"Kitap ehlinden öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet etsen, onu sana iade eder. Fakat onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet etsen, tepesine dikilip durmadıkça onu sana iade etmez. Bu da onların, “Ümmîlere karşı (yaptıklarımızdan) bize vebal yoktur” demelerinden dolayıdır. Onlar, bile bile Allah’a karşı yalan söylerler.) -Ali imran: 75-
“Sizler karış karış, arşın arşın sizden öncekilerin yolunu izleyeceksiniz/onların inançları ve yaşayışlarını ölçü edineceksiniz. İnsanın giremeyeceği küçük bir keler / kertenkele deliğine girecek olsalar, siz de onları takib edeceksiniz.” (Hz. Peygamberin gelecekle ilgili bu ürpertici açıklaması üzerine biz sahâbîler) sorduk: "Ya Resûlallah! (İzlerini takib edeceğimiz bu topluluklar) Yahûdiler ve Hristiyanlar mı olacak?" Şöyle buyurdu: “Ya başka kimler olacaktı?” -Buhari, Enbiya 50; Müslim, İlm 6-
“Bir kimse, imkânı olduğu hâlde, borcunu geciktirirse, (borcunu verinceye kadar) her gün amel defterine zulmetme günahı yazılır.” -Taberani-
Biz Müslümanlar tümüyle Hristiyan ve Yahudilerin Ahlakını kendimize ahlak edinmişiz. Esnafların durumunu sorduğumuzda borçların gelmediğinden şikayetçidirler. Geçen gün bir dostum, dışarda 155 bin parası olduğunu söyledi. Bu borçlulardan bazılarının isimlerini söylemesini istedim. Borçlular Türkiye’nin değişik şehirlerinde yaşayan insanlardı. Bunların çoğu çevrelerinde İslam’ı hizmet yapmakla tanıdığımız Müslümanlardı. Ve bunlar borçlarını vermiyorlar. Veya aynı şehirde bulunup çevresinde İslam’ı bir şahsiyet olarak tanınan insanlardı. Biz kul hakkını umursamaz bir duruma düşmüşüz. Bizler, yapmadığımızı insanlara söylüyoruz. “Yapmayacağınızı söylemeniz, Allah yanında şiddetli bir buğza sebeb olur.” -Saf suresi 3.ayet- Kul hakkını basit sayıyoruz. Bu yüzden insanların borcunu vermiyoruz. Borçlarımızı vermediğimizde esnaflarda zor duruma giriyorlar. Ya çeklerini veremiyorlar ya da bankanın faizleri altına düşüyorlar.
Esnaflardan da insanları kandıranlar çoktur. Özellikle alırken fiyatı çok düşürtüp karşısındakinin malını değersizleştiriyor. Satarken de çok övüp pahalıya satıyorlar. Alıp satmada insanları kandırmamak lazımdır.
Özellikle İslam’ı çevrelerde etkili ve yetkili olan şahıslar kendi çevrelerinde milletin borçlarını vermeyen arkadaşlarını ikaz etmelidirler. Çevrelerinde arkadaşlarını ve toplumu kandıran bağlılarını da uyarmalıdırlar.
(Ödememek niyetiyle borçlanan, Kıyamete hırsız olarak gelir.) -İbni Mace-
(Borcunu ödemeyene, Allahü Teâlâ Kıyamette, “Bunun hakkını sende bırakacağımı mı zannettin?” buyurarak, o kimsenin sevablarını alıp alacaklıya verir. Eğer borcunu vermeyenin iyi ameli yoksa, alacaklının günahlarını borçluya yükler.) -Taberani-
“Borç, dindarlığın lekesidir.” -Kudaî-
“Gücü yeterken borcunu ödemeyene, gece gündüz günah yazılır.” -Beyhekî-
(Ödeme imkânı olanın, borcunu vermeyip, alacaklısını oyalaması zulümdür.) -Buhari-
Bizler borçlarımıza ve kul hakkına dikkat etmezsek başarıya ulaşamayız.