Dinlemek, aynı zamanda bilgi sahibi olmayı da arttırır. Her şeyi bilen bir uzman havasında olup, karşı tarafı dinleme becerinizi geliştirmeden bir şey öğrenmek mümkün değildir. En büyük Alimler bile her zaman öğrenecekleri bir şeyler olduğunu bilir ve karşıdakini dinler. Düşülen en büyük hatalardan biri özellikle otorite ve mevki kazanan insanların gittikçe daha az dinlemeleridir. Özellikle politikacı ve yüksek bürokrat kesimde hemen tüm gelişmemiş ülkelerde düşülen en büyük yanlışlardan biridir bu. Ne kadar başarılı olursanız olun ve hangi makamda bulunursanız bulunun, kendinizin geliştirme ve öğrenme ihtiyacınızı unutmayın ve kaybetmeyin.
Bir çocuğun elinde iki elma varmış. Annesi demiş ki; elmalarından bir tanesini bana verir misin? Çocuk elindeki elmaların önce birini, sonra diğerini ısırmış… Annenin dudaklarındaki tebessüm birden bire donup kalmış. Yüzünden, oğlunun hayal kırıklığına uğrattığı okunuyormuş. Ama çocuk ısırdığı elmalardan birini annesine uzatarak “ Al anne bu tatlı” demiş. Anne öylece kalakalmış.
Ne kadar tecrübeli olursanız olun yargıda bulunmayı geciktirin, açıklamak için karşınızdakine fırsat verin. Her duyduğunuza inanıp peşin hükümlü olmayın.
Dinlemek, yeni fikirler edinerek, sorunları çözecek yeni yollar bulmanızın ve kişisel olarak gelişip yükselmenizin de bir aracıdır. Karşınızdakinin fikirleri işe yaramaz, saçma sapan şeyler bile olsa, dinlemek size o saçma fikirlerden yapıcı düşünceler uyandırma fırsatı yaratabilir. Aile, iş, arkadaş ortamında dinleme bireyler arası sadakati sağlar ve güçlendirir. Karşıdaki tarafından dinlenmeyen biri, kendini dinlemeye istekli birini bulma ihtiyacına girer. Bu durum evliliklerin çatlamasına, iş ortamında huzursuzluğa, arkadaşlık bağlarının zayıflamasına yol açar. Başkalarını dinleyip, söylediklerine değer verirseniz karşınızdaki kişinin size sadık kalması pekişmektedir.
Biriyle konuşurken ona odaklanın. 2) Konuşurken kimsenin sözünü kesmeyin. Bu ya karşı tarafa yeterince değer vermemenizden, ya kendinizi daha zeki ve üstün gösterme anlayışınızdan ya da heyecan ve beklemeye tahammülsüzlükten kaynaklanır. Bu dürtü ve alışkanlıklarınızı gözden geçirip kendinizi yenilemelisiniz. 3) Söylenenleri duymak ve hatırlamak yerine anlamak için çaba gösterin. Yani anlama niyetiyle dinleyin. Kendinizi karşıdakinin yerine koyduğunuzda anlama beceriniz de artacaktır. 4) Dinlerken karşıdaki insanın o andaki ihtiyacına önem verin. Şahıs sizin beklentiniz dışındaki nedenlerle konuşsa bile onun konuşma ihtiyacına saygı duyun. İnsanlar çoğu kez sorun çözmek için değil, paylaşmak için konuşurlar. O kişiyi etkili biçimde dinlemek bile rahatlatıcı olacaktır. 5) Karşıdakini dinlerken tüm önyargılarınızdan sıyrılın. Öfke, kızgınlık gibi duygularınızı belli etmeyin. 6) Belli aralıklarla karşıdaki insanın söylediklerini özetleyin. Bu karşı tarafta dinlenildiğini ve değer verildiği inancını pekiştirir. 7) Dinlerken, zaman zaman açıklayıcı sorular sorun. 8) Birinci önceliğiniz dinlemek olsun. Karşılık vermek için karşınızdakinin sözünü bitirmesini bekleyin.
Genelde hüküm verme pozisyonunda bulunan hakim ve yetkililer ilk duyduklarını doğru kabul ederler. Kim daha önceden onlara bilgi vermişse ona inanırlar. Şikayet edilen suçsuzluğunu ispat etmek için çok çaba sarf etmesi gerekir. Savcılar ve Hakimler polislerin hangi şartlarda ifade aldıklarını ve çoğu ifadelerin uydurulma olduklarını bildikleri halde “sanıkları” bu evraklar doğrultusunda cezalandırırlar. Kim olursa olsun ve konu ne olursa olsun karşı tarafı dinlemeden karar verenler çok insanı kaybederler. Nice suçsuzları cezalandırırlar. Nice insanları haksız yere küstürürler.
Allah, doğru kararlar vermemizi sağlasın. Amin...