Barış, Adalet, Özgürlük!

Şanlıurfa’da düzenlenen ‘İslam’ın evrensel mesajı: Barış, Adalet, Özgürlük’ temalı ‘Uluslararası İslâm Bilgeleri Zirvesi’nde konuşan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, yaralarımızı merhem olacak açıklamalarda bulundu. Genel olarak programın temasını oluşturan kavramlarla ilgili değerlendirmelerde bulundu Sayın Görmez. Barış, adalet ve özgürlük kavramları üzerinde değerlendirmeler yaptı.

Aslında hak olan bu haklardan o kadar uzak bırakıldık ki bu kavramları duyduğumuzda dünyalar bizim oluyor... İçeriğinin boşaltıldığını bildiğimiz halde bu kavramları duyduğumuzda hasret ve özlem ile sarılmak istiyoruz... Ne kadar da ihtiyacımız olan kavramlar bunlar değil mi?... “Barış, Adalet, Özgürlük...”

Kuşku yok ki değerlendirmelerinde çok güzel mesajlar verdi Sayın Görmez. Barış, adalet ve özgürlük ne kadar da ihtiyacımız olan kavramlar... üç kavram da birbirinden güzel. Ama bir tanesi var ki o kavram olursa diğer ikisini de içinde barındırıyor. Demek istediğim şayet adalet tecelli ederse herkes barış içinde de yaşar özgür de olur. Benim nazarımda Türkiye’nin en büyük sıkıntısı bir türlü sarılamayan ve hep kanayan yarası, terazisi kırık olan adalettir.

Şimdi Sayın Görmez’in açıklamalarına yer vereceğim... Buyurun...

“Barışın en büyük eseri adalettir. Yahut adaletin en büyük eseri barıştır. Barış, adalet ve özgürlük kavramlarını birbirinden ayırmak mümkün değildir. Hangisi hangisinin sebebi, hangisi hangisinin sonucu belli değildir. Barış adaletin sebebidir. Adalet barışın neticesidir. Hürriyet olmadan adalet olmaz. Adalet olmadan barış olmaz. Bu kavramlar İslam medeniyetinin en temel kavramlarıdır. Tıpkı ilim, hikmet, marifet, merhamet ve vahdet gibi. Adalet mülkün temelidir, Hazreti Ömer’in ifadesiyle. Adalet devletlerin imanıdır. Devletlerin küfrü zulümdür. Devlet adaleti kaybettiği zaman imanı kaybeder. Zulmetmeye başladığı zaman küfrün yolunu açmış olur. Sadece kendimize adalet değil, asıl adalet ötekiye adalettir. Asıl adalet zor zamanlarda adalettir. Hz. Resul’ün hayatında en zor zamanlarda adaletten zerre kadar taviz verdiğine şahit olamazsınız. Bir kavme olan kininiz sakın sizi adaletsizliğe sevk etmesin.”

Allah razı olsun hocamızdan tüm gerekli sözleri söylemiş. “Devlet adaleti kaybettiğinde zaman imanı kaybeder, zulmetmeye başladığı zaman küfrün yolunu açmış olur.” Ne kadar da veciz söylemler. İnşallah zulme başkaldırmak isteyen dindar yetkililer, hocamızın söylemlerine kulak verir de adalet tecelli eder.

Allah'ın bir isminin de "Hak" olduğunu ve adaletsizliğin haksızlık anlamına geldiğini vurgulayan Sayın Hocamız, "Haksızlık Hakk'a isyandır. Karşınızdaki insan fakir de olsa zengin de olsa sakın adaletten ayrılmayın. Arzularınıza uyarak adaletsizlik yapmayın. Merhametsiz adalet, adalet değildir. Merhamet acıma duygusu değildir, merhamet adalet duygusunu ayakta tutan zemindir. Adalet sadece müeyyidelere indirgendiği zaman adalet değildir, adalet müeyyidelerden ibaret değildir. Müeyyidelerden ibaret adalet kötülüktür. Kötülüğün cezası kendisi gibi bir kötülüktür. Bazen adalet insanlardan üstün, bazen de insan adaletten üstündür." sözlerine yer verdi.

Yüksek sesle Allah-û Ekber dememek elde değil. Bu söylemleri herkes üzerine almalı ama en çok makam ve mevki sahibi yetkililer almalılar. Çünkü vebal en çok onların üzerindedir.

Yetki sahiplerine daha gür sesle ve Allah’ın ayetleriyle sesleniyor Sayın Görmez: “Siz ey iman edenler! Allah için, hakkı ayağa kaldırarak adaletin timsali olun ve birilerine olan nefretiniz sizi adaletten sapmaya sevk etmesin! Adil olun! Bu Allah’ın denetimi altına girmenin en kestirme yoludur: Artık Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun! Şüphe yok ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır. Allah, iman eden ve salih amel işleyenlere günahlarının affedileceğini ve muhteşem bir ödüle kavuşacaklarını vaat etmiştir.” (Maide 5:8-9).

Artık benim için söz tükenmiştir. Adaletin tecelli ettiği günlerde buluşmak dileği ile, Allah’a emanet olun...