İntihar, İslâm'ın haram kıldığı büyük günahlardan birisidir. Bir Müslümanın kendi kendisini öldürmesi, başka birisini öldürmesinden daha büyük bir cinayet ve günahtır. Bu sebeple âlimler, "intihar edenin cenaze namazı kılınır mı, kılınmaz mı" şeklinde ihtilâfa bile düşmüşler. Kalbinde îmanın zerresi olan bir kimse, böyle büyük bir günaha ve kötü âkıbete razı olmaz, kendini öldürmeye teşebbüs etmez. İmanlı biri Allah’ın rahmetinden ümit kesmez. “Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah’ın rahmetinden ümit kesenler yalnız onu tanımayanlar takımıdır.” -Yusuf, 12/87-
İntihar olayları inancın çok zayıf olduğu veya hiç olmadığı insanlarda olur. Müslümanların safında büyük kahramanlıklar sergileyen Kuzman ismindeki şahsın cehennemlik olduğu söylendi. Sahabenin biri merak edip Kuzmanı takip etti. Yaralı olarak onu gördü. Kuzman kılıcını çekip damarını kesince, peygamberimizin (sav) söylediğinin anlamı anlaşılmış oldu.
İntihar bir kurtuluş değildir. Bilakis sıkıntı ve musibetlerin başlangıcıdır. Allaha ve ahiret gününe gerçek anlamda inanmayanlar intiharı kendileri için bir kurtuluş olarak görürler. Onların penceresinden olaya bakarsak haklıdırlar. Şahıs karşılaştığı sıkıntıların altında eziliyor. Başına büyük musibetler gelmiş. İşinde top atmış. Etrafında kimse kalmamış. Tek başına çaresiz, dostsuz, kimsesiz bir şekilde kalmıştır. Sığınacağı, yardım dileneceği kimse de yoktur. Allah’ı da tanımıyor. İnsanoğlu da acelecidir. Küçük bir öfke veya sıkıntı onu bunalıma sokuyor. Allah bana yeter demesini de bilmiyor. Aklına gelen iyi çözüm intihar etmektir. Kadın kocasına kızıyor. Kocasına ceza vermek için intihar ediyor. Çocuk babasından para istiyor. Param yok deyince, babasına kızıp intihar ediyor. Kendisince babasına ceza vermiştir. Baba – anne çok üzülür.
“Kim kendini bir dağdan atar da intihar ederse o Cehennem ateşinde kendini hep ateşe atıp durur. Sonsuza dek böyle devam eder. Kim zehir içerek intihar ederse Cehennem ateşi içinde zehiri elinde onu içer durur. Sonsuza dek böyle devam eder. Kim bir demir parçasıyla intihar ederse demir parçası elinde Cehennem ateşi içinde onu ha bire kendine vurup durur. Sonsuza dek böyle devam eder.” -Buhârî, Edeb 44, 73, Tıp 56; Müslim, İman 175, 177; Tirmizî, İman 16, Tıp 7-
"Nefislerinizi öldürmeyin." -Nisa 29- "Kim bir mümini bile bile öldürürse onun cezası içinde ebedi kalmak üzere Cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, lanet yağdırmış ve kendisi için büyük azap hazırlamıştır." -Nisa 93 -
Demek oluyor ki mü'min etkisinde kaldığı dünyevî bir hâdisenin zorluğuna tahammül edemeyip böyle büyük bir günahı işlemeye teşebbüs etmemelidir. Zira mü'minin nazarında dünyanın en büyük ve en kötü hâdisesi bile, âhiret mes'elesi yanında büyük sayılmaz, korkutucu olmaz. Dünya nasıl olsa fânidir, gelip geçicidir. Bu gün dayanılmaz zannederek intihara insanı zorlayan hâdiseler, bir müddet sonra aslında hiç o derece üzülmeye değmediği ortaya çıkabilir, zamanla unutulur, yerine yeni mes'eleler zuhur eder. Sabrın, musibetin geldiği ilk anda gösterilmesinin hikmeti de buradadır. İmanlı insanlar, böyle fâni ve geçici şeyleri, geçmeyecek elem ve keder sanarak onların altında ezilmezler.
İnsanların en zayıf olanları kadınlar ve çocuklardır. Onlar küçük sorunlardan bunalıma girerler ve intihar ederler. Bunları kurtarmak için onlara Allah’ı ve islamı iyicene öğretmeliyiz. Eğer Allah ve Peygamberi tanırlarsa böylr bir yola başvurmazlar. Kurtuluş islam’dadır.