Bazı söylemler insanı etkiler. Hemen o sözleri söyleyen insanların etkisinde kalır. İnsanların söylediklerini araştırmak lazımdır. Asıl amaçlarını tespit etmek lazımdır. Ayrıca bu işin öncülerinin yaşam tarzlarına bakmak gerekir. Liderlerin yaşantıları takipçilerine nazaran şatafatlı ise bu liderlerde sorun var.
Bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine bir film seyrettim. Bir genç kız kalabalığın sesiyle uyanır. Evlerinin karşısındaki parkta 20 kişilik bir grup slogan atıyorlar ve saz çalıyorlar. Bu kız onları merak eder. Onların yanına gider ve onlara katılır. Bu grubun lideri Amazon ormanlarında ilkel bir kabilenin bulunduğunu bir şirketin onları yok etmek istediğini belirtir. Hep beraber bu kabileyi kurtarmaya giderler. Uçakla giderler. Onları karşılayan biri grup liderine bir çanta verir.
Grup zor şartlar altında yoluna devam eder. Ormanlık alanda şirketin güvenlik elemanları tarafından durdurulurlar. Tam öldürülecekken bulundukları devletin güvenlik güçleri ve basın olay yerine gelir. Bu konu basında gündem olur. Devlet başkanı şirketin arama iznini iptal eder. Bu grup uçakla geri dönerken uçak ormanlık alana düşer. İnsanlığı kurtarmaya giden göstericiler insan eti yiyen bir kabileye esir düşerler. Tek tek öldürülürler. Çantanın içi dolu paradır. Grup lideri gerçeği anlatır.
İşin gerçeği kabileyi kurtarmak değildir. Bu ormanda çok zengin doğalgaz yatakları tespit edilmiştir. İki şirket ihaleye girmiştir. Kaybeden şirket bu grubun lideri ile anlaşmış. Bunlar gösteri yaparak şirketin lisansını iptal ettirecekler. Dolayısıyla ihale ikinci şirkete kalacaktır. Hedeflenen gerçekleşmiştir. Ama gruba katılan kız kurtulur ve bunların amaçlarını, halkı nasıl kandırdıklarını anlatır.
İstanbul ormanlarının içinde üniversite yapan iş adamları mevcuttur. Bunlar binlerce ağaç kestiler. Kimsenin sesi çıkmadı. Her tarafı talan ettiler kimsenin sesi çıkmadı. Hiçbir çevreci örgüt gösteri yapmadı. Çünkü bunların arkasındaki fitneci güç, bunlardır. Yıllarca sermayeyi ellerinde bulunduran iş adamları kendilerinden daha güçlü iş adamlarının çıktıklarını gördüler. Gariban Fadıl Gündüz’e ne yaptıklarını hepimiz gördük. Taksim’e bir proje yapılacaktı. Daha ne yapılacağı tam anlaşılmamışken birden ellerinde bira şişeleri olan, camilerin içinde top oynayan, içki içen erkekli-kızlı bir grup ortalığı karıştırdılar. Biz Taksim’deki ağaçları kestirmeyiz. Arkasındaki güçlere bakıyoruz. Aydın Doğan, Koç ailesi, Boyner ve memleketi yıllarca soymuş olan soyguncular. Yemekler bunlardan. Grubun önde gelenleri beş yıldızlı otellerinde yatmaktadırlar. Neymiş bunlar çevrecidirler. Ağaçları koruyorlar. Memlekete yüz milyarlarca zarar. Ormanlar iş adamları tarafından kesilip üniversite yapılırken bu çevrecilerden ses yok. Ne hikmetse çevreci geçinen örgütlerin çoğu solcu.
Hükümet bunlarla anlaşmaya varmak için Başbakan yardımcısını gönderiyor. Ama gösteriyi başlatan hiç kimse yok. Kimler var. Tabipler odası başkanı, mimarlar odası başkanı, KESK, DİSK ve buna benzer örgütlerin başkanları. Ne istiyorlar? Birkaç basit madde ve asıl bakla çıkıyor. 3. Havaalanı yapılmayacaktır. 3. Köprü yapılmayacaktır. Bunlar yapılsa Türkiye zarar mı eder? Almanya istemiyor. 3. Havaalanı yapılsa Almanya’nın havaalanı zarar eder.
Birçok eylemin arkasında büyük devletler ve şirketler var. Birçok “HAYIR”ların arkasında halk dostu görünen ama aslında halk düşmanı olan güçler var. Onun için “istemeyiz” diyenlerin asıl niyetlerini araştırın. Arkasında mutlak surette halkın zararı ve patronların faydası vardır. Halkın faydasına olana EVET, halkın zararına olana HAYIR diyelim.
Allah ayaklarımızı Hak yolunda sabit kılsın. Amin…