalizm, Kaynak Yayınları sh. 25. İstanbul Mayıs 2008
[2]: Suçu işleyen failin bulunması için çok fazla çaba sarf eden Ankara B.Ş.B.B Sayın Melih Gökçeğe teşekkürlerimi sunarım.
[3] : Kaynak: Louis Massignon, Su Dergisi, yıl 1, sayı:3,Mayıs-Haziran 2005)
[4] : Trablus Antlaşması